Öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Yusuf Alan, sözde ilahiyatçının yaptığı hakaret ile Hazreti Meryem'in masumiyetini ispatlayan ayetleri de inkâr etmiş olduğunu dile getirdi.
Alan, "Geçtiğimiz günlerde hayâ perdesinin ne kadar önemli, ar damarının niçin kıymetli olduğunu anladığımız çok çirkin bir hadise gündeme geldi. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde görevli olmaktan başka hiçbir vasfı bulunmayan Cihat Kısa adlı şahıs, hayâsızca Hazreti Meryem validemize necis ağzıyla zina, ima ve iftirasında bulundu. Sakarya Üniversitesi'nin bütün fakültelerinde okuyan Müslüman gençler olarak bu hayâsız ima ve iftirayı bizzat kendisine iade ediyor, yüzsüzlüğünü yüzüne vuruyoruz. Bugün burada, bu şahıstan sâdır olan gayri ahlaki ve Kur'an'da iffeti, namusu ve Sıddıka oluşu rabbimiz tarafından ilan edilen Meryem annemizle bağdaştırılamayacak iftirayı telin etmek, tepkimizi, öfkemizi ortaya koymak ve tarafımızı belli etmek için toplanmış bulunmaktayız." dedi.
"Hazreti Meryem'e iffetsizlik isnat etmekle ne kadar aşağılık olduğunu ilan etmiş oldu"
Kur'an-ı Kerim'de Meryem suresi 20-21'inci ayetler olan 'Ben iffetsiz olmadığım ve bana bir erkek eli bile değmediği halde nasıl çocuğum olur? Evet, öyle; Ancak Rabbin buyurdu ki, O bana kolaydır. Biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, kararlaştırılmış bir iştir' ayetleri ile yine aynı surede geçen 'Meryem, çocuğu kucağında taşıyarak halkın içine çıktı. Şaşırdılar ve ‘Meryem! Gerçekten de sen, görülmedik, pek çirkin bir iş yaptın' ayeti gibi çok sayıda ayet ile Hazreti Meryem'in saf ve temiz olduğunu vurgulayan Alan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Bu konuyla alakalı ayetlerin sayısı, zikrettiklerimizden çok daha fazladır. Peki, Kur'an'a bu denli ayan beyan zıt görüşleri olanların gayesi, nedir? İlahiyat talebelerine ayetleri yok sayan düşüncelerini aktaran bu sözde hocaların varmak istedikleri hedef, neresidir? Bu çok açıktır. Hz. Meryem’e iftira etmenin ardında yatan sebep, Kitabı tahrif etmektir. Kitabı tahrif etmek, peygamberi tahfif ve tahkir etmekten geçer. Peygamberler geçmişte iki türlü tahrif edildi. Ya Davud Aleyhisselam gibi iftirayla tahkir edildi ya da İsa Aleyhisselam gibi iftirayla ilah edildi. Böylece hükümsüzleştirildiler. Süfyan bin Uyeyne'ye (Radiyallahu Anh) göre bu ümmetin fâsid âlimleri Yahudilere, fâsid âbidleri de Hristiyanlara benzeyecek. Bakın bu tespit, çok önemli. Vasatı yitiren, sapar ve saptırır. Abdullah b. Mesud (Radiyallahu Anh) bu ümmetin Yahudileşmesinden ve hatta buzağıya bile tapma ihtimallerinden endişe eder. Bunlar, çok önemli uyarılar. Sadece tahkir meselesi bile çok mühim. Yahudiler, öldüremedikleri nebileri tahfif ederek öldürdüler. Sahabeye de aynı şey yapılıyor. Hazreti Meryem'e iffetsizlik isnat etmek demek, 'ben aşağılık bir insanım ama bakmayın, Allah’ın övdüğü insanlar benden beter' demektir. Yersiz yersiz 'sahabe öyle böyle diyorsunuz ama birbirlerini kesmişler' demek de aynı şeydir. Bu cümleyi kuran, 'ben alçak bir insanım' demek istiyordur. Bu tespiti İbn Haldun da yapar; 'Aşağılık insanlar, saygın insanları aşağılayarak avunurlar. Aşağılık insanlar, değer yargılarından sınıfta kaldıkları için değerleri ve değerlerin temsillerini hedef alırlar. Erdemsizliğe övgü, erdemsizleri taltif etmenin tek yoludur.' Biz, bu vatanın Müslüman gençleri olarak yegâne gayemizin Cenâb-ı Hakk'ın rızasına erişmek olduğunu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Hakikate ulaşacağımız yolda çeşitli vasıtalardan faydalanılabilir. Felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi ilmi vasıtalardan faydalanılırken kıstasımız, her vasıtada olduğu gibi ancak ve ancak Kur'an ve sünnete mugayir olmaması, bizi Allah'a yakınlaştırması ve imanımızı arttırmasıdır.
"STK'lar ve yetkililer de bizim kadar cesur davranıp gerekli tepkiyi ortaya koysunlar"
Şuurlu gençlerin mukaddesatına ne denli bağlı olduğunu göstermek için toplandıklarını vurgulayan Alan, "Türkiye'nin diğer şehirlerinden gençlerin yapmış olduğu basın açıklamaları başka noktalara çekilerek maksadından saptırılmaktadır. Biz, açıklamalarımızın hedefinden saptırılmasına müsaade etmeyeceğiz! Bugüne kadar cereyan eden hadiselerde eleştiriler hep saptırılmış, ya medrese-ilahiyat çatışmasına çevrilmiş ya da daha farklı noktalara çekilmiştir. Biz, Müslüman gençler olarak yaptığımız eleştirilerde herhangi bir kurum veya kuruluşu yermeyi, yıpratmayı değil fikir mücadelesi vermeyi hedefliyoruz. Sahih fikirlerden beslenmeye, fikir üretmeye gayret ediyor ve karşıt fikirleri eleştiriyoruz. Ancak şu da bir gerçektir ki yetkin olan ve bizim de yetkin olduğunu düşündüğümüz kişi ve kuruluşların hâlâ devam eden suskunluğu kabul edilebilir değildir. Yoksa bu suskunluğun sebebi, ilahiyat kurumunun itibarsızlaştırılması kaygısı mıdır? Peki, ana gaye olan İslâm'ın itibarı zedelendikten sonra bir vasıta olan ilahiyat kurumunun kıymeti harbiyesi nedir? Bu bağlamda yetkin STK ve şahısların maneviyatımıza sahip çıkmaları ve Hazreti Meryem'e yapılan bu hadsiz iftiraya karşı en az biz Müslüman gençler kadar cesur olmaları gerektiğini açıkça dile getiriyoruz." şeklinde konuştu.
"Nesillerin ifsadı için çalışan Cihat Kısa görevden alınsın"
Alan, son olarak, "İzmir Dokuz Eylül Üniversite'sinde bu meşum iftirayı dile getiren Cihat Kısa görevden alınsın diyoruz. Nesillerimizin ifsadı için uğraşan bu gibi hayâ yoksunlarının biz gençlerin önüne hoca olarak konmasına razı olmadığımızı haykırıyoruz. Şayet gereği yapılmasa dahi bize Allah’ın huzuruna çıktığımızda bugünkü haykırışımızın şâhitliği, izzet ve şerefi yetecektir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)