ŞIRNAK - Devlet ve PKK`nın zulümlerinin zirve yaptığı yıllardır 1990`lar… Devlet, Kürt köylerini yakıp yıkarken PKK ise, aynı köylerin yollarına mayın döşemekte camilerini basıp insanları kurşunlamaktaydı… İki zulmün arasında kalan bir halk ve oynan kirli oyunlar… Parçalanmış bedenler… Yerle bir edilmiş iki köy: Gever ve Beysuke…

28 Mart 1994 yılında TSK`ya ait jetler tarafından PKK`lılar barınıyor iddiasıyla iki köy yerle bir edildi. Bombardıman öyle şiddetli idi ki; katliamda hayatını kaybedenlerin cesetleri 3 kilometrelik bir alana yayılmıştı.

Şırnak`a bağlı Gever (Kuşkonar) ve (Beysukê) Koçağılı köylerinde 26 Mart 1994 tarihinde gündüz saat 11. 30 sıralarında gerçekleştirilen katliamda hayatını kaybeden 38 kişiden 13`ü çocuktu…

Katliamın yaşandığı köylere ulaşan İLKHA, katliamdan kurtulan köylülerden acı hatıralarını dinledi.

"Madem yeni bir süreç başladı o zaman devlet bizi katledenleri ortaya çıkarmalı ve yargılamalıdır." diyen köylüler, "Bu katliamı derin yapılar gerçekleştirdi` diyerek bu olayın üstü örtülemez. Devlet katliamı yapanları ortaya çıkarmasa katliamı yapan, `devlet` olarak bilinecek." İfadelerini kullandılar.

İşte tanıklarında dilinden Gever ve Beysuke katliamları

Katliamın tanıklarında Kasım Kaçar olay sırasında yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"Ben olay esnasında köyün içinde değildim. Köyün hemen yan tarafındaki tepelerin arkasında keklik avına gitmiştim. Bir anda bizim köyün kuzeyine düşen Gever (Kuşkonar) köyünün üzerinde savaş uçaklarının gezindiğini ve köyü bombaladığını gördüm. Olanları çıplak gözle görüyordum. Saldırı bitince 15 dakika 30 dakika geçince kendi köyüme geldim. Benim köyümden de bomba sesleri gelmeye başladı. Her zamanki gibi dağlık alanların bombalandığını sandım. Ama yine de bende bir ko-kuşku oldu ve kendi köyüme doğru gelmeye başladım. Köye daha varmadan köyden birisi beni çağırdı ve feryat sesleri duydum beni çağıran kişiyi sesinden tanıdım ağabeyimdi ben de yüksek bir selse cevap verince `hemen çabuk eve ye gel` ben de hızlı bir şekilde gelmeye başladım ve ağabeyimle köyün yanında karşılaştım ve ne olduğunu sordum. Ağabeyimin cevabı `senin evin yerle bir oldu ve senin hanımın Gezal ve kızın saldırıda öldü`"

EŞİ VE İKİ KIZI BOMBARDIMANDA YAŞAMINI YİTİRDİ
Katliamı anlatırken olayı yeniden yaşamışçasına ürken ve hüzünlenen Kaçar acı hatıralarına şöyle devam etti: "Köye girdimde köyü tanıyamadım her taraf yerle bir olmuştu. Evime koştum eşim ve kızım evden kaçarken vurulmuşlardı. Eşimi kapı önünde ölü olarak buldum. 2 yaşındaki kızım ağır yaralıydı. Akrabalarım kızımı Cizre`ye hastaneye götürdüler.Hastanede kimse kızıma müdahale etmedi. Sonra kızımı hastaneye götürdüler. Başından yaralı kızım iki gün daha yaşadı ve hayatını kaybetti.

BU KATLİAMI YAPANLAR ORTAYA ÇIKARILSIN!
Katliam sırasında köylerinde hiçbir PKK`linin olmadığını ve gündüz vakti evlerinin bombalandığını ifade eden Kaçar, "Neden köyümüzü bombaladılar? Biz de devletin vatandaşıydık. Biz aile olarak kimimz 3 yıl askerlik yaptık kimimiz 4 yıl askerlik yaptık. Biz hepimizde Türkiye vatandaşıydık. Köy olarak kimseyle alacağımız vereceğimiz yoktu. Biz kendi köyümüzde hayvancılıkla uğraşıp geçimimizi o şekilde yapıyorduk. Köyümüze saldırı yapıldıktan sonra köylüler her biri bir yerlere kaçtı kimi köylü Cizre`ye kimisi Şırnak merkeze kimisi Mersin`e her biri bir yerlere kaçtı. Bizim isteğimiz köyümüzü ihbar eden kişinin ve bu iki köyü bombalayan kişilerin ortaya çıkarılmasıdır. Biz hükümete sesleniyoruz bu olayı yapan şahısları adalet önüne çıkartsınlar.

ÇOCUKLARIMIZIN PARÇALARINI 3 KİLOMETRE ÖTEDE TOPLADIK
"Helikopterler yerli JİTEM elemanları vardı."diyen Kaçar, " Saldırıda evler sanki teker teker gösterilmişti. Devlet bu katliamı yapanları ortay çıkarsın eğer çıkartmazsa katliam devletin boyuna kalacaktır. Jetlerin saldırısından sonra çocuklarımızın parçalarını yaklaşık olarak 3 kilometre uzaklıkta topladık. Bu tam olarak bir vahşet..." ifadelerini kullandı.

KÖYÜMÜZE DÖNMEK İSTİYORUZ
Kaçar, "Köyümüz yerle bir oldu perişanız tekrar köyümüze dönmek istiyoruz. Şehirlerde çok mağdur olduk. Baskı gördük. Tekrar köyümüzde hayvancılık yapmak istiyoruz." dedi.

UÇAKLAR 8 SORTİ YAPTI
Katlimadan yaralı kurtulan Mehmet Aykaç ise yaşadıklarını şöyle dile getirdi: "Ben evimin önündeydim. Uçakların Kuşkonar köyünü bombalandığını gördüm. Sonra belli bir süre bombaladıktan sonra kayboldular, tabi bende izliyordum. Sonra tekrar göründüler bu sefer bizim köye doğru geliyordu. Ben de dağı bombalayacaklar diye tahmin ettim. Sonra çok dehşet bir ses geldi. Evin dışına biraz daha çıkıp baktığımda ise köyün yukarısındaki evin bombalandığını gördüm. Ev paramparça olmuştu. Odunları, taşları ve yatak, yorganları havada uçuşuyordu. Şarapnel parçaları bizim eve kadar geliyordu hatta o parçalardan bir tanesinin bana çarpmasıyla yaralandım. Çocuklar benim yanıma geldiler ve beni evin bodrumu olan
hayvanların barınağına götürdüler bir kenara koydular. Hemen bir sadaka verdik Allaha şükür bir şey olmadı. Biz barınağa girenlere bir şey olmadı ama köy darma dağın olmuştu. 8 kere uçaklar gittiler geldiler bombaladılar. Şırnak Cizre yoluna yakın köyler traktörlerle imdadımıza geldiler bizi 8 kilometre uzakta olan ve karayolun üstünde bulunan Kumçatı beldesine götürdüler. Oradan da arabalara koyarak hastaneye yetiştirdiler. Bizi sırtlayarak traktörlere koydular. İki saaten sonra ancak köylüler imdadımıza gelebildiler."

"GARİBAN İNSANLARDIK…"
Devletin katliamdan 19 yıl sonra bazı şeyleri kabullenmesinin iyi bir gelişme olduğunu ifade eden Aykaç, "Biz istiyoruz ki bu işi yapanları ispat etsin, dertleri neydi? Neden yaptılar? Biz gariban insanlardık. Biz burada hayvancılığımızı yapıyorduk tarlalarımızı ekiyorduk. İyi kötü geçimimizi sağlıyorduk. Kimseyle hiçbir derdimiz yoktu. Bu işe sebep olanları devletin hükümetin bulmasını istiyoruz. Biz istiyoruz tekrar köyümüze dönmeyi ama devletin köyümüzü yeniden oluşturması lazım. Aksi takdirde biz kendimiz yapamayız imkanlarımız elverişli değil o kadar. Köyümüzden çıktıktan sonra çok mağdurluk yaşadık. Kendi köyümüzü topraklarımızı bıraktık başkalarının köyüne yerleştik ve onların toprakları üzerinde ev yapmaya çalıştık çok mağdur olduk. Bir daha böyle bir şey yaşanmayacaksa köyümüze dönmek istiyoruz. Köy bombaladığında helikopterde uçuyordu köyün üstünden helikopterin içinde buradan yani yerel bazı insanlar bulunuyordu. Devletin onları da çıkartmasını istiyoruz ve mahkemede yargılanmalarını istiyoruz." Şeklinde konuştu.

KATLİAMDA HAYATINI KAYBEDENLERİN İSİMLERİ
Zahide Kıraç, Ayşe Bengi, Şirin Kaçar, Huri Kaçar, Şemsihan Kaçar, Fatım Bengi, Ahmet Kaçar, Şehriban Kaçar, Huri Bengi, Liluz Bengi, Fatma Bedir, Hazal Kıraç, Asiye Erdin, Ömer Kalkan, Mahmut Benzer, İbrahim Benzer, Nurettin Benzer, Ömer Benzer, Abdullah Benzer, Çiçek Benzer, Ayşe Benzer, İbrahim Borak, Şerife Yıldırım, Melike Yıldırım, Şaban Yıldırım, İrfan Yıldırım, Hunav Yıldırım, Elmas Yıldırım, Fecriye Altan, Hacı Altan, Kerem Altan, Mahmut Oygur, Ayşe Oygur, Adil Oygur, Asya Yıldırım, Kerem Yıldırım, Mirza Yıldırım ve Şevket Yıldırım

KATLİAMDA YARALANANLAR
Bahar Bengi, Lale Erdin, Ercan Bengi, Zülfiye Bengi, Behiye Bengi, Mehmet Aykaç, Fatım Benzer, Cafer Koşcan, Asiye Yıldırım, Süleyman Benzer, Cafer Kaçar, Hüsniye Kıraç, Hatice Bayi

KATLİAMIN YAPILDIĞI KÖYLERDEN İZLENİMLER
Katliamın yapıldığı köylerde acı olayın izleri olduğu gibi duruyor. Uçakların bombalandığı evlerde oluşan çukurlar katliamın acı hatırası olarak yerinde duruyor. Katliamdan sonra perişan halde köylerinden ayrılan vatandaşlar köylerine dönmüş değil.
Kumçatı beldesine göçen bazı köylüler yaz aylarında 3 aylık bir süre için köylerinin yakınlarına gelip kış gelmeden ayrılıyorlar.

Katliama uğrayan iki köy gibi Gabar Dağı eteklerinde bulunan komşu 20 köy de boşaltılmış halde.

Katliam sırasında bu insanların evlerinin yıkılmasının yanı sıra binlerce hayvanları da telef olduğundan köylülerin maddi kayıpları çok fazla…

Eğer barıştan söz ediliyorsa; Devlet-PKK çatışmasında kimsenin tarafı olmadığı halde bu kadar zulme uğramış, mağdur olmuş ve yurtlarından olmuş bu insanlarla öncelikle barışın sağlanmasının gerektiği halk tarafından dile getiriliyor.
(Abit Dündar-İLKHA)