1 Temmuz 2021’de tasfiyelerine karar verilen 21 tasarruf şirketindeki hak sahiplerinin mağduriyetleri hâlâ devam ediyor. Mağduriyetlerin önüne geçmek için sürecin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nca (TMSF) tarafından yürütüleceği belirtilmişti.
Aradan geçen 5 aylık süreye rağmen bu konu hâlâ açıklığa kavuşturulmazken, ev ve araba sahibi olma umuduyla bu şirketlere başvuran vatandaşların endişeli bekleyişi ise sürüyor.
Birikimlerinin yüksek enflasyon ve kurlardaki yükseliş nedeniyle eridiğini ifade eden mağdurlar, artık mevcut belirsizliğin bitmesini ve mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devrettiği 21 tasarruf şirketine ev ve araba umuduyla para yatıran vatandaşlar mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini talep ediyor.
21 şirkete yaklaşık 747 milyon TL yatıran 54 bin vatandaş alacaklarıyla ilgili bir açıklama bekliyor. Halk arasında “faizsiz konut ve araba alma” şirketleri olarak da bilinen tasarruf finansman şirketlerine para yatıran vatandaşlar, söz konusu firmalar tasfiye edilmeden ve TMSF’ye devredilmeden önce kimsenin mağdur edilmeyeceği konusunda açıklama yapılmasına rağmen 5 aydır konu hakkında muhatap bile bulamamaktan yakınıyor.
Tüketici Hakları Derneği (THD) Gaziantep Şube Başkanı Bülent Yılmaz, tasfiye edilen şirketlerin açık bir şekilde vatandaştan ev ve araba vaadiyle para aldığında, şirketlere müdahale edilmemesinin binlerce insanın mağdur olmasına neden olduğunu söyledi.
Tasfiye edilen tasarruf finansman şirketlerinin mağdurlarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan (TMSF) ve mağduriyetlerine çözüm bulmayan yetkililerden şikayetçi olduklarını söyleyen Yılmaz, “Bu şirketler kapatılmadan önce kimse mağdur edilmeyecek denildi ama on binlerce kişi mağdur oldu.” diyerek tasfiye edilen şirketlerin, katılımcılara paralarını geri vermediği için paralarını alamadıklarını ve mağdur duruma düştüklerini belirtti.
“Mağdur sayısının tahmin edilenden daha fazla olduğunu düşünüyoruz”
Tasfiye edilen şirketlerin mal varlıklarının TMSF tarafından el konulmadan önce el konulmamasının binlerce insanın mağdur olmasına neden olduğunu belirten Yılmaz, “Bu firmalar mal kaçırmadan önce mallarına el konulsaydı, bu sorunlar yaşanmayacaktı. Ne yazık ki mağdur sayısı giderek artıyor. Aslında tam olarak hasarın ne olduğunu bile bilmiyoruz. Ne yazık ki hakkını arayan belli bir kesim var ama hakkını aramayan, işsiz kalan ve ne yapacağını bilemediği için bir yere müracaat edemeyen kişilerde var. O yüzden sayının tahmin edilenden daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Tüketici Hakem Heyetlerimize bu konu ile ilgili gelen başvurularda var. Ancak ne yazık ki mevzu yargıya intikal ettiği için biz de yargıya intikal etmiş bir konuda görevsizlik kararı veriyoruz. Bu da vatandaşları ne yazık ki üzüyor. Fakat bizimde elimiz kolumuz bu konuda bağlı.” dedi.
“İnsanların mağdur edileceği belliydi”
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nca (TMSF), tasfiye halindeki 21 evim şirketinin mağdurlarının sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken Yılmaz, “Burada asıl sorun TMSF ve BDDK’nın bu işi baştan kurala uygun olarak yapmamalarından kaynaklanıyor. Şimdi banka kurmak istediğiniz zaman, ‘hadi gidiyorum, ben banka kuruyorum’ diyemezsiniz. Bunun kuralları vardır, belli bir sermayeye yatırmakla banka açılır. Yatırdıkları paraları da devlet güvence altına alır ama ne yazık ki bu evim şirketleri yıllardır faaliyet göstererek tıpkı bir banka gibi vatandaştan çok büyük miktarlarda para toplarlarken, onları düzenleyen, sınırlayan denetleyen, kontrol eden hiçbir mekanizma bu iş patlayana kadar yoktu. Bu işler daha patlamadan önce defalarca dile getirdik, defalarca haber yaptık, ‘Bu firmalar patladı-patlayacak acil önlem alın’ dememize rağmen göstere göstere geldiler.” ifadelerini kullandı.
“On binlerce mağdur vatandaş ne yazık ki ortada kaldı”
Söz konusu şirketler tasfiye edilmeden önce şirketlerin mal varlıklarına el konulmamasından dolayı binlerce kişinin mağdur olduğunu, ev ve araba hayallerinin yıkıldığını ifade eden Yılmaz, “Bu konuda defalarca uyarıda bulunmuştuk. ‘Bu şirketlerin faaliyetleri durdurma kararı aldınız ama bu durdurma kararı aldığınız firmaların bir an önce mal varlıklarına el koyun. Bu firmaların sahiplerinin de banka hesaplarını alın ve mal varlıklarına el koyun ki ne kadar borçları var, vatandaşa ne kadar ödemenin yapılması gerekiyor? Bunu öğrenene kadar mal varlıklarını teminat altında tutun’ dedik ama bunu da yapmadılar. Bunların hiç biri yapılmadı ve bugün binlerce belki on binlerce mağdur vatandaş ne yazık ki ortada kaldı.” şeklinde konuştu.
“Bu mağduriyetin sorumlusu hem TMSF hem de BDDK’dır”
Yılmaz, tasfiye edilen tüm şirketlerin mal varlıkları olmadığından dolayı Tüketici Hakları Derneği olarak vatandaşların yaşadıkları bu mağduriyet ile ilgili bir çözüm önerisinde de bulunamadıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bunu söylemek çok üzücü ama bunun çözümü, bunun düzelmesi için ben bir çıkar yol göremiyorum. Yani ‘şöyle yapılırsa artık bu düzelecek’ diyemiyorum. Çünkü paralar zaten kaçırıldı. Bu şirketler sahip olduğu malları bir şekilde gayri ve yasal şekillerde kaçırdı. Ortada para da yok vatandaşa verilecek bir şey de yok. Ne yazık ki bu mağduriyetin sorumlusu hem TMSF hem de BDDK’dır.”
“Vatandaş, ‘Verdiğim parayı alayım, paramın değer kaybetmesine razıyım’ diyor”
Mağdurların mevcut belirsizliğin bitmesini ve mağduriyetlerinin giderilmesini istediklerini belirten Yılmaz, “Vatandaş artık paranın değer kaybetmesini geçti. Vatandaş parasının değer kaybını düşünecek noktayı geçti. Vatandaş, ‘Verdiğim parayı alayım, ben razıyım’ noktasına geldi. Ortada ne alacakları para kaldı ne bir mal mülk var. Bu çok acı ve o kadar açık oldu ki bunu bütün Türkiye'nin gözü önünde yaşadık. Bu konuda defalarca uyarılarda bulunmamamıza rağmen yetkililer bir vatandaş gibi izlediler ve ne yazık ki geldiğimiz nokta bu oldu.” diye oldu.
“Şirket sahiplerinin mal varlıklarına el konulmalıydı”
Vatandaşların mağdur değilken mağdur edildiklerini ifade eden Yılmaz, “Hakikaten insanlar mağdur değildi, mağdur edildiler. Bu sorun çok kolay çözülebilirdi, önlem alınabilirdi, şirketler kontrol altında tutulabilirdi, vatandaşlar uyarılabilirdi; bu şirketlere bir düzenleme sistemi getirebilirdi. Bu çok ama çok kolaydı. Tasfiye kararı alınmadan önce şirketlerin banka hesapları, şirket sahiplerinin mal varlıklarına önce el konulmalı, arkasından tasfiye kararı alınmalıydı. O zaman kımıldayamazlardı. En azından ortada olan parayı hak sahiplerine adil bir şekilde pay edebilirdiniz ama siz önce fesih kararını aldınız. Fakat ortada mal mülk yok. Ne yazık ki çok üzücü ve bu konuda bir umut veremiyorum. Çok üzgünüm ama bir çıkar yol da göremiyorum.” değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)