Son yıllarda dünyanın birçok ülkesinden âlim ve akademisyenlerin katılımıyla özellikle Türkiye'de gerçekleştirilen toplantılarla Kudüs ve Mescid-i Aksa için yapılanlar, yapılması gerekenler ele alınarak hem ümmetin fertleri bilinçlendiriliyor hem âlimler kendi aralarında istişarede bulunuyor hem de ellerinde yetki bulunanların kutsal topraklar için harekete geçmelerine, söz söylemelerine vesile oluyor.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da 28 ülkeden 50 farklı ulema heyeti temsilcisinin katılımıyla gerçekleşen "Kudüs için Ümmet Âlimleri Koordinasyonu" konferansı sonrasında yapılan seçimde heyete 9 farklı ülkeden birer temsilci seçildi. Türkiye'den tek üye ise İTTİHADUL ULEMA genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın oldu.
Kudüs adına yapılan toplantılar ve gerçekleşen son konferans ile ilgili konuşan Yaşasın, Selahaddin-i Eyyubi'nin izinde onun metodu izlenerek yapılan çalışmaların çok kıymetli olduğunu, yapılan çalışmalarla ümmet alimlerinin üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalıştığını, Müslümanları bilinçlendirdiğini ve ellerinde yetki bulunanları Kudüs için harekete geçirmeye teşvik ettiğini söyledi.
"Amaç Kudüs için yetkilileri harekete geçirmektir"
Âlimlerin Kudüs için toplanmalarının yeni bir mevzu olmadığını belirten Yaşasın, "Uzun yıllardan beridir bu tür toplantılar var. Ancak bu ulemâların içerisinde bulunduğu çalışmalar ise özellikle 2000'den beri daha yoğun bir şekilde oluşmaya başladı. Son 12 yıldır da tüm meslek gruplarından ve değişik kesimlerin öncüleri olan âlimler de, 'Kudüs için ne yapabiliriz? Şeri mükellefiyetimizi nasıl yerine getirebiliriz?' diyerek çeşitli çalışmalar yapıyorlar. Bu bağlamda son 6-7 senedir 'Ümmet Âlimleri' adıyla bir üst çatı olmaksızın sadece ulemâların kendi içlerinde istişare etmesi, birbirlerinden istifade etmesi, Kudüs ile alakalı mesuliyetlerini yerine getirmeye çalışırken tecrübelerini diğer âlimlere aktarma fırsatı olsun diye bu tarz organizasyonlar yapılıyor. Bu bağlamda değişik ülkelerde çeşitli çalışmalar yapıldı. Ancak bahsettiğimiz koordinasyon son 2 senedir ortak çalışma yapıyor. Salgın sebebiyle daha önce çevrimiçi yapılan toplantı bu sene ilk defa yüz yüze yapılmış oldu. Kudüs'e karşı mükellefiyetimizi yerine getirmek için âlimlerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek toplumu harekete geçirmesi, elinde yetki bulunan kişileri, devlet büyüklerini Kudüs için harekete geçmelerini teşvik etmesi anlamında çalışmalar yapılıyor." dedi.
"Mescid-i Aksa ümmet adına merkezi bir yer teşkil ediyor"
Yaşasın, "Bu sene üzerinde durulan önemli hususlardan birisi 'İsra ve Miraç' gecesinin içerisinde bulunduğu Recep ayının son haftasının yoğun bir şekilde Kudüs ile alakalı bilinçlendirme etkinlikleriyle geçirilmesi hususu vurgulandı. Bir önceki recep ayının son haftası 'Kudüs Haftası' olarak ilan edildi. Türkiye'den de İTTİHADUL ULEMA olarak bu hususta çalışma yapmaktan gurur duyuyoruz. Bu bizim için büyük bir şereftir. Bu sene bunu daha yaygın, daha kapsamlı, mükellefiyet sahibi olan tüm Müslümanlara ulaştırmak ve ortak çalışmalar yapmak, sesimizin gür çıkacağı, karar vericileri etkilemek adına çalışma yürütülüyor. Diğer taraftan bakıldığında âlimler peygamberlerin varisleri olması hasebiyle Kudüs'e karşı mükellefiyetlerini yerine getirmekle aslında İslam'a, Allah'a karşı mükellefiyetlerini yerine getirmekle ilgili yol haritasının merkezini oluşturmuş oluyor. Hepimiz biliyoruz ki, Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi sadece o toprak ve mescit meselesi değildir. Tüm ümmet adına merkezi, bir yer teşkil ediyor. Mescid-i Aksa düşerse her taraf düşer. Onu muhafaza etmek bizim için çok önemlidir. Bu münasebetle Aksa'yı muhafaza etmek bizim için çok önemlidir. Bundan dolayı tüm ümmetin ittifak ettiği tek mevzu Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesidir. Mescid-i Aksa tüm ümmeti birleştirme anlamında çok önemli bir fonksiyondur." diye konuştu.
"Yapılan çalışmalar Selahaddin-i Eyyubi'nin yaptıklarının farklı bir versiyonudur"
Gerçekleşen son toplantıda 28 ülkeden 50'i aşkın ulema heyeti temsilcilerinin yer aldığını ancak koordinasyonda 80'e yakın ilmi heyetin olduğunu hatırlatan Yaşasın, "Bu cihetle hem iyi bir çalışma yapabilmek ile ilgili bir süreç içerisindeyiz. Bunun verdiği bir mutluluk ve gayret var. Diğer taraftan ciddi ümit besleyebileceğimiz gelişmeler de var. Kuşkusuz herkes Selahaddin-i Eyyubi'yi merkeze alıyor. Bu çok doğaldır. Bir defa bizim de ait olduğumuz coğrafyanın kendisini Selahaddin-i Eyyubi'ye ait hissetmesi, onun torunları olması ayrı bir mesuliyet ve izzet sebebidir. Diğer taraftan kuşkusuz ki Selahaddin-i Eyyubi tüm meslek gruplarını, toplumun tüm katmanlarını Mescid-i Aksa'yı kurtarmayı merkeze alarak örgütleyebilmiştir. Öte yandan Selahaddin-i Eyyubi tüm ümmeti Mescid-i Aksa hedefi etrafında birleştirebilmiştir. Ümmetin fertleri de Selahaddin-i Eyyubi'nin misyonunu görerek tüm Müslümanlara hitap edebilen, yanlışlarında onları terk etmeyip doğrusunda destekleyebilen hareketlerin bu hususta oynayacak rolleri var. Selahaddin-i Eyyubi'nin çalışmalarının farklı versiyonlarını bu zamanda yaşıyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)