"Yanık problemi son derece hassasiyetle yaklaşılması gereken sorundur. Hastaların çok kısmında depresyon oluşabilir. Bu depresyon sıklıkla uygun tedavi ile geçmektedir. Bununla birlikte ağrı oluşumunda fiziksel faktörlerin yanı sıra travmatik stres ve buna bağlı anksiyete ve panik son derece önemli rol oynar. 

Yanık hastalarında fiziksel travma kadar psikolojik travmada çok yaygındır. Yanık hasarlarının oluşturduğu anksiyete ve depresyon gibi negatif emosyonel durumlar, hastanın duyduğu ağrıyı direkt olarak arttırabilir. 

Tüm ağrı tiplerinde olduğu gibi yanık hastalarının ağrılarında da ağrının algılanılması, medikal, demografik, kişisel, durumsal ve fizyolojik faktörlerden etkilenmektedir.

Yanık hastasında ağrı derecesi ve ağrı davranış insidansı yaş, cins, etnik köken, eğitim gibi pek çok faktöre göre değişkenlik göstermektedir. Yanık hastalarının en önemli özelliklerinden birisi de yenidoğandan- geriatrik yaş grubuna kadar çok geniş bir yelpazede hasta grubu içermesidir. Ağrı aynı şiddette hissedilmekle beraber ağrı davranışı yaşa göre farklılık göstermektedir. Çocuklar da ağrı davranışı daha agresif olmaktadır.

Yanıkların ciddiyeti yaranın derinliğine, genişliğine ve lokalizasyonuna bağlıdır.

Yanıklar derinliklerine göre üç derece ile sınıflandırılırlar. Dereceye göre ağrı karakteri de değişmektedir.

Lazer ve kök hücre içeren yağ dokusu kombinasyonu; kaynar su, alev, elektrik, yakıcı kimyasallar veya radyoterapi gibi çeşitli sebeplerle ortaya çıkan yanık yarası izlerinin tedavisinde çok olumlu sonuçlar vermektedir. Bu tedaviler vücuttaki iz kalmaması için de kullanılmaktadır.

Tedavi olarak yanık izi önce Fraxel lazerle yumuşatılmakta daha sonra bu bölgeye yağ dokusu verilmektedir. Bu sayede görüntüde önemli ölçüde düzelme elde edebilmekteyiz. Geçmişte geniş yanık izlerine hiçbir şey yapılamaz iken şimdi bu yöntemle çok iyi sonuçlar alabilmekte, çok eski yanıklarda bile belli ölçüde başarı sağlanmaktadır." (İLKHA)