DOĞRUHABER / Davut Işık

Küresel ekonomi; pandemi ve ona bağlı olarak gelişen işsizlik, yüksek enflasyon, emtia fiyatlarındaki artış, tedarik zinciri krizi, çip krizi ile bunlara ek olarak küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan iklim krizi ve kuraklığın pençesinde 2 yıldır adeta çırpınmakta… ABD’den İngiltere’ye, Avrupa ülkelerinden Rusya’ya hemen her ülke artan fiyatlar ve yükselen enflasyonla boğuşmakta.

Dünyada durum bu iken Türkiye ekonomisi de bunun dolaylı veya direk yansımalarına maruz kaldı. Fakat özellikle son iki aydır Türkiye ekonomisinin gerçekleri ile örtüşmeyen bir döviz fiyatlaması oldu. Öyle ki ekim ayında 8,5 TL civarında tek haneli olan dolar fiyatlaması tam 10 TL artarak 18,5 TL’ye yükselip hem çift haneye hem de tüm zamanların en yüksek rakamına çıktı.

Döviz cenahındaki bu gelişmeyi sadece Merkez Bankası’nın 1 puancık faiz indirimlerine bağlamak gerçekçi bir tespit olamazdı.  Kaldı ki faizin anavatanı olan başta ABD de dahil bir çok büyük ekonomide faiz oranları sıfırlı seviyelerde. Hatta Japonya gibi ülkelerde faizler sıfırında altında. Yani bu ülkeler vatandaşına “yeter ki yatırım yap, iş yap, lazım olan paranın üstüne biz para verelim” der gibiler…

DÖVİZİN 3 AYLIK DALGALANMASI ZAM TSUNAMİSİNE DÖNÜŞTÜ

İşin açıkçası son günlerde muhalefet liderlerinin direktifleri ile harekete geçen Türkiye ekonomisinin baronları işler biraz daha kötüye gitse ve iktidar sandığa razı olsaydı “birlikte iyi salladık” diyerek içerideki malum, dışarıda ise malum olmayan ortakları ile el şaklatacaklardı. Ama nasip bu ya olmadı… Çok şükür olmadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz karşıtı açıklamalarında ısrar etmesi ve son olarak açıklamış olduğu yeni ekonomik tedbirlerin hemen ardından döviz ve altın fiyatları adeta çakıldı. Fakat gelin görün ki dövizin son 3 aydaki bu anormal dalgalanması piyasalarda adeta tsunami etkisi yaptı. Gıdadan akaryakıta, kiralardan otomotive, gayrimenkule..vb hemen her şeye rekor zamlar geldi. Fiyatını katlamayan hemen hiçbir şey kalmadı.

BİRÇOK ÜRÜNE ZAM DEĞİL ADETA ÇIĞ DÜŞTÜ!

İşin doğrusu başta zincir marketler ve akaryakıt sektörü dövizdeki bu yükselişi sadık bir şekilde takip ettiler. Dolar azıcık başını kaldırsa peş peşe zamlarla kendilerince “zarar etmemeyi” başardılar. Hatta bazıları bunu tatlı bir kâr etme aracına çeviriverdiler.

Gayrimenkulünü kiraya verenler kiracılarının başında “demoklesin kılıcı” gibi artan dövizleri gösterip yüksek enflasyona bağlı kira artış oranlarına razı ettiler. Akaryakıt istasyonlarının önünde kuyruklar olmaya başladı.

Vatandaş için evlilik, düğün yapmak, ev kurmak hayal olurken, fırlayan beyaz eşya ve mobilya fiyatları nedeniyle, bozulanın kırılanın yerine yenisini koyamayacak bir hale düştü.

Ayçiçek yağı 3 ayda 3 kat arttı! Hemen her ilde ekmek zamları rutinleşti. Ulaşıma gelen zamlar nedeniyle vatandaş evinden bir yere gidemez oldu.

Direk ithal ettiğimiz başta yüksek teknoloji ürünleri olmak üzere birçok ürüne zam değil adeta çığ düştü! Saydıklarımız sayamadıklarımız yanında devede kulak gibi…

VURGUNU YİYEN YİNE VATANDAŞ OLMASIN

Şimdi soruyoruz döviz yükselirken roket gibi fiyatları yükseltenler döviz çakılınca da aynı hızla indirim yapacak mı? Biz bu kötü senaryoyu daha önce de yaşamıştık. Dolar 1,7’ler de sürünürken 5 TL’yi geçtiği zaman yine bir zam furyasıdır alıp başını gitmişti.

O dönem ekonomiden sorumlu bakan olan Berat Albayrak’ın açıkladığı “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı” vesilesiyle bir kısım indirimler olduysa da “atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş” ve vurgunu yiyen yine vatandaş olmuştu.

Şimdi benzeri bir durumun olmaması için gıdadan akaryakıta, beyaz eşyadan mobilyaya, gayrimenkulden otomotive varıncaya kadar piyasa sıkı bir şekilde denetlenmeli.

Döviz kurunu bahane ederek “cinlik” yapıp zam fırsatçılığı yapanlar, stokçular ve döviz spekülasyoncuları başta olmak üzere ülke ekonomisine darbe vuranları bir daha bu türden bozgunculuklara yeltenemeyecek ağır cezalarla hizaya çekmek gerekir.

Öte yandan gerçekten de kur nedeniyle fiyat artırmak zorunda kalıp yine aynı nedenle de fiyatları makul seviyelere indiren dürüst tüccar ve iş insanlarını da teşvik amacıyla onore etmek gerekir.