Mustafa Karakaş/Doğruhaber
En son denilmesi gerekeni en başta belirtelim Fatih Altaylı aklı medenileşmesini sağlayamamış bir akıldır.
Bu akıl türü geridir, gericidir.
Olayları değerlendirirken hukuk alt yapısı ile bakmaz- bakamaz ezberci-ideolojik nesneleşmiş bir haleti ruhiye ile meseleye bakar.
Bundan dolayı bu gibilerini aslında çok da ciddiye almamak lazım
Ama boyundan büyük işlere karışınca cevap şart oluyor.
Mesele şu:
Diyanet-Sen Başkanı sarhoş bir şekilde araç kullanırken yakalanıyor ve meslekten ihraç ediliyor.
Fatih de “siz nasıl olur da bir imamı içki içti diye görevden alırsınız” diye savunma moduna geçmiş.
o kadar basit ve sığ bir akıl yürütmede bulunmuş ki- bu yürütülen şeye akıl demek bile doğru değil-
Mevzubahis olan bir imam olduğu halde diyor ki “adam memur, mesai saatleri dışında içebilir”
“Mesai saatleri dışında, kendi özel zamanında içki içiyorsa bu meslekten atılmayı gerektirecek bir suç teşkil etmez.” Diyor.
Neye göre diyor peki?
Diyanetin iç hizmet kanununu mu okumuş
Dedik ya bu akıl türü gericidir. Bir hukuk devletinde yaşandığını algılamakta zorlanır. Misal 28 Şubat’ta başörtülü kızlar hukuksuz bir şekilde üniversitelerden atılırken Fatih cuntacıların safındaydı. Çünkü ideolojisi onu gerektiriyordu bugün de sarhoşun yanında durması gerek ya…
Araştırma gereği bile duymuyor.
Sizce bir memur göreve alınırken ya da görevden alınırken bir prosedür gerekmez mi?
Kanuni bir alt yapı gerekmez mi?
O zaman sarhoş diyanet görevlisinin neden ve hangi maddeye dayandırılarak görevden alındığını açıklayalım.
657 sayılı Devlet memurluğu Kanunun “memurluğun sona ermesi” başlıklı 98/b maddesinde “Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi” durumunda memurluğun bitirileceği kaydedilir.
Yani göreve başlarken yasadışı bir durumu olmasa bile görevde iken bu sınırların dışına çıkılırsa o hak ( memurluk hakkı) kaybedilir.
Diyanet de personel alırken bazı şartlar koşar misal; “Atanmasında dini öğretim şartı aranan kadroda çalışan bir Başkanlık personelinin gayri meşru ilişki kurduğu, içki içtiği ya da zimmetine para geçirdiği tespit edildiği takdirde “Ortak Nitelik” vasfını görevi başındayken kaybettiği hükmüyle Başkanlıktaki görevine son verilir. (633 sayılı Kanun-9),(657 sayılı Kanun-48/B, 98/b), (Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği 5),(Vaizlik, Kur’an Kursu Öğreticiliği, İmam-Hatiplik ve Müezzin Kayyımlık Kadrolarına Atama ve Bu Kadroların Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği-6).
Bakınız imamlık yapan birisinin içki içemeyeceği hem kanunda hem yönetmelikte varmış.
Tabi Fatih araştırmadan yazdığı için bilmez.
Şimdi de onun anlayacağı biçimde yazalım
Misal bir insanın sosyal Medya hesabından Mustafa Kemal’i sevmediğini paylaşması suç mu? Değil elbette. Peki bu kişi aynı zamanda Anıtkabirde görevli olsa Fatih ve o zihin yapısı bunu normal görür mü hayır?
Mesai saatleri dışında barlarda dolaşan sporcuya hiç kimse aferin demezken; mesai saatleri dışında ahlak dışı davranan bir komutana hiç kimse bravo demezken ve haklarında soruşturma açılabilirken konu içki içen imam olduğunda Fatih istiyor ki Diyanet sessiz kalsın.
Haydi bi soru daha soralım.
Diyanetteki şahıs içki içmek yerine zimmetine para geçirmiş olsaydı yine de görevinde kalmalı der miydin Fatih. 633 sayılı Kanun memurun görevden alınması ile ilgili "gayrı meşru ilişki, içki içmek ve zimmetine para geçirmek" memuriyetten alınma sebebidir diyor.
Anladık içse de imamlık yapsın diyorsun.
Muhtemelen zina yapsa da bizi ilgilendirmez dersin.
Peki zimmetine para geçirse de göreve devam etsin mi?
Evet der misin buna...
Muhtemelen o zaman evet demezsin.
Diyanet senden farklı olarak üçüne de karşı çıkıyor. Diyaneti suça karşı çıktığı için yerden yere vurabilirsiniz tabii.
Sizden beklenir!