Toplumda her çocuğun yüksek kaliteli bir eğitim alması için eşit fırsatlar sunmanın, sosyal devletin temel bir görevi olduğu belirtilen açıklamada, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, toplumda sosyal hareketliliği ve sosyoekonomik sonuçları iyileştirmek için, eğitim fırsatlarındaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmanın ya da en aza indirmenin kritik derecede önemli olduğunu vurguladı.
Günümüzde Türkiye’nin de içinde olduğu pek çok ülkede eğitim sistemlerinin karşı karşıya olduğu zorlukların başında, eğitim fırsatlarına erişimi genişletme, eşit fırsatlar sunma ve yüksek kaliteli eğitim sağlama konuları yer almakta olduğunun altını çizen Yalçın, “Tüm çocuklara daha eşit eğitim imkânları sağlamaya yönelik politika ve uygulamalar sınıf, okul ve eğitim sistemi düzeyinde uygulanabilir. Bu tür eğitim politikaları mümkün olduğu kadar erken uygulanırsa, dezavantajlı öğrencilerin karşılaştığı öğrenme önündeki engellerin kalkmasına, öğrencilerin tutumlarına, sosyal ve duygusal becerilerine, okul dışındaki ortamlarının iyileşmesine, gelecekteki sosyal hayatına ve daha iyi iş imkânlarına sahip olmasına yardımcı olur.” şeklinde konuştu.
Yalçın, “Son yıllarda Türkiye eğitim sisteminde gerçekleştirilen birçok olumlu göstergeye rağmen kronik sorun haline gelen eğitimde bölgesel eşitsizlikler, fırsat eşitliği, kademeler arası geçiş ve eğitimin niteliği gibi konular hâlâ çözüm beklemektedir. Eğitim sisteminin kalitesini artırmanın önündeki engelleri en aza indirmek ve daha nitelikli bir eğitim sistemi tesis etmek adına üzerimize düşen görevi yapıyor ve veri temelli politika önerileri geliştiriyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak Türkiye’de eğitimin mevcut durumunu ve politika önerilerini ortaya koymak amacıyla bu yıl altıncısını yayımlandığımız Eğitime Bakış 2021: İzleme ve Değerlendirme Raporu ile sistematik olarak Türkiye eğitim sistemini çeşitli göstergelerle veriye dayalı olarak izledik ve değerlendirdik.” ifadelerini kullandı.
“Yükseköğretim hariç 18 milyondan fazla öğrencimiz var”
Raporun önemli bazı bulguları paylaşılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“2020/21 eğitim-öğretim yılında yükseköğretim hariç tüm eğitim kademelerinde toplam öğrenci sayısı 18 milyon 85 bin 943 olmuştur. Genel ortaöğretime 838 bin 587, mesleki ve teknik ortaöğretime ise 652 bin 880 öğrenci yeni kayıt yaptırmıştır. Ortaöğretimden toplamda ise 1 milyon 156 bin kişi mezun olmuştur.
5 yaş grubunda net okullaşma oranı geçen yıla göre yüzde 16,6 puan düşmüş ve yüzde 58,5 olarak gerçekleşmiştir. 14-17 yaş grubunda ise net okullaşma oranı yüzde 90,76’dır. Ortaöğretim kademesinin zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen çoğu ilde hem kızların hem de erkeklerin eğitimin dışında kalması, üzerinde düşünülmesi ve yeni politikaların üretilmesi gereken bir konudur. Dahası 17 yaş için net okullaşma oranı OECD ülkeleri ortalaması yüzde 90 olup Türkiye’nin bu oranı ise yüzde 82’dir.
2020 yılında 18-21 yaş arası en az lise mezunu olanların oranı erkeklerde yüzde 65,9, kadınlarda ise yüzde 73,3’tür. Buna ilaveten çoğu OECD ülkelerinde lise kademesinin zorunlu olmamasına rağmen 25 yaş altı en az lise mezunu olma oranları bakımından yüzde 76 ile Türkiye son sıralarda yer almaktadır.
Türkiye’nin (yüzde 32) 18-24 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerinin oranı OECD ülkeleri ortalamasının (yüzde 15) oldukça gerisinde kalarak Kolombiya’dan sonra son sıradadır.” (İLKHA)