Donuk Omuz Sendromu nedir?
Eklem kapsülünün enflamasyonu ve sonrasında gelişen fibrozis olduğuna inanılmaktadır. Omuz eklemi çevresindeki kapsülü oluşturan bağların ve eklem kapsülünün kalınlaşması veya büzüşmesi söz konusudur.
Belirtileri nelerdir?
Hastalığın ilk evresindeki şikayetler sıklıkla ‘sıkışma sendromu’na benzer. Genellikle sinsi başlangıçlı bir ağrı vardır. Ağrıyı takiben omuzda hareket kısıtlılığı başlar. Erken evrelerde gece ve istirahat ağrısı yaygın olarak görülür. Dinlenirken bile geçmeyen, gece uykuyu bozan ve zorlaştıran ağrı, gün boyu görülen omuz ağrısı, omuz hareketlerinin kısıtlanmaya başlaması, normal günlük hareketlerin kısıtlanması, kolu belli bir noktadan yukarı kaldıramama veya döndürememe görülebilmekedir.
En sık kimlerde görülür?
En sık 35-70 yaş arasında kadınları etkilese de erkeklerde de görülmektedir.
Tetikleyen faktörler nelerdir?
Etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, diabet, otoimmün hastalıklar, tiroid hastalıkları, Parkinson hastalığı, kalp hastalıkları, inme, kronik akciğer hastalığı, dupuytren kontraktürü, omuz kireçlenmesi ve meme kanseri ile ilişkili olduğu gibi travma, cerrahi işlemler ve uzun süreli hareketsizlik nedeniyle de oluşabiliyor.
Tanısı nasıl konulur?
Tanı, tıbbi öykü, klinik muayene, radyolojik görüntüleme ve diğer omuz patolojilerinin ekarte edilmesi ile konur. Genellikle sinsi başlangıçlı bir ağrı vardır; bu ağrıyı takiben omuzda hareket kısıtlılığı başlar. Erken evrelerde gece ve istirahat ağrısı yaygındır. Donuk omuzda, skapulotorasik eklemden yapılan hareketlerin de çoğu etkilenir. Tanı için özel bir muayene testi yoktur. Rotator manşet yırtığı gibi diğer patolojieri saptamak için manyetik rezonans (MR) ve Ultrason kullanılır. MR artrografi, kapsül kalınlığını ve eklem hacmindeki azalmayı göstermede kullanılır.
Tedavisi nedir?
Onuk omuz sendromunun kendi kendine geçme ihtimali olmasına karşın en kesin çözüm tıbbi tedavidir. Donuk omuzun tedavisinde öncelikli olarak fizik tedavi tercih edilir. Tedavilerin amacı, sert olan omuz eklemi kapsülünü gevşetmek olup, hastaların en önemli şikayetlerinden biri olan ağrının kontrolü ve eklem hareket ve gücünün yeniden kazanılmasıdır. Fizik tedavi kapsamında klasik fizik tedavi yöntemlerine ilaveten manuel terapi, proloterapi, nöralterapi, eklem içi enjeksiyonlar, kök hücre uygulamaları, kupa terapi, kuru iğneleme gibi yöntemlerden mutlaka yararlanılmalıdır. Botulinum toksin enjeksiyonunun steroide (kortizon) göre ağrı kesici etkisinin daha uzun sürdüğü ve yan etkilerinin daha az olduğu belirtilmiştir. Bilinçsizce yapılan zorlamalar humerus kırıklarına, omuz çıkıklarına, brakiyal pleksus yaralanmasına ve rotator manşet kaslarının yırtılmasına neden olabilir. Cerrahi yöntemler uygulanırken kapsülotomi esnasında inferior kapsülün altından aksiller sinir geçmesi nedeniyle burada dikkatli olunmalıdır. Aşırı gevşetmenin aksiller sinir felci, omuz dislokasyonu gibi olası kötü sonuçları bulunmaktadır. Tedaviyi müteakiben kazanılan eklem hareketlerinin devamlılığını sağlamak amacıyla egzersize devam edilmesi şarttır." (İLKHA)