Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine sonrası yaptığı konuşmada, temel gıda ürünlerinde yapılan yüzde 7'lik KDV indirimleriyle ilgili marketlere seslenenek, "Bakanlıklarımız, KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını takip edecek, aksi davranış sergileyen firmalara gerekli yaptırımı uygulayacaklardır" ifadelerine yer verdi.
Temel gıdada yapılan yüzde 7'lik KDV indirimiyle ilgili Erdoğan, "Pirinç, makarna, et, balık, çay, kahve, su, süt ve süt ürünleri, yumurta, yemeklik yağ, şeker ve şekerli ürün çeşitleri, meyve, sebze, kuruyemiş, bakliyat gibi KDV indiriminin ülkemize ve milletimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Enflasyonla mücadelede kararlılığımızda KDV düzenlemesi devlet olarak attığımız adımdır. Bakanlıklarımız KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını takip edecek aksi yönde davranacaklara gerekeni yapacaktır." dedi.
Enflasyon konusuna da değinen Erdoğan, "Elbette sokakta, tezgahta, vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır, emin olun bunların hepsi de geçicidir, konjonktüreldir, bu döneme mahsustur. Halihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden, her geçen ay inişini görerek geleceğiz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: "5 Şubat cumartesi günü yaptırdığımız Covid testinde, koronavirüsün Omicron varyantına maruz kaldığımız anlaşılmıştı. Hamdolsun hastalığı hafif belirtilerle geçirdik. Karantina döneminde çalışmalarımızı evden sürdürdük. Yürekten gelen dualarıyla, iyi dilekleriyle yanımızda olan milletimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Mesaj veya mektupla geçmiş olsun dileklerini ileten 23 ülke ve uluslararası kuruluş temsilcilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Telefonla görüştüğümüz farklı illerden insanlarımız vasıtasıyla pek çok hususu doğrudan hayatın içinde takip etme imkanı bulduk. Devlet ve hükümet işlerini yakından takip ettik, gereken yönlendirmeleri yaptık. Cuma günü Türk devletleri teşkilatı Aksakallılar Konseyi ile bir araya geldik. Cumartesi günü Hazine ve Maliye Bakanlığımızın iş dünyası ile birlikte enflasyonla mücadele konusunda atacağı adımlarla ilgili toplantıya canlı yayınla bağlandı.
Aynı toplantıda üç ayrı başlık altında toplamda 60 milyar liralık kefalet limitiyle uygulamaya geçilen kredi garanti fonu iş insanlarımıza aktırıldı. Bu paketin de iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasındaki yol haritası da kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Pazartesi ve salı günleri BAE'ye giderek hem resmi ziyaret gerçekleştirdik hem de Dubai- Türkiye milli gününe katıldık. Toplam 13 anlaşmayla ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin ahdi temelini güçlendirdik. Türkiye-BAE ilişkilerine yeni ivme kazandıran bu ziyaretin her iki ülke açısından verimli ve hayırlı neticeler doğuracağına inanıyorum.
Bugünkü kabine toplantımızda da gündemimizdeki hususları istişare ettik. Görüldüğü gibi ülkemize ve hizmetlerimizi kaldığımız yerden çok daha yoğun şekilde sürdürüyoruz. Karantina sürecinde yaptığımız takiplerde tespit ettiğimiz en önemli tespit, dün ile bugün arasında yeteri kadar güçlü, vicdanlı bir irtibatın kurulamadığıdır. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini görmeden 2023 hedeflerimizin 2053 vizyonumuzun anlaşılması mümkün değildir. Hükümete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu. Altyapısı, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye her alanda yılların birikimi olan sorun, eksiklik, mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyorduk. Karşımızda tarihi, medeniyeti ile küs, potansiyeli ve imkanları küresel baronların temsilciliğini üstlenmiş, ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın eğitime ulaşabilmesi, kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürüne saygılı muamele görebilmesinin 81 vilayetimizin hepsinde belirli standardın üzerinde temel altyapılardan faydalanması, insanca hayat sürmesinin gerçekten zor olduğu gündemden geçerek bugünlere geldik.
Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, vicdanlı, ahlaklı, sağlıklı mukayesesini yapmak hepimizin görevidir. Günü yaşayarak, kurtararak geleceğimize güvenle bakamayız. Önceliğimiz can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terördür. İstiklalimizi ve istikbalimizi hedef alan kuşatmalardır. Teröre ve işsizliğe kalıcı çare bulunmasına mani olan siyasi istikrarsızdır.
Musluktan akan suyun, tavanda lambanın, kışı geçirecek nevaleyi temin edebilmenin en büyük sevinç sebebi olan günler yaşadık. Bugün ana sınıfından üniversiteye, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, bölünmüş yol ağımız ve sayısını 56'ya çıkardığımız havalimanlarımız, 100 bin megavat kurulu enerji gücümüz, toplu konut projelerimiz, millet bahçelerimiz, yerli ve milli katkı oranını yüzde 80'lere doğru taşıdığımız savunma sanayimiz, misafir kapasitesini 6 kat arttırarak turist ağırlama altyapımızla, yüzde 5'in üzerinde gerçekleşeme büyüme ile dünyanın en büyük 10 ekonomisine girmek için son dönemece giren bir Türkiye yaşıyoruz.
Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum, hükümet olarak uyguladığımız ekonomi programında vatandaşlarımızın işini korumak, sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek vardır. Nüfusumuz 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken istihdama katılan kişi sayısı da 34 milyona çıktı. Tarihimizin en yüksek işgücünün katılım oranına çıkarken istihdamı 30 milyonun üzerine çıkardık. Dünyanın panikle işine kapandığı dönemde biz farklı politika izleyerek üretimi ve bireyleri destekledik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla hedefli ekonomi programımızı kararlılıkla uygulayarak salgının ilk ayındaki kalıpları telafi etmekle kalmadık, ötesine de geçtik.
İstihdam ve ihracatta rekor üstüne rekor kırdığımız dönemi geride bıraktık. 11 milyonun üzerinde insana çalışacak iş sağladık. Baharla birlikte canlanacak tarım, turizm sektörleri daha da yukarıya çıkacaktır. Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin çoğunun en önemli sıkıntısı, sancısı, krizi işsizliktir. Bunun için batıdaki Merkez Bankaları enflasyonları arttığı halde, faizleri yükseltmekten ısrarla kaçınıyor, yıllardır bize yaptıkları dayatmalara aykırı politika izliyorlar. Ortaya çıkacak işsizlik krizinin altından kalkıp kalkamayacağı da meçhuldür. Uyguladığımız ekonomi politikalarının doğruluğunun kimi mahcubiyetle de olsa içeride ve dışarıda teslim edilmeye başlandığını görüyoruz. Aldığımız tedbirlerin olumlu etkileri her geçen ay biraz daha kendisini gösterecektir.
Üzerinde en çok konuşulan, söz söylenen ve istismar eden hususlardan birisi de enerji fiyatlarıdır. Türkiye bunun sadece fiyatını tartışabiliyorsa bunu 100 bin megavat seviyesine çıkardığımız kurulu enerji gücüne borçludur. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirmek suretiyle 1808'e yükselterek iletim ve dağıtım şebekelerimizin uzunluğunu 1 milyon 275 bin kilometrenin üzerine çıkarttık.Son dönemde elektrik fiyatları tüm dünyada yükselmiştir. Bu sadece bize mahsus bir durum değildir. Küresel düzeyde fiyatlar artmıştır. Elektrik ve doğalgaz fiyatlarının Avro cinsinden rakam ve asgari ücrete oranları üzerinden karşılaştırmasını yaparak gerçek tabloyu dikkatinize sunmak istiyorum. Konutlarda aylık 200 kilovat tüketim üzerinden bakıldığında Türkiye Avrupa'da 34 ülke arasında vatandaşlarına en ekonomik hizmeti sunan 3. ülkesidir. Norveç 35, Fransa 45, Hollanda 60, Belçika 92, Almanya'da 100 Avro'dur. Asgari ücretle mukayese ettiğimizde ülkemizde yüzde 5,5 oran karşımıza çıkmaktadır. Benzer tablo doğalgaz konusunda da geçerlidir. Türkiye 100 metreküplük tüketime 18,5 Avroluk faturasıyla Avrupa'nın vatandaşına en ucuz doğalgaz hizmeti sunan ülkesidir. Vatandaşımıza gelen elektrik ve doğalgaz faturaları elbette yüksektir. Buna rağmen Türkiye hem fiyat hem asgari ücrete oranı bakımından vatandaşlarına en uygun tarifeli elektrik ve doğalgaz hizmeti sunan ülkelerin başında gelmektedir." (İLKHA)