Türkiye halkı son 10 yılda yaşanan büyük ve hızlı sosyo-ekonomik değişimin sancılarını kriz döneminde iliğine kadar hissetti.
Ak Parti dönemindeki en başarısız yönetimlerinden biri eğitim ise diğeri sermayenin tekelleşmesinin engellenememiş olmasıdır.
Evet Ak Parti’den önce sermaye sahipleri beyaz Türklerdi.
Belki bundan dolayı iktidar kendi elit tabakasını üretmeye çalıştı.
Misal marketler bu dönemde büyüdü.
“2000’li yıllarda şehir merkezinde olmalı mı” tartışmasına konu olan marketler, bir anda ara sokaklara kadar giriverdiler.
Batı’da varsa bizde de olmalı kolaycılığı pek çok sektörü bitirdi
Muhtemelen önümüzdeki 20 yıl içinde çocuklar “kasap” sözcüğünün ne anlama geldiğini unutacak.
Marketler önce bakkala, sonra manava, sonra zücaciyeye….
Ve devam etti bu silsile…
“Ne isterseniz var” sloganı işte bugünkü tekelleşmeyi doğurdu.
Dolar yüzde 40 indiği halde tekelleşmenin verdiği rahatlıkla fiyatları indirmiyorlar.
Muhtemelen ‘biz bu ürünleri pahalı almıştık’a sığınacaklardır ki bu tam bir kapitalist ahlak!
Dolar yükseldiğinde fiyatları anında arttıran ama dolar düştüğünde direnen kartelleşmiş sektör.
Çünkü vatandaşın ayağını alıştırdıklarına eminler. Bizden başkasına gidemez diye düşünüyorlar. Ve gerçekten haklı oldukları noktalar var.
Ama vatandaş canından bezmiş durumda.
Bundan dolayı sosyal medyada örgütlenen bir kitle Ocak 1-5 arası boykota hazırlanıyor, “marketlere boykot” çağrıları yapılıyor ve özellikle 5 marketin adı veriliyor.
Elbette vatandaşın boykot etmesi en tabii hakkıdır.
Ama 5 marketi boykot edip diğer marketlerden alışveriş yapmak çözüm değildir.
Çözüm tüm marketleri boykot ederken bakkala, manava kasaba yönelmektir.
Boykot çözüm olur mu bilmeyiz ama iktidar patates-soğan yüzünden kaybedilen yerel seçimlerin bir benzerini 2023’te yaşamak istemiyorsa gıda kartelleri ile hesaplaşmalıdır.
Liberal/kapitalist ekonomi modelini değiştirmelidir. Sınırsız kâr üzerine kurulan serbest piyasa ekonomisi kriz döneminde üretimin az olduğu ya da ihracatın yükseldiği anlarda vatandaşı canından bezdirmektedir.
TL’nin değerinin düşük olmasından kaynaklı olarak tavuk ve yumurta üreticisi malını dışarıya satınca içerde kriz yaşanmaktadır ve bunu faturası da elbette hükümete kesilecektir.
Türkiye en fazla un satan ülke olmakla övüne dursun ekmek fiyatlarının fahiş derecede artması, halk ekmeklerin önünde oluşan kuyruklar…
Bunla elbette iktidara fatura edilecektir.
İktidara destek veren medyanın ülke bahardaymış gibi haberler yapmasının gerçeklikle bir alakasının olmadığı ortadadır.
Dolar ve altın yükselirken iktidar medyasının altın bütün dünyada yükseliyor haberlerine ne oldu?
Hani bütün dünyada yükseliyordu?
Bir tarafta halkı ezen gıda kartelleri, bir tarafta sorunları gizleyen bir medya yapılanması…
Her ikisi için de acil ve adil düzenlemeler yapılmalıdır.