Siyasi Araştırmalar İçin Hürriyet Merkezi Başkanı ve Mısır’daki İnşa ve Kalkınma Partisi Eski Başkanı Dr. Tarık ez-Zumer, Mısır’da yaşanan insan hakları ihlallerine ve darbe yönetiminin Filistinlilere yönelik işgalci rejimin talimatıyla yaptığı baskıları İLKHA'ya değerlendirdi.
Darbe yönetiminin, Mısır'daki insan hakları ihlallerini, daha önce hiçbir devirde görülmemiş bir seviyeye ulaştırdığına dikkat çeken Zumer, hak ihlallerinin tutukluların da ötesine geçerek özgür kişilere ulaştığını söyledi.
Özgür insanların da artık Mısır’dan çıkarıldığını ifade eden Zumer, "Mısır'da, hiç kimsenin herhangi bir görüşü özgürce dile getirmesine veya herhangi bir meseleyi ifade etmesine izin verilmiyor. Daha iyi anlaşılması için Avrupa’nın çabaları sonucu Mısır hapishanelerinden serbest bırakılan, ancak Mısır vatandaşlığından vazgeçene kadar da dışarı çıkamayan siyasi aktivist Rami Şaas'ın Batı medyasında söylediklerini zikretmek yeterlidir. Bu yapılanlar, Mısır vatandaşlığına bir hakarettir." dedi.
Zumer, "Mısır hapishanelerinde, karakollarda, gözaltı merkezlerinde ve Ulusal Güvenlik Merkezlerinde maruz kalınan vahşi işkenceler ve cezaevlerinde haksız yere tutulmalar yetmezmiş gibi bir de Mısır vatandaşlığı, insanın özgürlüğüne ve onuruna kavuşması için bir engel olarak görülüyor. Bütün dünya bunu biliyor ve kimse beni dünyadaki istihbarat servislerinin Mısır'da neler olup bittiğini bilmediğine ikna edemez. Bu ihlalleri bizden daha iyi biliyorlar ama Sisi'nin, Mısır’ı kendi menfaatleri ve dar hesapları için yönetmesini istiyorlar. Bu yönetimi, Mısırlıların insanlığının, onurunun ve özgürlüğünün ihlal edilmesine tercih ediyorlar." diye konuştu.
"Refah Kapısının kapatılması mısır rejimi için bir yüz karasıdır"
Mısır hükümetinin Refah Kapısı üzerinden Gazze'ye baskı oluşturduğunu dile getiren Zumer, "Gerçek şu ki, Refah Kapısının kapatılması Mısır rejimi için bir yüz karasıdır. Hiç kimse Filistin'deki kardeşlerimizin ve çocuklarımızın, bugün Gazze'de olduğu gibi siyonistler tarafından muhasaraya alınacağını düşünemezdi. Refah Kapısı, Mısır emniyetinin gözetimi altındadır. Kapı, siyasi hedefler ve Gazze’deki kardeş ve çocuklarımıza baskı yapmak amacıyla bazen açılıyor bazen de kapatılıyor. Bu tutuklama ve kuşatma, İslam ülkesi olan Mısır hükümeti tarafından denetlenmektedir. Gerçek şu ki, kardeşlerimizin Arap alemine veya İslam ülkelerine mensup bir hükümet tarafından kısıtlanıp aç bırakılmaları, rezaletin ötesinde bir rezalettir." ifadelerini kullandı.
"Şu anda Gazze'deki kardeşlerimize yönelik uygulanan her şey, Tel Aviv'den gelen talimatlarla gerçekleşiyor." diyen Zumer, sözlerinin devamında şunları aktardı: "Karar verici Tel Aviv, duvardaki muhafız ve bekçiler de Mısır hükümetiymiş gibi bir durum var ortada. Bu nedenle 2008-2009'da Mısırlılar öfkelendiğinde, milyonlarca insan, Gazze'deki ablukanın kalkması için sloganlar atarak sokaklara döküldü. Bu ablukanın yasadışı olduğu bilinmesine ve uluslararası insan haklarının bunu suç saymasına rağmen yine de hiç kimse bunu dile getirmiyor. Aslında Gazze'deki ve Filistin'deki halkımıza karşı suç ortaklığı var. Filistin’in tümden özgürlüğüne kavuşması için ümmetin ayağa kalkmasını temenni ediyoruz."
"İlk günden beri meşruiyetten yoksun olan bu rejimin bütün çabası, meşruiyet kazanmaktır"
Mısır'daki rejimin, apaçık bir askeri darbeyle geldiğini ve ilk günden itibaren meşruiyetten yoksun bir rejim olduğunu dile getiren Zumer, "Rejim, bundan ötürü Mısır’daki hükümranlığını sürdürmek adına, yönetimdeki birçok aracı anayasal meşruiyet kazanmak ve hükümetin memnuniyetini elde etmek için kullanıyor. Mısır halkının yoksulluğu pahasına, devletin ve Mısır halkının parasını, şirketleri ve hükümetleri memnun etmek adına sağdan soldan silah satın almak için kullanıyor. Bunu da o ülkelerin onayını ve rızasına kazanmak için yapıyor." şeklinde konuştu.
Zumer, sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı: "Bu nedenden ötürü, Mısır’da yoksulluk oranlarının görülmemiş seviyelere ulaşmasına; Mısır raporlarına göre, halkının yüzde 35'inden fazlası yoksulluk sınırının altında ve şiddetli yoksulluğa rağmen tüm bu paranın yurt dışından silah satın almak için harcanmasını bazı insanlar garipsiyorlar. Bu ülkeler bir de üstüne üstlük, Mısır’a herhangi bir silah da vermiyorlar. Aksine ister Akdeniz'deki deniz kuvvetleri için ister de onları Libya, Sudan ve diğer Arap ülkelerinde kullanan diğer güçler için olsun, büyük güçlerin ve yabancı devletlerin çıkarları için kullanabileceği silahlar veriyorlar." (İLKHA)