İSTANBUL - Mısır’da devrim sonrası sancılı süreç devam ediyor. Karanlık odaklarca yapılan eylemlerle ülkede kaos ortamı oluşturulmak isteniyor. Ülkede Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye yönelik itibarsızlaştırma çalışmaları ve sabotajlar, İhvan Hareketinin halkın gözünden düşürülmeye çalışılması gibi türlü türlü kirli enformasyon faaliyetleri yürütülüyor. Ancak tüm kirli oyunlar, Mısır halkının İhvan’a ve Mursi’ye karşı olan sevgi ve güvenini zedelemeye yetmiyor.
 
Peygamber Sevdalıları Platformu’nun davetlisi olarak  İstanbul Kazlıçeşme’de düzenlenen Kutlu Doğum etkinliğine katılan Mısır Hürriyet ve Adalet Partisi’nin Teşkilattan Sorumlu Başkanı Cemal Hassan, Mısır`da yaşanan son gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Cemal Hassan, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye en yakın isimlerden biri.
 
Gerçekleşen devrimin tam anlamıyla hedefine ulaşması için zaman gerektiğine dikkat çeken Hassan, karışıklığın kimler tarafından çıkarıldığı, ordu ve halkın tavrı, siyasi işleyiş, ülke içindeki Müslümanların birlikteliği, Suriye meselesi ve İslam dünyasının vahdetine yönelik daha birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
 
Zamana ihtiyaç var
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Cemal Hassan. Hürriyet ve Adalet Partisi teşkilat sorumlusuyum.
 
Mısır’da devrimin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen neden hâlâ olaylar durulmuyor?
Devrimin tabiatı itibarıyla bir yerde meydana gelen devrim sonrasında kolay kolay bir düzen olmaz. Çok ciddi düzenlemelerin olması lazım. Taşların yerine oturması için zaman gerekiyor. Mesela Fransız devrimi örneğinde olduğu gibi, seneler sonra kendine gelebilmiş ülke. Hatta Rusya’da askeri darbe olmasına rağmen ancak 3-4 yılda dengeler sağlanabilmiş. Devrimlerin tabiatıyla hali budur. İstenen bir düzenin oluşması için zamana ihtiyaç var.
 
Ülkemizdeki devrim, Mısır’ın gerçek manada değişimi ve düzelmesi için çok ciddi bir yol açmıştır. Bunu istemeyen insanlar var, gerek içeriden ve gerek dışarıdan düşmanlar. Bunlar karıştırmak için çalışıyorlar ve çalışacaklardır. Sıkıntılar da bundan kaynaklanıyor.
 
Derin yapılar çıkar ve menfaatlerini kaybetmek istemiyor
Mısır’daki karışıklıklar ülke içindeki derin yapıların eliyle mi çıkarılıyor yoksa İsrail ve Amerika’nın direk müdahalesiyle mi gerçekleştiriliyor?
İçerideki düşmanların maslahatı Amerika ve batının maslahatıyla örtüştüğü için hemfikir hareket ediyorlar. Çünkü Mısır’daki derin yapılar eski sistemde elde ettikleri çıkar ve menfaatlerini kaybetmek istemiyorlar. Batı ise Mısır’da İslami gücün projelerinin başarılı olmasını ve ülkeye hâkim olmasını istemiyor. Devrimi kötülemeye çalışıyorlar. Devrimin İslami olmadığına herkesi inandırmaya çalışıyorlar. Hatta devrimi yapan insanlardan bir kısmı şu an devrimi kötülemeye çalışıyor ki, halk tarafından yanlış algılansın diye. Oysa gerçekleşen devrim, temiz ve İslami bir devrimdir. Müslümanların çoğunlukta katılarak başardığı ve dünyayı şaşırtan bir devrimdir. Ama bu kirli amaçlı düşünceliler, ortalığı karıştırarak devrimi kötülemeye ve halkın gözünden düşürmeye çalışıyorlar.
 
Mısır ordusu halkın yanında
Asker ve polisin ülkedeki rolü, gücü nedir?
Mısır ordusu, halkın yanında duran milli bir ordudur. Genelde kim başkan seçilirse onun yanında olur. Ancak ordu içinde ve özellikle de polisler içinde bulunan bazı aykırı sesler şu an yönetimi elinde bulunduran Müslüman Kardeşler Cemaati’ne karşı bir düşmanlık içindeler ve farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar. Bundan dolayı da uyuşamıyorlar. Bunlar eskiden beri İhvan’a karşı düşmanlık üzere büyümüş, yetiştirilmişler. Düşman olarak, vatan haini olarak gördükleri İhvan’ın yönetime geçmesini garipsiyorlar. Dolayısıyla bu durumla uyuşamıyorlar ve ortak hareket edemiyorlar. Tabi bu zaman alacak, çünkü bu cemaate düşman gözüyle bakılıyor.
 
Şöyle bir söylem var: Hüsnü Mübarek döneminde ordunun Amerika’dan para aldığı, ülkedeki birçok fabrika ve kuruluşun gelirinin ordu üst düzey komutanları arasında pay edildiği söyleniyordu. Böyle bir durum var mı, devam ediyor mu?
Evet doğrudur. Öncelikle devrim öncesi ülkenin demokratikleşmesinin önündeki engel zaten buydu, ancak devrimden sonra durum değişti. Ordu içindeki bazı isimler Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi tarafından değiştirildi. Şu an devletin ekonomik gelirleri gözetim altında. Bir heyet var bunu gözeten. Tabi ordunun kendi ayrı özel bütçesi var ama eskisi gibi değil. Ama ordu içinde sevilen birilerinin ordunun üst kademelerine getirilmesi ordu içerisinde düzelmeleri de beraberinde getirdi ve çok ciddi gelişmeler kaydetti.
 
Mursi tüm Mısırlıların cumhurbaşkanı
Halkın İhvan’a ve Mursi’ye bakışı nasıl?
Tabiki Mursi İhvan’ın önde gelen isimlerinden olduğu için halk Mursi’yi İhvan olarak görüyor. Tabi basın da Mursi’yi sadece İhvan’a münhasır kılmaya çalışıyor. Sadece o kesime çalışıyor gösteriyor. Ama halk şunu iyi biliyor ve anlamış durumda ki Mursi, İhvan’dan gelmiş olabilir ancak o bütün Mısırlıların cumhurbaşkanı. Karşı duran medyanın aksine halk, Mursi’nin sadece İhvan’ın lehine değil tüm Mısır halkı için çalıştığını anlamış bulunuyor. Bunu ispatlayan somut örnekler var. Muhammed Mursi bir karar alacağı zaman sadece İhvan’a danışmaz, oradaki bütün güçlere danışır, ona göre kendi özel bilgilerine dayanarak kararlarını öyle verir. Hatta İhvan bunu biliyor ve takdir ederek Mursi’nin sadece kendilerini değil diğer farklı grupların da görüşlerini ve düşüncelerini alarak hareket etmesini benimsiyor. Hatta belediye başkanlığı gibi farklı görevlendirmelerde bulunacağı bir iş için İhvan’ın önerdiği isimleri kabul etmeyerek uygun kimseleri kendisi atadı. Çünkü Muhammed Mursi bütün Mısırlıların cumhurbaşkanı.
 
Yeni süreçte ne yapalım?
Konu buradan açılmışken yerel seçimler, Şura Meclisi ve Mısır’ın parlamenter sistemi nasıl işliyor?
Şu çok tartışıldı, yeni süreçte ne yapalım? Başta yeni anayasayı mı hazırlayalım, yoksa meclis ya da başkanlık seçimleri mi? Tabi ilkin parlamento seçimleri oldu. Ve sonra anayasada bazı değişiklikler yapıldı. Sonra başkanlık seçimleri oldu. Anayasa komisyonu kuruldu ve yeni anayasa ilan edildi. Yeni oluşan sistemde yönetim biçimi, parlamenter sistem ve başkanlık sistemi arası bir şey oldu. Önceden başkanlık sistemi daha etkindi. Yeni anayasa yetkileri cumhurbaşkanı ve parlamento arasında bölüştürmüş durumda. Mesela Cumhurbaşkanı Başbakanı atadığı zaman bu, parlamentoya sunuluyor. Parlamento veto ederse cumhurbaşkanı ikinci kez parlamentoya gönderiyor. Yine red kararı çıkarsa başbakanı seçme hakkı meclise geçiyor. Eğer meclis seçmezse referanduma gidiliyor. Referandum sonucuna göre cumhurbaşkanı meclisi feshedebiliyor veya yola devam, diyebiliyor. Dolayısıyla sistem, parlamenter sisteme biraz daha yakın.
 
Devrim olacağını tahmin etmiyorduk
İslam dünyası Mısır’daki gelişmeleri endişeyle izliyor. Çünkü İhvan’ın kaybetmesi Arap ve İslam dünyasındaki diğer İslami hareketleri de etkileyecek. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Biz çok ümitvarız, gerçekten Allah’ın yardımını görüyoruz. İlk başta biz böyle bir şey beklemiyorduk. Hele hele devrim olacağını tahmin etmiyorduk. İlk çadırları kurduğumuzda sistemin düşmesi isteğimiz yoktu sadece basit birkaç istekte bulunduk. Hatta ilk çıktığımızda halkın çoğu bizimle beraberdi. Bazı muhalif gruplar çok nadir vardı. Allah’ın yardımı çok garip bir şekilde görüldü ki sabah normal isteklerde bulunurken öğleden sonra bu istekler yükselip sistemin düşmesine kadar gitti. Ve gerçekten diğer güçlerin de ortadan çekilmesiyle sistem fiilen çöktü ve 11 Şubatta devrim gerçekleşti. Gerçekten bunu beklemiyorduk. Ülke çapında 18 milyon insan meydanlara indi. Tüm bunlar gösteriyor ki Allah’ın yardımı çok açık ve bariz bir şekilde üzerimizdeydi. Bir de ilkin İhvan olarak cumhurbaşkanlığı için aday göstermeyeceğimizi dile getirmiştik. Ancak daha sonra baktık aday göstermesek devrim boşa gidecek ve bu devrim karşıtlarının işine gelecek. Dolayısıyla Hayrat Şatır’ı aday gösterdik. Ayrıca Muhammed Mursi’yi de ihtiyaten aday gösterdik. Biri olmazsa diğeri olsun diye. Bu da Allah’ın bir yardımıydı. Şatır’ı uzaklaştırdılar ve görüyorsunuz Mursi seçilmiş cumhurbaşkanı olarak görevini sürdürüyor. Bu birinciydi.
 
İkincisi, İslami tecrübe gerçekten bir mihenk taşıdır. Çok ciddi bir sınavdan geçiyoruz biz de bunun farkındayız. İslami tecrübe başarılı olmazsa eğer, bu anlamda çok ciddi bir gerileme yaşayacağımızı biliyoruz. Oysa biz gerçekten çok ciddi çalışıyoruz ve halkla iç içeyiz. İslami gruplarla beraber ortak hareket etmeye çalışıyoruz. Birçok konuda şahsi konularımızı bir kenara bırakıp ülkemizdeki Müslümanlarla beraber hareket etmeye çalışıyoruz. Sırf İslam adına ve İslami tecrübe başarısız olmasın diye farklı gruplardan Müslüman kardeşlerimizle ortak hareket ediyoruz.
 
Farklılıklarımızı zenginlik olarak görüyoruz
Mısır’daki İslami hareket ve cemaatler nasıl bir birliktelik içerisindeler? Diğer yandan İslam dünyasının birçok bölgesi ya işgal altında ya da işgalin yıkımıyla uğraşıyor. Tüm bunlar İslam ümmetinin vahdetten uzak kalmasının sonucuyken İslam dünyasının birliğine yönelik neler söyleyebilirsiniz?
İhvan hareketinin edebiyatına ve Hasan El-Benna’nın kitabına baktığımızda İslam ümmetinin birliği en önemli maddelerden biridir. Hatta ilk olarak Sünni ve Şiilerin yakınlaşması ortak platformlarda bir araya gelebilmeleri, Hassan El-Benna’ın girişimleriyle olmuştur. Sünni ve Şiilerin uluslararası anlamda yakınlaşmaları El-Benna’nın düşüncesi ve ortaya koyduğu başarısıdır. Başta Arap devletleri arasında, sonra İslam ülkeleri arasında birliği sağlamak… Tabi günümüzde bu biraz farklı şekillerde olabilir. Avrupa Birliği şeklinde olabilir veya daha farklı şekillerde olabilir. Tartışılır, konuşulur ama fikriyatta bu var. Metodumuz budur. Ayrıca Mısır’daki İslami hareketler konusunda farklılıklarımızı zenginlik olarak görüyoruz. Herkes kendi alanında farklı bakış açısıyla çalışıyor. Hedefimiz ortaktır, birdir. İttifak ettiğimiz konularda yardımlaşacağız. İhtilaf ettiğimiz konularda ise birbirimizi mazur göreceğiz, çatışmayacağız, anlayışını taşıyoruz. Devriminin ilk gününden beri beraber hareket etmeye çalışıyoruz. Birleştirme ve ıslah etme adıyla bir heyet kurulmuş. İşte bu heyet içerisinde gerek İhvan’dan gerek selefi gruplardan, farklı birçok İslami hareket ve gruplardan isimler var. Ve bunlar bir sorun olduğunda, bir konuda değerlendirme yapılması gerektiğinde bir araya gelip bir görüş belirtiyorlar. Ve Mısır’daki Müslümanların ortak görüşü olarak algılanıp kabul ediliyor. İşte bu heyet, cumhurbaşkanlığı seçiminde Muhammed Mursi’yi destekleme kararı almıştı. Bu heyet çok büyük bir sıkıntı olduğunda bir araya geliyor ama şu an çok ciddi bir sıkıntı yok. Ama bütün İslami hareketlerin bir araya gelebileceği kalıcı ve düzenli toplantılar yaparak sorunların konuşulabileceği bir birlik üzerinde çalışıyoruz.
 
Farklı diğer gruplarla ortak noktalarda buluşulabilir
Tabi İslami olmayan gruplarla da kimi zaman ortak hareket etme durumu oluşabiliyor. Hatta Şura Meclisinde yeni çıkan bir yasa için parlamentodaki bütün üyeler arasında görüş birliği oldu. Bu ekonomiyle ilgili bir kanun. Ekonomide bir takım kuralların İslami usullere göre yapılmasıyla ile ilgili bir kanun. Başta bir kısım muhalefet ederken bunlarla konuşulup ikna edildi. Cumhurbaşkanı bu yasa taslağını Ezher âlimlerine sundu. Mısır anayasasında öyle bir madde var; bir yasa çıkartılırken Ezher âlimlerine sunulması diye bir madde var. İslam şeriatına uygun olması konusunda. İşte bu heyetten bazı kısmi şekillerle geçirildikten sonra yasa geçti ve kabul edildi. Bu da bize ümit verdi. İnşallah beraber ortak hareket edebileceğimiz birçok konu olabilir. Sadece İslami hareketler de değil farklı diğer gruplarla da ortak noktalarda buluşulabilir. Bizim metodumuz, misyonumuz budur.
 
Baskı var ama mısır bağımsız bir ülke
Batı, Mısır’da gerçekleşen devrimi kontrolü altına almaya çalışıyor ancak bu isteğini yerine getiremediği görülüyor. Bu durumda Mısır’a yönelik bir baskı veya ambargo söz konusu mu?
Amerika ve Avrupa’nın baskısı şu şekildedir. Amerika, devrimden sonra Mısır’a 5 milyar dolar yardımda bulunacağı vaadinde bulunmuştu ama bunu yapmadı. Bu tutum bir nevi baskı aracı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Mısır IMF’den borç alma durumundaydı, çünkü ekonomide 18 milyar dolar gibi çok ciddi bir açık vardı. Bunu kapatmak için IMF’den borç almak durumundaydı. Ancak Amerika buna engel oldu. Ve bir şart koşarak Mısır muhalefetinin kabul etmesi halinde borç verilebileceğini ima etti. Tabi Mısır doğuya yöneldikten sonra Amerika’nın hesapları bozuldu. Mısır’ın bağımsız hareket ederek Rusya, Çin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeleri ziyaret ederek ticari anlaşmalar imzalaması sonrası bu kez Amerika’nın IMF’ye baskı kurarak Mısır’a borç vermesini istediğine şahit olduk. Çünkü Batı, Mısır’ın eskisi gibi kendine bağımlı kalmasını istiyor.
 
İsrail`le ilişkiler en alt düzeyde
Mısır’ın Filistin ve İsrail’le ilişkileri ne durumda?
Biz Filistin’e, ‘İslam Ümmetinin Merkezi’ bakış açısıyla bakıyoruz. Yani biz kendimizi Filistin’den kopuk düşünemeyiz. Filistin için en büyük fedakârlığı yapan Mısır halkıdır. Çünkü Mısır’dan oraya cihada gidilmiş, şehidler verilmiştir. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de aynı şekilde düşünüyor. Kendisiyle beraber kaldığımızda bize ders verirken anlatımlarında hep Filistin’i özgürleştirme düşünceleri vardı. Ve hedefimizde de yine Filistin’in özgürleştirilmesi var. İsrail’le ilişkilere gelince ciddi bir ilişki söz konusu değil. Eski yardımlaşmalar, ticari ve siyasi tüm anlaşmalar dondurulmuş durumda. Sadece düşman devletlerarasında bile olan zorunlu karşılıklı alt düzeyde ilişkiler mevcut. Hatta Mısır’ın İsrail’le yaptığı anlaşmalar arasında başkenti Kudüs olan Filistin’in müstakil bir devlet olduğu şeklinde bir anlaşma var. Ama bu uygulanmıyor. Yani İsrail’le yapılan anlaşmalarda sadece İsrail’in lehine olan durumlar uygulanmış. Biz, bunu dile getiriyoruz. Ve bundan sonra İsrail’le ilişkiler dondurulmuş haliyle devam eder, daha ileri gitmez. 
 
Mısır ve Suriye’nin özgürlüğü Filistin’i de özgürleştirir
Suriye’de iki yıldan fazladır devam eden iç savaşa İhvan olarak bakışınız nasıldır? Çözüme yönelik neler yapılabilir? Bir de Türkiye, Mısır ve İran’ın bir araya gelerek ortak noktalarda anlaşması halinde Suriye’deki iç savaşın durmasının sağlanabileceği konuşuluyordu. Tüm bunlar için neler söyleyebilirsiniz?
Biz Suriye halkının yanındayız, beraberiz ve devrimin taraftarıyız. Devrimin başarılı olmasını arzuluyoruz ve elimizden geleni yapmaya hazırız. Suriye halkı Mısır’da mülteci durumunda değil. Diğer devletlerdeki gibi kamplarda değil, Mısır halkı gibi okullara, hastanelere ücretsiz gidiyorlar. Mısır halkından farkları yok. Onlara evlerimizi açmışız. Zaten Mısırlılar ve Suriyelilerin tarihsel anlamda bağları var. Tarihe baktığımızda Suriye ve Mısırlıların birleşmesi sonrası Filistin özgürleşmiştir. Selahaddin-i Eyyubi bunu gerçekleştirebilmek için bu yolu izlemiş ve başarılı olmuştur. Biz bu açıdan bakıyoruz ve biliyoruz ki, Suriye ve Mısır’ın birleşmesi halinde Filistin’in özgürleşmesi de an meselesi olur. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başından beri zaten bunun mücadelesini vermektedir. Mursi; Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan’la masaya oturup Suriye meselesini çözmek istiyor; akan kanın son bulmasını istiyor. Mısır’ın böyle bir girişimi vardı ancak bu süreç bazı güçler tarafından engellendi. Özellikle batının baskısıyla Suudi Arabistan masadan çektirildi. Yakın zamanda bu dört devletin dışişleri bakanları seviyesinde bir katılımla yine bir toplantı olacak. Mursi bu konuya çok önem veriyor ve elinden geleni yapıyor. Ancak bu konuda İran’la daha fazla diyaloga girilebilir. Çünkü İran; Suriye meselesinde çok daha etkin. Eğer İran isterse sorunun çözümü daha çok kolaylaşır. Ama Mısır, Suriye’de iç savaşın bitmesi için elinden geleni yapıyor.
 
Bize zaman ayırdığınız ve sorularımıza sabırla cevaplar verdiğiniz için çok teşekkür ederiz.   (Mehmet Özcan - İLKHA)