Halk arasında “evim” firmaları olarak bilinen faizsiz ev ve araba alma gibi isimlerle anılan tasarruf finansman şirketlerinin mağduriyeti bitmiyor.
1 Temmuz 2021’de tasfiyelerine karar verilen 21 tasarruf şirketindeki hak sahiplerinin mağduriyetleri hâlâ devam ederken, mağduriyetlerin önüne geçmek için sürecin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nca (TMSF) tarafından yürütüleceği belirtilmişti.
Geçtiğimiz aylarda alınan kararla faizsiz finansman modelini benimseyerek hizmet veren ve insanların konut başta olmak üzere araç sahibi olmasına da imkan tanıyan birçok “evim” firmasının hizmetine gerekli koşulları sağlayamadığı gerekçesiyle son verilmişti.
Aradan geçen 5 aya rağmen tüm birikimlerini söz konusu firmalara yatıran vatandaşlar ne evlerine ne de birikimlerine kavuşabildi.
Ev ve araba sahibi olma umuduyla söz konusu şirketlere başvuran vatandaşların endişeli bekleyişi ise devam ediyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devrettiği 21 tasarruf şirketine ev ve araba umuduyla para yatıran vatandaşlar mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini talep ediyor.
Şehitkamil ilçesi Mücahitler Mahallesi Sani Konukoğlu Bulvarı üzerinde bulunan AK Parti Gaziantep İl Başkanlığı önünde bir araya gelen “evim” mağdurları aşırı yağışa rağmen basın açıklaması yaptı.
Yağmur altında toplanan Evim Mağdurları Platformu tarafından yapılan basın açıklamasında, “evim” mağdurlarının, mağduriyetlerinin her geçen gün arttığına dikkat çekildi.
“Her geçen gün mağduriyetimiz büyümektedir”
“Evim” mağdurlarının yaşadıkları sorunların artık memleket meselesi halinde geldiği belirtilen açıklamada, “Devleti yöneten kadrolara en gür sesimizle sesleniyoruz. Bu sesleniş sayısı 54 binin üzerinde olan ve hiçbir suçu günahı olmadan bütün birikimlerine el konulan mağdurların sesidir. Bizler 2 Temmuz 2021 günü Cumhurbaşkanlığı kararı ile resmi gazetede yayımlanarak tasfiyesine karar verilen faizsiz finans kurumları üyesiyiz. Alınan bu tasfiye kararı her ne kadar mağduriyet engellemek için alınmış olsa da geldiğimiz an itibari ile her geçen gün mağduriyetimiz büyümektedir.” denildi.
“Bu durumu görmezden gelmeyiniz”
Mağdurların her geçen gün mağduriyetlerinin büyüdüğüne dikkat çekilen açıklamada, “2 Temmuz 2021 günü; 54 bin insanın tek bir düzenleme ile bütün alın terine ve helal lokmasına el konulduğu gün olarak tarihimizin sayfalarında yerini aldı. Tek bir imzayla binlerce insanın mağduriyetine sebep olan kadrolarınız bu haklı feryadı duymak zorundadır. Bu yapılan yanlış düzenlemenin hak kaybına sebep olduğu açıkça ortadayken bu durumu görmezden gelmeniz de bir o kadar manidardır.” ifadelerine yer verildi.
“Helal lokmamızın ve birikimlerimizin iadesini talep ediyoruz”
TMSF ve BDDK’nın halkı mağdur ettiğinin altı çizilen açıklamada, “Görev verdiğiniz TMSF ve BDDK milletin hakkını kapalı kasalarına kaldırdı, geri iade etmiyor. 54 bin insanın alın terini kendi keyfi uygulamalarıyla yok ediyor ve vatandaş lehine hiçbir iş yapmıyor. Sayın devlet büyükleri TMSF isimli kurum Cumhurbaşkanlığı'na bağlı olarak insanların hak menfaatini korumak, birikim ve tasarruflarını garanti altına almak amacıyla kurulmuş ve yapılanmışken aylardır yaptıkları zulüm değildir de nedir? TMSF hep bir sorun yumağı olarak karşımızda duruyorken şimdi de bu kurum, sorunun devlet yönetimi kaynaklı olduğunu söylemekten çekinmiyor. Bizler kimsenin tek bir kuruşunu istemiyor; alın terimizin, helal lokmamızın ve birikimlerimizin iadesini talep ediyoruz.” ifadeleri yer aldı.
“Artık ne bekleyecek gücümüz ne de tahammül edecek sabrımız kalmadı”
Mağdurların, mağdur değilken mağdur edildikleri belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Bu memleket binlerce mülteciye kucak açan idarecilere sahipken bizlere, asıl yurttaşlarına neden bu kadar mesafeli olur? Mağduriyetimizi çözecek olan devlet yönetimine kendi teşkilat merkezleri önünden ve 81 ilimizden tek nefesle sesleniyoruz: Bizler ne aldanan olmak istedik ne de aldatan olduk. Niyetimiz halisken ortada kaldık. Haklıyız, mağdur değilken mağdur edildik. Bizleri 'duymadık, görmedik, bilmiyoruz' diyerek yok sayamazsınız. Sorun sadece bizim sorunumuz değil, bir memleket meselesi olarak karşınızda duruyor. Artık ne bekleyecek gücümüz ne de tahammül edecek sabrımız kalmadı.” (İLKHA)