Suriye'nin kuzeybatısında bulunan İdlib kentinde, rejimin ve dış güçlerin saldırıları sonucu zorla yerinden edilen siviller, bölgede kurulan çadır kentlerde hayata tutanmaya çalışıyorlar.

Kar yağışı, soğuk hava ve fırtına gibi nedenlerden dolayı yaşamanın daha da zorlaştığı çadır kentte kalan aileler, kendilerine uzanacak bir yardım elini özlemle bekliyor. Olumsuz şartlardan özellikle çocuklar daha kötü etkileniyor. Yakacak bulamayan çocuklar ve aileler, çevrede buldukları nesneleri yakarak ısınmaya çalışıyor. Çadır kentlerde yaşam, özellikle olumsuz hava koşullarından dolayı geceleri çekilmez bir hal alıyor.

İdlib kırsalındaki çadır kentlerde yaşanan bu insani drama sessiz kalmayan Umut Kervanı, İHH gibi yardım kuruluşları, başlattıkları yardım kampanyaları ile hayırseverlerin kendilerine bağışta bulunduğu ayni ve nakdi yardımları muhtaçlara ulaştırıyor.

Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu Yönetim Kurulu Üyesi  aynı zamanda Türkiye Beyazay Derneği Bölge Başkanı Sait Koyuncu Suriye'de yaşanan dramla ilgili İLKHA'ya konuştu.

"5 milyona yakın insan; adeta küçük mahşeri yaşıyor"

Suriye'nin İdlib kentinde yaşanan drama dikkat çeken Koyuncu, "Sürekli söylediğimiz bir cümle var. 'Dünyada Müslümanlar ciddi manada sıkıntı yaşıyorlar.' Burnumuzun dibinde, taş atsak ulaşacak mesafede, Türkiye'nin, Reyhanlı'nın ve Hatay'ın sıfır noktasında 5 milyona yakın insan; adeta küçük mahşeri yaşıyor. dünya, bu durumu göz ardı ediyor. İnsanlar yokluk içerisindeler. Ölümle açlıkla ve soğukla karşı karşıya bir durum yaşıyorlar. Tabii ki bütün dünya bu duruma kör, sağır ve duyarsızdır. Sizin ajansınızın aracılığıyla seslenmek istiyorum. Orayı yaşamak gerekir. Orada da canlı yayınlar ve röportajlar yaptım. İdlib'de olan hadiseleri izah etmeye çalışırsak; insanlar sürekli ölüm tehlikesi ve açlıkla karşı karşıyadır. Herhangi bir gelirleri yok. Gözünüzün alabildiği kadar alanda insanlar var. Bu insanlar açlık ve ölümle karşı karşıya yaşıyor."ifadelerini kullandı.

"Bizden başka bu insanlara el uzatacak kimse yok"

İdlib'de yaşanan dramla ilgili empati yapılması gerektiğini belirten Koyuncu, "Yaklaşık 3 yıldır Şanlıurfa İnsani Yardım ve Türkiye Beyazay Derneği Bölge Başkanı olarak İdlib'de çalışmalarda bulunuyorum. Gözlemlerimle  ilgili şunu söylüyorum; ne olursunuz biraz empati yapın. Suriyeli bir alim, '15-16 katlı evlerde Suriye'deki insanlarda oturuyorlardı ama şu anda onların evi yok' dedi.  Onların da işi vardı ama şu anda işleri yok. İdlib halkı, hiçbir zaman ülkelerini terk etmeyi düşünmedi. 30 kilometre ötedeki yardım çadırına gittiğimizde 25-20 kilometreye kadar geldi. Gele gele Türkiye'nin hududuna kadar geldiler. Onlara şimdi ne olacağını sorunca sadece Allah'a ve Türkiye'ye güvendiklerini söylüyorlar. Bu manada biz halkımıza minnettarız. Az önce sosyal medyada ülkemle iftihar ettiğimi söyledim. Ben şehrimle, insanlarımla, STK'larla iftihar ediyorum. Ben şu yayını gerçekleştiren, mazlum ve mağdur insanların dertleriyle dertlenen sosyal medyayla iftihar ediyorum. Televizyonlarla ve sizlerle iftihar ediyorum. Bizden başka bu insanlara el uzatacak kimse yok. Bunu bilmemiz lazım. " şeklinde konuştu.

"Sizin neye ihtiyacınız varsa o insanların da bunlara ihtiyacı var"

Orada ev yok, 4 metrelik çadırlar var. Çadırların hallerini görüyoruz. Sizin evinizde neye ihtiyaç varsa orada da ona ihtiyaç var. 10 yıldır çocuklar okula gitmiyor, Kur'an öğrenemiyorlar. Orada Peygamber Efendimizin hayatı ile ilgili 10 tane soru sordum ve bilenlere hediye vereceğimi söyledim. Biri bana yaklaşıp 'hocam, bunlar kayıp bir nesildir, 10 yıldır savaşın içindeler ve yaşam mücadelesi veren insanlardır. Hayatta kalmak için mücadele ediyorlar. Biz onlara ne bir şey verebildik ne de bir şey eğitebildik.' dedi. Dolayısıyla İdlib'e okul, medrese, Kur'an kursu yapılması lazım. Yemeğe ve giyime ihtiyaç var. Sizin neye ihtiyacınız varsa o insanların da bunlara ihtiyacı var. Bu anlamda bu sesi dünya ile paylaştığınız ve ulaştırdığınız için İlke Haber Ajansı'na da teşekkür ediyorum.

"İdlib'e gittikten sonra cennette yaşadığımızı bir kez daha anladım"

Suriye'nin İdlib kentinde kendisini duygularından anılarından birini paylaşan Koyuncu, "Suriye'deki anılarımla ilgili çok defa bir kenara geçip ağlamışımdır. Ağlama sebebim karşıda bulunan apartmanın 14'üncü katında oturuyorum. Evimde söylemesi ayıp 3 adet lavabo, 3 adet de banyo var; ama ben başka bir yere geçmek istiyorum. İdlib'e gittikten sonra cennette yaşadığımızı bir kez daha anladım. Orada gördüğüm bir çok benden evlerine gelmemi istedi. Kendisine 'hayırdır'  diye sorduğum zaman bana şehid çocuğu olduğunu ve kendisine verdiğimiz ayakkabılardan kardeşlerine vermemizi istedi. Hasta oldukları için 2 kardeşinin buraya gelemediğini ifade etti. Hasta kardeşlerinden birinin ismi 'Şam' diğerinin ismi de 'Türki'ymiş. Türkiye'ye karşı olan muhabbetlerinden dolayı çocuklarının ismini 'Türki' koymuşlar." ifadelerini kullandı.

"Oradaki insanların en büyük talebi sırtlarını dayayacakları bir duvarın olmasıdır" 

İki hasta çocuğun evine gittikleri zaman şahit olduklarını anlatan Koyuncu, " Çadır kentin içerisinde yürüyerek en sondaki eve yetiştik. Anne ve  hasta olan 2 çocuğuna ne istediklerini sordum. Bana 'sadece sıcak bir çadır istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz .' dediler. Bakın ben şu an da 3 adet mont üst üste giymişim, kışlık ayakkabı giymişim yine de üşüyorum. İdlib'de yaşayan insanlarda bunlar yok. Bunları göz ardı ettiğimiz zaman Allah korusun Allah bizlere de aynı müsibeti verir. Sosyal medyada belki gördünüz İdlib'deki insanlara '2022 yılı için hayal ettiğiniz şey nedir?' diye soru soruyorlar.  Cevap olarak 'çadır' istediklerini söylüyorlar. Bir çadır düşünün sırtınızı bile dayayamıyorsunuz. Oradaki insanların en büyük talebi sırtlarını dayayacakları bir duvarın olmasıdır.  Biz büyük nimetler içerisindeyiz. Üstad Bediüzzaman diyor ki 'Nimet şükür görmezse gider.'  Bu nimetlerin zekatını, fitresini vermemezi  gereğini yerine getirmemiz gerekir. Bunu yapmazsak Allah bu nimeti elimizden alır. Biz varlık içerisindeyiz burnumuzun dibinde 5 milyon insan ölümle pençeleşirken bizim lüks içerisinde yaşamamız elbette doğru olmaz. " şeklinde konuştu.

"Müslüman kardeşlerimizle hemhal olmamız lazım"

Suriye halkının 100 yıl önce zor durumda olan Türkiye halkına kapılarını açtığını belirten Koyuncu, "Benim sürekli olarak paylaştığım bir şey var. 'İdlib üsüyor, insanlık ölmeden ' insanlık öldüğü gün aynı musibet bizimde başımıza gelir. Suriyeli Alim Zekeriya ile sohbet ettiğimiz bana şunları dedi: '100 yıl önce Türkiye'nin sıkıntılı dönemlerinde Suriye'ye geldiğiniz zaman biz size kapılarımızı açtık.' Onlar bize paşalar gibi baktılar. Filistin ve Irak halkına da paşalar gibi baktılar. Şimdi sıra bizde. Cumhurbaşkanımız şöyle diyor. 'Biz İslam'ın düşen bayrağını ve sancağını bir kez daha kaldıracağız.' Eğer bu bayrağı ve sancağı kaldıracaksak bu bayrağın ve sancağın hakkını vermemiz lazım.  Müslüman kardeşlerimizle hemhal olmamız lazım. Duamız, desteğimiz ve yardımımızla onlara mutlaka destek olmamız lazım." dedi.  (İLKHA)