Mustafa Karakaş/Doğruhaber
Türkiye’de Batı hayranlarının muasırlaşma(!) çabası ile Batı emperyalizminin küreselleşme serüveni örtüşünce aile kurumumuz korkunç yaralar aldı.
Sekülerizmin şekillendirdiği televizyonlar yeni bir insan tipi oluşturdu.
Bu insan tipi duygu nedir bilmeyen, kendini hayatın merkezine almış ve insana hürmeti olmayan bir yaratık gibi sokaklarda dolaşıyor.
Serkan Kıyak işte bu tür insanlardan birinin kurbanı bir genç
Yetiştirme yurdunda büyümüş Serkan.
Belki aile duygusunun ne olduğunu hiç tadamamış.
Annesiz babasız bir çocuk olarak büyümüş ve evlenmiş.
Evlendiği kişi tam bir sistem yetiştirmesi.
Serkan’ın iddiasına göre kendisini defalarca aldatmış ve en sonunda bir adama kaçmış
Serkan Kıyak dün intihar etti.
Çünkü kendisini aldatan kadın gelip çocuğunu da ondan alacağını söylüyor.
Serkan’ın tutunacak hiçbir dalı kalmıyor.
Zaten yetiştirme yurtlarında büyümüş.
Tutunduğu tek dal eşi ve çocuğu yani AİLESİ idi.
Eşi ise ne yazık ki bir harami, bir ahlaksız çıkmıştı.
Şimdi de yasalara güvenerek çocuğunu alacaktı.
Serkan kendini astı ve öldü
Eşini defalarca aldatan en sonunda da evli olduğu halde başka bir adama kaçan bir de kocasının intiharına neden olan kadın yasal olarak suçlanmayacak
Bir insan göz göre göre ahlaksızlığın adiliğin, pespayeliğin bir sonucu olarak canına kıydı.
Peki suçlu kim?
İntihar eden Serkan mı?
Ahlaksızlıkta sınır tanımayan karısı mı?
Zinayı hala suç kapsamına almayan siyasetçiler mi?
Yoksa filmi ile dizisi ile sokaktaki yaşam tarzı ile her tarafa ahlaksızlık pompalayan sistem mi?