Son dönemde semt pazarlarında sebze ve meyve fiyatları kış şartlarının da etkisiyle ciddi oranda arttı. En ucuz patatesin kilosunun 5 lira, domatesin 10-15 lira, patlıcan ve biberin 20-25 lira, brokoli, karnabahar gibi sebzelerin ise 20 lira gibi fiyatlara satılması halk tarafından ciddi tepkiyle karşılanırken üreticiler ve esnaf ise artan maliyet fiyatları ve ürün azlığı nedeniyle fiyat artışlarının yaşandığını ifade ediyorlar.

Alışveriş için çarşı-pazara giden halk, karşılaştığı fahiş orandaki fiyatlar sebebiyle ya hiçbir şey alamadan dönüyor veya çok sınırlı oranda ürün almak zorunda kalıyor.

Artan fiyatlar ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan İstanbul Halciler Derneği Başkan Yardımcısı Muhittin Baran ve hal esnafı, girdi maliyetleri ve ürün azlığı sebebiyle fiyat artışlarının yaşandığını, havaların sınmasıyla birlikte fiyatların düşeceğini ancak eski fiyatlardan artık ürün alınmasının mümkün olamayacağını ifade ettiler.

"Piyasadaki ürün azlığı fiyat artışlarına sebep oluyor"

Fiyat artışlarının en büyük sebebinin hava koşulları olduğunu söyleyen Baran, "Meyve-sebze üretimi tamamen iklim ve tabiat ile ilgilidir. Piyasalar da arz ve talep dengesi üzerinden kurulur. İklim koşulları sebebiyle yeteri kadar üretim olmuyor. 100 kilo ürün veren seranın kış şartları sebebiyle 20 kilo vermesi piyasada daralmaya sebep oluyor. Meyve-sebze fiyatları olumsuz hava koşulları ile birlikte fide, ilaç, gübre ambalajlama, lojistik, akaryakıt, enerji gibi girdi maliyetlerinin artması sebebiyle ürünlerde ciddi bir daralma oldu. Ürün arzı piyasaya az yapılınca tüketici de yüksek fiyatlara ürün tüketir oldu." dedi.

İstanbul Halciler Derneği Başkan Yardımcısı Muhittin Baran 

"Ürünlerin yüzde 40'ı halden geçiyor, yüzde 60'ı üretim merkezlerinden zincir marketleri tarafından satın alınıyor"

Hal esnafı ile ilgili kamuoyunda yanlış bir algının olduğunu belirten Baran, "Buradaki esnaf üretici ve ara tüccarlar adına iş yapıyor. Burada fahiş fiyat uygulamasının olması mümkün değildir. Sattığımız ürün fiyatından yüzde 8 komisyon alırız. Yasal kesintiler sonrasında ürünün parası ürünü yollayan üretici veya aracıya verilir. Bugün Türkiye'de yılda 55 milyon ton yaş sebze-meyve üretiliyor. Bunun 26 milyon tonu hal kayıt sisteminde kayıt altındandır. Diğer 30 milyon ton ürün ise kayıt dışı olarak nihai tüketiciye sunuluyor. Burada kimseyi suçlamıyoruz. Ülkemizde serbest piyasa ekonomisi var. Bugün son tüketiciye giden ürünlerin yüzde 40'ı hallerden geçiyor. Tüketicilerin fiyatlardan şikâyet etmesi üzerine basın mensupları gelip durumu bize soruyorlar. Ürünlerin yüzde 60'ı üretim bölgelerinden alınarak nihai tüketicilere sunuluyor. Uluslararası sermaye ve zincir marketler ürünlerin yüzde 60'ının üretim bölgelerinden alıp tüketiciye sunuluyor. Bugün halden alınan ürünler pazarlarda veya mahalle içindeki esnaflarda satıldığından bunun zincir marketlere oranla daha ucuz olduğunu görürsünüz. Eğer haller fiyat arttırıcı unsur ise neden pazar fiyatları marketlerden daha ucuz oluyor? Zincir marketler direkt üretim bölgelerinden ürün alıp tezgâhlarına koyduklarında daha ucuz satmaları gerekirken bugün patlıcan fiyatının 25 lira, salatalığın 18 liraya satıldığı süreci konuşuyoruz. Bunun müsebbibi bizler değiliz. Üretici sahada ürün üretir biz de burada onlar adına pazarlarız. Gönderdikleri ürünlerin karşılığı da kanuni olarak garanti altına alınmıştır." diye konuştu

"Maliyet artışları sebebiyle artık eski fiyatları bulmak zor"

Baran, "Eski fiyatları bulmak artık zor. Girdi maliyetleri herkesin malumu. Bugün fidenin fiyatı, enerjinin fiyatı, mazotun fiyatı, ambalajın fiyatlarını baz aldığımızda artık eski fiyatları bulamayız ancak havaların ısınmasıyla birlikte ürün artarsa fiyatlar ucuzla ama geçmişteki gibi olmaz. Bugün 20-25 liraya satılan patlıcanın 8-10 liraya, salatalığın 6-7 liraya düşeceğini söyleyebiliriz. Artık 1-2 lira dönemi kalmadı." şeklinde konuştu.

Şakir Gökçeken

"Maliyet artışları sebebiyle ürün fiyatları 4 katına çıktı"

Satışlar eskiye oranla çok düştüğünü ifade eden hal esnafından Şakir Gökçeken "Köylü ve çiftçinin en çok mustarip olduğu konu plastik sepetler, gübre fiyatlarıdır. Geçen senen 100 liraya aldıkları üre gübresinin bugün ki fiyatı 700 lira. Plastik sepet 2,5 lira iken şu anda 8 lira. Üretim yapanlar ürünü gönderemiyorlar. Üretici emeğinin karşılığını alıyor gibi gözükse de aslında para mazota, gübreye, plastik kasalara, nakliyeye gidiyor. Pazarcılar ucuz mal alıp satmak için geliyor ama ucuz bir şey yok. Her şey 4 katına çıktı. Yine ezilen halk oluyor. 2010 yılında çıkan 'Hal Yasası' ile birlikte zincir marketler üreticiden malı alıp satmaya başladılar. Ucuza satmaları gerekirken maalesef daha pahalıya sattılar. Eskiden pazarcılar buradan malını alıp peşin satardı. Hem daha bereketli iş olur hem de halk daha güzel, daha ucuza ürün alırdı. Şimdi ise hal yasasının değişmesiyle birlikte hem işimiz azaldı hem de küçük esnafı bitirdiler.

İsmini vermek istemeyen başka bir esnaf ise şöyle konuştu:

"Fiyatların artmasının sebebi arz talep dengesi ile alakalıdır. Ürünlerin çoğu ihracata gidiyor. Seralarda az ürün yetiştiği için fiyat artıyor. Yakıtın da maliyetlerde etkisi var. Daha önce kilosu 30 kuruşa gelen ürün şimdi ise 80 kuruşa geliyor. Mazot 7 liradan 15.5 liraya çıktı. Doğal olarak fiyatlar arttı. Ham madde fiyatları, sepet fiyatları da yükseldi. Onların da, işçiliğin de artmasının fiyatlara etkisi var. 150 liraya işe giden işçi soğuk hava sebebiyle 300 liraya gidiyor." (İLKHA)