Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) kuruluşunun 19. yıl dönümü dolayısıyla kurumun toplantı salonunda düzenlenen törende,televizyonun kötü alışkanlık olarak sayılan bazı ürünlerin pazarlanabildiği ve teşvik edildiği bir platform olduğunu belirterek, ancak bu süreç iyi işletilirse, televizyonun toplumda çok faydalı sonuçları da ortaya çıkarabileceğini söyledi.
Sigaranın zararlarının anlatılması ve kullanımının azaltılması konusunda görsel medya ve ilgili kurumların çok iyi bir iş başardıklarını vurgulayan Arınç, hem kamu spotları hem de dizilerden, programlardan sigaranın çıkarılmasının, eski film veya dizilerde sigaranın buzlanması işleminin sigarayla mücadele konusunda toplumu etkileyen en önemli faaliyet olduğunu kaydetti.
Bu başarılı örneğe rağmen sigara konusunda gösterilen hassasiyetin, alkol ve benzeri ürünlerde gösterilmediğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
"Alkol de sigara gibi gençlerimize, insanımıza zararı olan bir üründür. Buna rağmen her akşam yayınlanan dizilerde, sigaranın yerini bol bol alkol şişeleri alıyor. Alkol reklamı yasak olmasına rağmen, dizilerin çoğunda alkol buzlanmadığı için sıradan tüketilen bir içecek haline geldi."
Bu tipler herkesin malumudur
Sigaranın kötü bir alışkanlık olduğunu ve vücuda zararları bulunduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"Şüphesiz alkol de bunlardan birisi. Kapıyı açar açmaz insanın şişeye sarılması, merhaba dedikten sonra hemen elindeki kadehle içki sunması, hangi toplumun değerlerini gösteriyor veya neyi bize anlatmak istiyor. Toplumda ilgiyle takip edilen diziler var. Bu dizilerin arka planında başka unsurların yattığını da biliyoruz. Mesela çok meşhur birisinin, adeta o dizilerde insanın nefes almadan seyrettiği birilerinin sık sık alkole, kadehe elini sürmesi, şişeyle arkadaş olması, acaba o karakterin o dizide yaptığı rolle mi ilgilidir yoksa gizli sponsorların cebine doldurdukları parayla bizim reklamımızı yap demesiyle mi ilgilidir. İsim vererek söylemiyorum. Ama bu tipler herkesin malumudur. Biz bu tiplerle mücadele etmiyoruz, onların vermek istedikleri mesajın topluma neye mal olacağını bildiğimiz için bir şeyler göstermeye çalışıyoruz."
Arınç, "Mutlaka yasaklayıcı tedbir gerekiyorsa ben şahsen bunu TBMM`de toplumsal bir talep olduğu takdirde gerçekleştirmeyi de kendime vazife bilirim" ifadelerini kullandı.
"Okul dizileri" eleştirisi
Arınç, televizyonlarda yayınlanan okul dizilerine bir de başka gözle bakılmasını istedi.
"Bu okul dizilerindeki öğrenciler öğrenci midir, erkeğiyle kızıyla bunların kıyafetleri bir öğrenci kıyafeti midir, konuştukları öğrenci dili midir, öğrenci ile öğretmen arasındaki ilişkiler Türkiye`de bildiğimiz nitelikte midir" diyen Arınç, "Hangi entrika, hangi çekememezlik, hangi saç baş, hangi sevgiliyi paylaşamama, hangi birbirini şişleyecek noktada birbirlerine arkadaş beğenmek, bu dizilerde verilmek istenen nedir Allah aşkına? Gençliğin heyecanını, gençliğin sevgisini, aşkını, böylesine kötü rol modellerle ortaya koyma çabalarında şahsen bir kötülük hissediyorum" görüşünü bildirdi.
Sadece bu dizileri yapmak üzere kurulmuş televizyonlar olduğunu anlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Okul dizilerindeki nitelik ve nicelikten fevkalade üzgünüm. Bu kadar kalitesiz olmamalı. Dolayısıyla buradan televizyon yöneticisi, patronu, sahipleri, yani bu konuya da başka bir gözle bakın lütfen. Bu memleket hepimizin, bu gençler bizim geleceğimiz."
Yasaklayıcılığın doğru olmadığını ifade eden Arınç, ancak yayının fayda ve zarar analizlerinin yapılmasında yarar bulunduğunu söyledi.