Takvim yaprakları 12 Şubat 1949'u gösterdiğinde Mısır'da Hasan el Benna İngilizlerin ve onların yerli işbirlikçileri tarafından şehit edilen Hasan El Benna'nın şehadet yıl dönümünün 73'üncü yıl dönümünde rahmet ve minnetle anılıyor.
İslam gençliğine örnek hayatları ve mücadeleleriyle yeni ufuklar açan bu karakterlerden en önemlisi de hiç şüphesiz İmam Hasan el Benna'dır. Sömürgecilere ve onların yerli işbirlikçilerine karşı verdiği amansız mücadelenin yanında, Müslümanlar arasında vahdeti tesis etme adına da önemli çalışmalar yürüten el Benna, büyük bir önder olarak hem kalplerde hem de İslami hareketlerin mücadele sahasında yaşıyor.
İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) kurucusu olan İmam Hasan el Benna, zamanın firavunları tarafından 12 Şubat'ta şehid edildi.
Mısır'ın Mahmudiye kentinde 17 Ekim 1906 yılında doğan Hasan el Benna, ilmi ve irfani yönden köklü bir aileye mensuptur. İlk ve ortaokulu kendi kasabasında okuyan Hasan el Benna, orta üçüncü sınıftayken "Ahlak ve Edeb Cemiyeti" adında bir teşkilat kurup önemli şahsiyetlere mektuplar göndermiş ve toplumdaki kötülüklere ve haramlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirtmişti.
İngiliz sömürüsü ve işbirlikçilerine karşı yapılan gösteri ve boykotlara katılan Hasan el Benna, öğretmen okulunu bitirdikten sonra yüksek öğrenim için Kahire'de bulunan Daru'l-Ulum'a kaydoldu. El Benna, üniversiteyi birincilikle bitirdikten sonra da İsmailiye'de bir ilkokulda öğretmenlik yapmaya başladı.
Sömürgecilerin buradaki varlığı yerli halkı ister istemez etkilemiş, Batı tarzı yaşam şekilleri yavaş yavaş toplum içerisinde yaygınlaşmaya başlamıştı. Halkın İslam'dan uzak bir şekilde yaşadığını gören Hasan el Benna, içi içini yiyor ve birçok geceyi uyumadan geçirip çare bulmak için projeler üretiyordu. Hasan el Benna bu günlerdeki hatıralarını anlatırken şu sözleri dile getiriyordu: "Allah bilir nice geceleri ümmetin dertlerine çareler aramak için geçirdik. Ümmetin hallerini tahlil etmek, dertlerini ortadan kaldırmak için ne kadar düşündük. Bu hallerin tesirinden bazen ağlama durumuna gelirdik."
Bu kaygı ve endişeleri taşıyan 6 arkadaşıyla beraber bir gece toplanıp "İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler)" teşkilatını kurdular. Bu fedakâr ve cefakâr arkadaşlarıyla beraber İslam'ı tebliğ etmek için kahvehanelere giderek, orada vakit öldüren insanlara İslam'ın güzelliklerini ve evrenselliğini anlatmaya başladılar. Hasan el Benna, konuşmalarında Allah'ı ve ahiret gününü hatırlatıyordu. Konuşma süresi en fazla 15 dakikaydı. Bu, halk arasında yavaş yavaş etki uyandırmaya başladı. Kahveye gelenlerin sayısı her gün arttı. Bir süre sonra, binlerce insanı davet ettiği 3 büyük kahve seçti ve her birinde düzenli olarak haftada ikişer gün konuşmalar yaptı. İlk önce garip karşılandıysa da sonra insanlar ilgi duymaya başladılar.
Halk, Allah'ın yardımıyla Müslüman Kardeşler teşkilatını bağrına bastı. Mensupları gittikçe artan teşkilat; köy köy, şehir şehir dolaşarak İslam'ı anlatıyor ve gittikleri her yerde de bir şube açıyordu. Bütün gayretlerini İslam'a davet yolunda harcıyorlardı. İmam Hasan el Benna; İslam'dan bihaber hiçbir şehrin ve hiç kimsenin kalmaması gerektiğini söylüyordu.
Kısa sürede büyük bir şekilde gelişen İhvan Teşkilatının, Kahire dahil çeşitli yerleşim bölgelerinde şubeleri açılmaya başlandı. El Benna'nın Kahire'ye gelmesiyle Müslüman Kardeşler'in genel merkezi Ekim 1932'de Kahire'ye taşınmış ve Filistin, Suriye ile Lübnan'da da şubeleri açılmıştı.
Filistin halkı İngiliz sömürüsüne karşı ayaklanınca, Müslüman Kardeşler Filistin davasına sahip çıktı. Hasan el Benna, Filistinliler'in aleyhine gerçekleşen 1936 antlaşmasından sonra, siyasi liderlere, fikir adamlarına ve yöneticilere mektuplar gönderdi. Filistin meselesini ümmetin meselesi olduğunu söyleyen el Benna, Filistin'e savaşmak için mücahitler gönderdi.
Sömürgeci İngilizlerin kuklası olan Mısır Hükümeti, Müslüman Kardeşler Teşkilatının önüne geçmek, faaliyetlerini durdurmak ve şeytanî emellerini gerçekleştirmek için hareketi yasadışı ilan etti. Bilahare, teşkilatın çalışmalarını engellemeye başladılar ve büyük bir baskıyla teşkilatı ortadan kaldırmak için bütün imkânlarını seferber ettiler.
Teşkilata mensup fertleri bir bir yakalayıp, çok ağır işkenceler yaptıktan sonra hapishanelere koydular. İmam Hasan el Benna'nın yanında olacak, korumalığını yapacak hiç kimseyi dışarıda bırakmadılar. Amaçları Hasan el Benna'yı tek başına bırakıp onu sinsice katletmekti. Hasan el Benna, 12 Şubat 1949 günü akşamı evine giderken suikasta uğrayarak şehid edildi. Kahire'nin en büyük meydanında ve ışıkları söndürülmüş zifiri karanlık bir sokakta, dünyanın faydasız ve geçici metasına aldanmış kirli ve satılmış süfli eller tarafından ömrünü İslam'a adayan İmam Hasan el Benna'ya kurşun yağdırdılar. Ağır yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılan İmam el Benna'ya, müdahale edilmesine izin verilmedi. Böylece, ömrünü aziz İslam'a vakfederek gelecek nesillere büyük bir miras bırakan İmam Hasan el Benna, şehid oldu.
Kurmuş olduğu İhvan-ı Müslimin Cemaati bütün dünyaya yayıldı. İhvan-ı Müslimin Cemaati Seyyid Kutup, Zeynep Gazali ve Abdulkadir Udeh gibi nice dava önderleri yetiştirdi. İhvan-ı Müslimin, Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS'ın da temellerini attı.
Hasan el Benna'dan bazı tavsiyeler ve veciz sözler
-İslam dininin özgürlük, bağımsızlık ve hâkimiyetten daha azına razı olmadığını onlara öğretin.
-Müslümanların egemenliği menfaat değil fedakârlık ve hizmettir.
-Faydası sahibini aşmayan, yararı onu yapandan başkasına dokunmayan bir amelin oldukça cılız ve dar çerçeveli olduğuna inanıyorum.
-Müslümanların dünyadaki konumları efendilik değil, öğretmenlik mertebesidir.
-Biz, vatanımızın hudutlarını inanç ve iman ile çizeriz.
-Aranızdaki kardeşlik bağını koruyun; çünkü sizin silah ve mühimmatınız budur.
-Gaflet, aldatıcı hayaller, dalgın kalpler, körü körüne bağlılık ve her bağıranın peşinden gitmek gibi şu önemsenmeyen hasletler, müminlerin yolu değildir.
-İnsanın hedef alması gereken en büyük gayenin ve en büyük kararın Allah'ın rızasını kazanmak olduğuna inanıyorum.
-Kalbe, tefekkür ve huşu içerisinde Kur'an okumaktan daha faydalı bir şey yoktur.
-Biz ölümün tehlikelerle dolu bir hayattan ebedi nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş köprüsü olduğunu biliyoruz... (İLKHA)