İngiltere'nin başkenti Londra'daki Uygur Halk Mahkemesi, Çin Komünist Partisinin kasten Uygur Türkleri ve yaşam biçiminin kısmen yok edilmesini amaçladığına karar verdi.
Mahkeme heyetine başkanlık eden Geoffrey Nice, devlet eliyle toplu gözaltı, aileleri ayırma, kısırlaştırma, cinsel şiddet, zorla çalıştırma ve kültürel miras alanlarının yok edilmesi stratejilerinin uygulandığını belirtti.

Mahkemenin Çin Komünist Partisinin Uygur Türklerinin doğum oranlarını düşürmeye yönelik kasıtlı ve sistematik politika yürüttüğünü kaydeden Nice, Çin'in soykırımın yanı sıra tecavüz, işkence ve zorla kısırlaştırma uygulamalarıyla insanlığa karşı suçlardan da suçlu olduğuna karar verildiğini açıkladı.

Yasal olarak bağlayıcılığı bulunmayan mahkeme, uluslararası mahkemeler yoluyla Çin'den hesap sorulamaması nedeniyle oluşturulmuştu.
Haziran ve eylül aylarında görülen duruşmalarda tanıklar ve uzmanlar dinlenmiş, yüzlerce sayfadan oluşan deliller toplanmıştı. Çin ise mahkemeye temsilci göndermeyi reddetmişti.
Eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç'in yargılanmasına öncülük eden insan hakları avukatı Geoffrey Nice'ın başkanlık yaptığı mahkemede dinlenen bazı şahitler, kamplarda tutuldukları dönemde toplu tecavüze uğradıklarını, zorla kısırlaştırıldıklarını ve işkence gördüklerini anlatmıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, İngiltere, Belçika, Kanada ve Hollanda parlamentoları, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını "soykırım" olarak tanımıştı.
Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyunca eleştiriliyor.

Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise "yeniden eğitim kampları" diye tanımladığı yerlerde, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.

Pekin yönetimi, Doğu Türkistan (Sincan) Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.

Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.