İddialara göre, 2017 yılında tapu ve kadastronun devlet izniyle "orman vasfını yitirmiş ve yerleşim alanına dönen yerlerin vatandaşa tapulandırılması" talimatı üzerine bazı yerlerde o bölgede yaşamayan ve yaşayanların da bilgisinin olmamasını fırsat bilerek bazı kişiler arsaları kendi üzerlerine tapuladı.
İnsanların nesillerdir bu mahallede yaşadıklarını belirten Ayaz Mahalle Muhtarı Mahmut Aslan, masa başında ve kimsenin haberi olmadan bazı kişilerin insanların emeğinin üstüne konarak arsa ve evlerinin tapularını kendi üzerlerine kaydetmesinin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.
Hukuki sürecin başlatıldığını da belirten Aslan, yetkililerin olaya el atmasını ve sorunun daha fazla büyümeden halledilmesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca 1994 yılında Ayaz Mahallesinin resmi olarak Yüceli Mahallesinden ayrıldığını ama aradan 28 yıl geçmesine rağmen sınırların belirtilmediğine dikkati çeken Aslan, sorunun başlangıç sebebinin sınırların belirtilmemesi olduğunu söyledi.
"Köyümüzde yaşamayan ve Mardin'de oturan bir kişinin adına tapulama işlemi yapılmış"
Ayaz Mahalle Muhtarı Mahmut Aslan
Bu olaylarda adı geçen kişilerin akraba olduklarını ve mahalleyle hiçbir ilişkilerinin olmadığını belirten Ayaz Mahalle Muhtarı Mahmut Aslan, "Yaklaşık 100 yıldır dedelerimiz, babalarımız bu köyde ikamet ediyorlardı. Bugün kadastronun bize yaptığı işlemlerden bahsedeceğim. Örnek vermek gerekirse 1994 yılında köyümüzde yapılmış olan bir ilkokulumuz bulunuyor. Köyümüzde yaşamayan ve Mardin'de oturan bir kişinin adına tapulama işlemi yapılmış. Hatta kadastro tutanağı, tapu tutanağı ve tapu kaydında birbirini tutmayan bilgiler bulunmakta. Köylümüz olan Şeyhmus Özcan'a ait olan ve yıllardır içinde oturduğu evi de yine Mardin'de oturan ve hiç alakası olmayan bir kişinin adına tapulanmış. Şeyhmus Aslan isminde bir köylümüzün 35 zeytinlikleri de yine Mardin'de oturan ve hiç alakası olmayan bir kişinin adına tapulanmış. Yeğenim olan Selim Aslan'ın evi de yine bu şekilde tapulanmış durumda." dedi.
Aslan şu ifadeleri kullandı:
Aslında bu kadastro çalışmasında devletimiz vatandaşı düşünerek iyi bir şey yapmış. ‘Orman vasfını yitirmiş olan ve vatandaşın kendi evini yaptığı yerleri onlara tapulayın, hem hazinede kazansın’ demiş. Ama bu insanlar, müfettiş raporlarında da geçtiği üzere masa başında bize haber vermeden ve ölçüm yapmadan kendi aralarında pay etmişler. Biz bunu aylar sonra duyduk ve suç duyurusunda bulunduk. Hatta Şeyhmus Özcan 2018 yılında ilerde tapusu yapılmak üzere 3 bin 800 küsuratlı bir ücret yatırmış ama 2019 yılındaysa bu bahsettiğimiz kişiler kendi isimleri üzerine evi tapulamışlar. Suç duyurusunda bulunduktan sonra valilik müfettiş istedi. 6 ay boyunca müfettişleri bekledik. Müfettişler geldikten sonra çok kapsamlı bir dosya hazırlandı. Hukuka taşındı olay, karşı taraf itiraz etti ama dosya şu anda savcılıkta. Müfettiş raporlarında bu şahısların bilgi saklandığı belirtilmiş. Masa başında bilgi saklayarak yapılmış bir işlem. Tapulama yapılan parselleri eski bir belgeye dayandırmışlar ama belgede sahte çıktı. Yani dayandırdıkları belge aslında yok. Zaten bütün evraklar elimizde mevcut. Yetkililerden bu mağduriyetlerin giderilmesini istiyoruz.
"Özellikle talebimiz mahallemizin idari sınırlarının belirlenmesidir"
28 yıldır mahalle sınırlarının belirtilmediğini dile getiren Aslan, "Şöyle bir meselemizde var, 1994'te biz köy olmuşuz lakin kadastronun veya başka bir kurumun ihmalkarlığı mı bilemiyoruz ama sayısallaştırma denilen ayrılma koordinatları verilmemiş maalesef. Bunu 2017 yılında öğrendik ne yazık ki. Bu konuyu dile getirmek istediğimizde kadastro bizi büyükşehir belediyesine yönlendiriyor oraya gittiğimizde de bir netice alamıyoruz. Çok kez hem Vali Sayın Mahmut Demirtaş'a hem de Kızıltepe Kaymakamı Sayın Hüseyin Çam'a gittim. Dilekçelerimizi verdik, komisyonları kurulacağı söylendi ama maalesef hala bir sonuç alamadık. Özellikle talebimiz mahallemizin idari sınırlarının belirlenmesidir. Pandemi nedeniyle çok fazla ertelendi bu konu. Umarım iki konuda çok yakında zamanda sonuçlanır ve mağduriyetlerimizde giderilir." ifadelerini kullandı.
Çözülmeyen veya çözüm süreci uzayan her konunun daha büyük sorunlara yer açtığına değinen Aslan, sorunların bir an önce çözülmesi gerektiğini ve yetkililerin de bu mağduriyetin giderilmesi için konuya müdahil olmaları gerektiğini söyleyen Aslan, "Bu konular ne kadar uzarsa sıkıntılara sebep olur. Bu olay ortaya çıktıktan sonra bizzat devlet ve hazine bu şahısları mahkemeye verdi. Bunun sonucunda keşif için gelenlerin arasında bu soruşturmadan dolayı suçlu bulunan ve görevinden atılan bir kişi bulunuyordu. Bu da sorun teşkil ediyor. İsteriz ki keşif ekibi geldiğinde yabancı değil de Ayaz köyünden birini yanlarına alıp bilgi edinsinler. Köyler arasında bu tür durumlar büyük husumetlere dönüşebiliyor. Nasıl ki bir devlet bir karış toprağını başka devlete vermek istemiyorsa burada da durum aynı oluyor. Eğer ben bu duruma hukuka taşımasaydım muhtemelen daha büyük sorunlar oluşacaktı. Bu yüzden tekrar belirtmek istiyorum, yetkililerden bu sorun için çözüm bekliyorum." diye konuştu. (İLKHA)