GÖNLÜMÜN MİHRABI*


“Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su 
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su”(Fuzulî)

Teşrif etmeden evvel zemheriydi mevsimler
Ara renkler çekilmiş, siyah-beyaz resimler…


Sen geldin ey sevgili, mevsimler bahar oldu
Ay doğdu üstümüze, geceler nehar oldu

Yağmurlar, ayağının izini öpmek için
Hasretinden bulutlar ağlıyor için için 

Geceyi yırtan ışık, dolunay gibi yüzün
Varlığın büyük devlet, yokluğun keder, hüzün

İçimizi ısıtır sevgin, şefkat güneşin!...
Mahlûkatın içinde yoktur benzerin, eşin

Süreyya’nın ışığı, gözlerimin nurusun
On dört asırdan beri ümmetin gururusun

Özgürlük bahçesinde açan gonca güldün sen
Kâinatı kuşatan ummandın, gönüldün sen

Ayrık sesler içinde, birliğe çağrı sesin
Müminlerin kalbine can katan bir busesin

Kurtuluşun öncüsü, aşkın kutlu kitabı
Yumuşattı kalpleri gül kokulu hitabı

Hakk’a kullukta buldun en büyük hürriyeti
Kaideye oturttun bozulmuş cemiyeti 

Kula kulluk edenler seninle özgürleşti
Karanlıkları boğan, sımsıcak bir güneşti

Pas tutmuş kilitleri açan anahtardın sen!...
Zemheri soğuğunda gül yüzlü bahardın sen!...

Mekke’den Medine’ye hak din için göç ettin
Küffarın sürüsüne elhamdülillah yettin

Uhud Dağı şahittir, gül attın taş atana
Güler yüzle bakmadın inancını satana

Cennetin kapısında yazılı yüce adın
İnşallah sonsuza dek sürecek saltanatın

Yolunu göstermede müminlere sünnetin 
Sonsuzluğa göçünce öksüz kaldı ümmetin

Gönüllerin sultanı, sonu gelmez bahardın
Müminlerin üstüne rahmet olup yağardın

Bir güneş gibi doğdun insanlığın bahtına
Ey Muhammedü’l-Emin kondun gönül tahtına!...

Sen yoksun ya âlemde yıllardır perişanım
Gönül bahçem tarûmar, sanki eksik bir yanım

Nurunu vasfetmede aciz kalır kalemler
Emrine amadedir cümle gizli âlemler

Günahımız olsa da ümitvarız kapından
Şefaat eyle bize, pay ayır sevabından

Bu dünya gurbetinde hasretinle yanalım
Mahşerde sancağının altında toplanalım

Onun ümmetinden ol, başka rehber arama!
Susuzluğa bengisu, odur merhem yarama…

Senin aşkın olmasa aşkı bilmezdi cihan
Gelmeseydin ey Resul hakikat kalır nihan!...

İsminle müsemmasın, Muhammed’sin, Ahmed’sin
Hakk’ın bizlere lütfü, müjdecisin, rahmetsin

Nûr-i dilârasın sen, kelâmın nur hâlesi
Getirdiğin hak Kur’an, kurtuluş meşalesi

İnkâr ateşlerini nurunla söndürensin
Küfre saplananları Hakk yola döndürensin

Ümmetinden olmakla şükür, şerefyab olduk 
Sen gelmeseydin eğer hâlâ kullara kulduk

Eteğine tutunan kurtuluşa ermiştir
Nübüvvet bahçesinden iri güller dermiştir

Özgürlük ve kurtuluş önderisin ey Resul!...
Hakikat bayrağının gönderisin ey Resul!...

Mübarek adın geçse mânâ kazanır kelâm…
Sana bin kez, yüz bin kez, sana salât ve selâm!...

 Nihat Malkoç

*Peygamber Sevdalıları Platformu Şiir ve Makale Yarışmasında 1. Dereceye Giren Şiir