Zekeriya Yapıcıoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar;
Enflasyon 23.2' de durur mu? Emin değilim. Küresel çapta bir fiyat artışı var. Pandemi döneminde üretim kısıtlaması ve sonrasında talep patlaması, pek çok ülkenin karşılıksız para basması fiyatları yukarıya geçti. Daha da artabilir. Üretici yüzde 45'lik bir enflasyonla karşı karşıyaysa ve bunun üçte biri tüketiciye yansıyorsa bu peyder pey fiyatlara yansıyacak demektir. Girdi fiyatları sabit kalsa bile küçük zamlar şekilde gelecek. Enerji fiyatları sürekli yükseliyor. Rusya-Ukrayna gerilimi tırmanırsa dünyadaki enerji fiyatları daha da artacak. Avrupa çoğunlukla Rus gazını kullanıyor, şuanda alternatif yollar aramaya başladı. Enerji krizinin çıkması durumunda fiyatlar artacak bu da iğneden ipliğe her şeye zam olarak yansıyacak. Merkez Bankası'nın enflasyon tahminini yükseltmesi sürpriz değil.
Türkiye yeni ekonomi planı dedikleri projeyi uygulayabilirse biz başından beri üretim ve istihdam artmalı diyoruz. Piyasada mal bolluğu olursa hem ihracat artar hem de iç piyasada fiyatlar dengelenebilir. Bundan başka bir çıkış yolu yok.
GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ
Gıdayla ilgili doğru politikalar uygulanmazsa gelir düzeyi yüksek olan ülkeler farklı bölgelerden ihtiyaç duydukları gıda maddelerini alacak, 5 liraya malını ihraç eden kişi iç piyasaya ucuza vermeyeceğinden olan fakir fukaraya olacak. Gıda tedarik zincirinin kırılmaması gerekiyor. Üretim maliyeti en fazla yükselen ürünler gıda ürünleri. Tohum, ilaç, gübre fiyatları çok yükseldi. Çiftçi yaptığı masrafı karşılayamayacak duruma gelirse ve toprağı ekmekten vazgeçerse daha ciddi bir gıda krizi dünyayı bekliyor olacak. Sel felaketleri ve kuraklık nedeniyle ürünler zarar görüyor. Barajlardaki su seviyesi ciddi derecede düştü. Trakya bölgesinde yer altındaki sular çekildi. Bu tabloya bakıldığında gıda krizinin yaklaştığını söylemek kehanet olmayacak. Çiftçi ürettiği malı maliyetinin altında yada maliyetiyle satmayacağına emin olmalıdır. Kar etmelidir. Çiftçiye faizsiz kredi verilerek üretime devam etmesi sağlanmalıdır. Gıda krizi olursa asayişten eser kalmayacak bu da küresel bir kaos demektir. Çözüm için teşhisin doğru yapılması ve irade ortaya koyulması gerekir.
KDV DÜZENLEMESİ
Sadece vergi düzenlemesiyle fiyatlar düşmez. KDV sıfırlanır ya da aşağı çekilirse aşağı çekildiği kadar fiyatlara yansır. Biz diyoruz ki temel ihtiyaç maddelerinden vergi alınmamalı. Elektrik, su, yakacak, giyim de buna dahildir. Türkiye'de vergisi en düşük olanlar daha çok vergilendirilmesi gereken ürünler. Yeni ekonomi programıyla ilgili olarak faizden ya da TL'ye geçmiş olanların aldıkları nemalardan herhangi bir faiz alınmayacak. Lüks yatlarda kullanılan mazotun vergisiyle çiftçinin kullandığı mazotun bile vergisi aynı değil. Zorunlu tüketim maddelerinden vergi alınmamalıdır. Türkiye'de toplam vergilerin üçte ikisi dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergilerle hazine doluyor. Bu vergilerin önemli bir kısmı da KDV, ÖTV, özel iletişim vergisi gibi hepimizin ödediği vergiler. Harcama yapılırken ödenen vergiler. Bunun düzenlenmesi gerekiyor. Mevcut vergi sistemleri servetten değil gelirden vergi alıyor. Gıdadaki KDV'nin sıfırlanması gerektiğini en başından beridir söylüyoruz. Hayatınızı devam ettirebilmek için gıdaya muhtaçsanız ya da kış ortasında yakacaksız kalırsanız o zaman hayat hakkınız risk altındadır. Tüketmek zorunda olduğumuz şeyi temin etmekte zorlanıyorsak buna rağmen devlet vergi alıyorsa bundan bu hayat hakkının ihlal edilmesi demektir. Bu yüzden devlet zorunlu tüketim maddelerinden vergi almamalıdır.
KADEMELİ FATURA DÜZENLEMESİ
Bizim hükümete önerimiz şuydu; abone başına değil fert başına belirlenmeli , dar gelirliler için ücretsiz olması gerektiğini söylüyoruz. Fert başına geliri belli bir limitin altında olanlar için devlet bir enerji desteği sağlamalı.
AKARYAKIT FİYATLARI
Küresel çapta enerji fiyatlarında bir yükselme var evet fakat ilk düzenlemeleri yaparken bunun tamamını ÖTV'ye yansıtmak yani zam gelmediği halde sadece üzerine vergi bindirerek fiyatları yükseltmek doğru değildir. Biz o zaman da söyledik, belli bir oranda kısmen vergi ama hepsini birden önceki ÖTV fiyatlarını yakalayana kadar zamları otomatiğe bağlayarak fiyatları artırmayın. Yatırım ve üretim için enerji fiyatlarının dengelenmesi gerekiyor. Üretmek pahalı hale gelirse ihracatı da artıramazsınız. Bu da yeni ekonomi planının tehlikeye atılması anlamına gelir. Çözüm bulunması gerekiyor.
İNANCA YÖNELİK SALDIRILAR
Batılılaşmayı medenileşme olarak isimlendirenler kendi medeniyetlerinden kendi kültürlerinden tamamen kopmuş ondan bihaber olan insanlar batı hayranlığıyla büyüdüler. Batı ortaçağ karanlığında debelenirken İslam en parlak dönemini yaşıyordu. Ondan habersiz olan zavallılar zannediyorlar ki o ortaçağ zulmü bütün dünyayı sarmıştı, zannediyorlar ki her yer karanlıktı. İslam Avrupa'yı da aydınlattı.
İslam ülkesinde yaşıyorlar ama İslam'ı İslam'a düşman olan batılılardan okuyor ve ona göre tarif ediyorlar. Sermayeleri tükenmiş gündeme gelmek için karşıtlık üzerinden sağa sola hakaret ediyorlar. Mukaddesata hakaret düşünce özgürlüğü değildir. Cezai müeyyideler yeterli değil. Birisi cumhurbaşkanına hakaret edince derdest edilip adliyeye götürülebiliyor. Ama Hz. Adem'e hakaret etmek aynı tepkiyle karşılaşmıyor. Sadece İslam'ın değil herhangi bir dinin hiçbir kutsalına hiç kimsenin hakaret etme hakkı yoktur.
KILIÇDAROĞLU'NUN DİYARBAKIR AÇIKLAMASI!
Cumhurbaşkanı olmanın yolu Diyarbakır'dan geçiyor. Bu yüzden seçimler yaklaşınca siyasetçilerin yolu da Diyarbakır'a düşüyor. Yeri geldiğinde Kürd, Kürdistan kelimesine, Kürdçe'ye abartılı tepki gösterenler seçimler yaklaşınca ya susuyorlar ya da Kürd seçmenin gözüne şirin göstermek için cafcaflı cümleler kullanabiliyorlar. Bugünkü aritmetik içerisinde Kürd seçmenin desteğini almayan bloklardan hiçbirinin yüzde elliyi geçmeyeceği açığa çıkmıştır. Herhangi bir siyasi getirisi olmasa da bu memleketi seven her siyasetçi adalet temelinde Kürd meselesinin çözümü için bir şeyler yapmalıdır. Kürd meselesi bitmemiştir. Bu memleketin en acil şekilde çözülmesi gereken sorunlarından bir tanesidir. Çözüm mutlaka adalet temelinde olmalıdır. Sadece bir siyasi malzeme ile gerçekten çözülmesini isteyenler halk tarafından görülüyor. Bu gösterilere vatandaşın karnı tok.
UKRAYNA KRİZİ
NATO Ukrayna'yı destekliyor mu yoksa ateşe mi atıyor onu zaman içinde göreceğiz. Topyekün bir doğu-batı savaşı çıkma ihtimalini zayıf görüyorum. Amerika gerginliği tırmandırıyor. Batı söylediklerinde samimiyse Rusya Kırım'ı ilhak ettiğinde neredeydiler? Rusya belki ölümü gösterip sıtmaya razı edecek. Nedir ölüm? Ukrayna'yı bütün olarak işgal edebilirim eğer dediklerimi yapmazsanız diyebilir. Nedir dediği? Ben Kırım'ı ilhak ettim, Kırım'ı Rusya'nın toprağım olarak tanıyın diye batıya dayatacak. Yine Ukrayna'nın doğusunda Rusça konuşan bir halk var. Yine onlara bir özerklik veya bir federasyon şeklinde yapılandırılmalarını isteyecek. Zaten fiilen orada bir defacto durum oluşturulmuş durumda. Belki ileriki bir aşamada o bölgeler kendi parlamentolarını oluşturacaklar ve Rusya'ya iltihak ettik diyerek bir karar alacaklar ve diğer ülkelere diyecekler ki bunu tanıyın eğer tanımazsanız bununla yetinmem. Büyük ihtimalle Rusya böyle bir satranç oynuyor. Avrupa Rusya'yla çatışmak istemez. Öyle görünüyor ki Rusya Suriye'de istediğini aldığı gibi Kırım ve Donbass bölgesinde de istediğini alacak.
Türkiye NATO için veya NATO'nun lokomotifi olan Amerika için Rusya ile ilişkilerini bozarsa doğru yapmış olmaz. Bu gerginliğin tarafı olmamalıdır.
AFGANİSTAN'DA İNSANİ KRİZ
Afganistan 3 trilyon dolarlık yer altı zenginliklerinin üzerinde ama açlıkla pençeleşiyor. neden? Çünkü siz dışarıda Afganistan'a para gönderemiyorsunuz bankacılık sistemini çalıştırmıyorlar. Küresel sistem öyle bir kurulmuş ki parmak sallıyorlar diyorlar ki siz yeni Afganistan yönetimini tanımayacaksınız, onunla ticaret yapmayacaksınız, ilişki kurmayacaksınız. Korkunç bir ambargodur bu. 43 yıldır işgalle savaşla uğraşan bir halkı cezalandırıyorsunuz. Piyasada para yok, mal yok. Halkı açlıkla terbiye ederek vahşi yüzünü bir kez daha gösterdi.
TÜRKİYE-SİYONİST REJİM İLİŞKİLERİ
'One minute' hadisesinden sonraki dönemde bile Türkiye-siyonist rejim arasındaki ticaret arttı. Mavi Marmara katliamından sonra siyonist rejim tarafından göstermelik adımlar atıldı. Türkiye-siyonist rejim arasındaki anlaşma gereği siyonist rejim yetkilileri hakkında açılan dava düşürüldü, herhangi bir tazminat davası açılamayacağını açılırsa bunun hazine tarafından ödeneceği kabul edildi. İslam ülkelerinin siyonist rejimle normalleşme adımları gündemdeyken biz şiddetli tepki gösterdik. Filistin davasına ihanettir dedik. Bunun adı değişmiyor kim yaparsa yapsın. Biz diyoruz ki israil diye bir devlet yoktur. İsrail denen şebekenin sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor? Var mı bunu tarifini yapacak kimse?