İkinci el araba satışında son dakika gelişmesi. İkinci el otomobil satışlarıyla alakalı emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, sahte vekaletname ile yapılan araç satışında, iyi niyetli üçüncü kişiye aracın mülkiyeti geçmeyeceğine hükmetti. Yüksek Mahkeme, mağdur tüketicinin parasının iade edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kiraladığı otomobili geri iade etmeyen M.Ö. kiralık aracı sahte vekaletname düzenleyerek Ö.İ.’ye sattı. Kiralama şirketi aracın peşine düşünce gerçek ortaya çıktı. Kiraladığı otomobilin sahte evrakla satıldığını tespit eden kiralama şirketi sahibi, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yolunu tuttu. Davacı, M. Ö. isimli kişiye kiraladığı aracın süresinde geri getirilmemesi üzerine yapılan araştırmada kendi kimlik bilgilerinin kullanılması suretiyle sahte vekâletname ile davalıya satıldığının öğrenildiğini ileri sürerek davaya konu aracın davalıya yapılan satış işleminin geçersiz olduğunun tespiti ile işlemin iptaline, aracın trafik kaydının müvekkili adına tesciline karar verilmesini istedi.
Satışa ilişkin işlemin iptaline!
Tüm yaşananlardan habersiz olan aracı satın alan Ö.İ. ise iyi niyetli olduğunu, noterde gerçekleşen satış ve belgelerin sahteliğini bilme imkânının bulunmadığını öne sürdü. 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar verdi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, görevli mahkemede yanlışlık yapıldığı gerekçesiyle kararı bozdu. 3. Asliye Hukuk Mahkemesi; davalının aracı sahte vekâletname ile devralan ilk malik olduğu, ancak sahte vekâletnameyi kullanarak satışı gerçekleştiren dava dışı M. Ö. ile herhangi bir yakınlığının ve arkadaşlığının bulunmadığı, bu sebeple vekâletnamenin sahteliğini bilebilecek durumda olmadığına dikkat çekti. Davalının iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğu ve aksinin davacı tarafından da kanıtlanamadığı ancak sahte vekâletname ile satışın mülkiyeti geçirmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile aracın satışına ilişkin işlemin iptaline, aracın davacı adına kayıt ve tesciline, davalının iyiniyetli olması sebebiyle yargılama masraflarından sorumlu tutulmamasına karar verdi.
Davalı Ö.İ.’nin temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, “Davacı kendisine ait aracı dava dışı kişiye kiralamış olduğundan araç malikinin rızası ile elinden çıkmıştır. Bu noktada davalının iyi niyetli olup olmadığının irdelenmesi gerekir. Olayla ilgili ceza soruşturması ve dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde davalının kendisini M. Ö. olarak tanıtan kişi ile birlikte hareket ederek davacıyı zarara uğratmak istediği yönünde bir delil bulunmadığından davalı iyi niyetli kabul edilmelidir. Kaldı ki mahkemece de davalının iyiniyetli olduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu!
O halde; davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalının satış bedeli olarak ödemiş olduğu bedeli kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece bedelin ödenmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken ödeme gerçekleşmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle mahkeme kararını bozdu. Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direnince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Emsal nitelikteki kararda; “Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyi niyetli üçüncü şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse, asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır: Böyle hâllerde, iyi niyetli üçüncü şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse hâkim, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez.