Manipülasyona son derece açık anketlerden moral ve güç alan muhalefet, ne de olsa seçimin galibi biziz havasıyla hareket etmektedir. Öte yandan, oy oranı pamuk ipliğine bağlı Millet ittifakının, her an çatırdayıp dağılabileceği de bir gerçek. Zira İyi parti gibi milliyetçi söylemlerle hareket eden bir oluşumun, HDP ile aynı çatı altında görülmek istememesi, sık sık gerginliklere sebebiyet vermekte, muhalefet bu badireyi atlatmak için yoğun çaba sarf etmektedir.

Peki, muhalefet cephesinde durum buyken, İktidar cephesinde neler oluyor.

Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla, MHP Cumhur ittifakına dört elle sarılmış durumda. Kendini iktidarın seçilmiş ortağı olarak görmesi bir yana,  AK Parti kadrolarınca yapılan tüm icraatlara da çekinmeden imzasını atmaktadır. Ve bunu; “Beka sorunu” olarak ifade edilen olguya inancının bir göstergesi olarak açıklamaktadır.

AK Parti cephesinde ise bu aralar gündem biraz daha farklı. Çoğunluğu taraflı anketlerden oluşsa da, birleşen muhalefet karşısında oy oranlarının tartışılır pozisyona gelmesi, AK Parti kadroları tarafından kaygıyla izlenmekte, bu gidişe dur denilmesi noktasında arayışlar içerisine girilmektedir.

İktidarın bunu yapması tabi ki doğaldır. Zira oy oranları, Türkiye gibi geçiş dönemi yaşayan ülkelerde sadece bir iktidar sorunu değil, aynı zamanda kazanımların akıbetini belirleyecek dönüm noktalarıdır.

Bu bağlamda, AK Parti kendi iç tüzüğüne yerleştirdiği üç dönem kurulanı, bu seçim döneminde de esnetmeyi tartışmaya başlamıştır. Zira eski kadroların nüfuz ve etkinliğinin, oy oranlarında belirleyici olacağı düşünülmektedir. Bunu inkâr etmemekle birlikte, şu soruları sormadan da edemeyeceğiz:

Tüm sorular cevaplanmadan, pürüzler giderilmeden atılacak adımların, çok ağır sonuçları olacağını defalarca tecrübe etmiş AK Partinin siyasi kadroları, bu sorulara da cevaplar üretebildi mi? Eğer cevap hayırsa, bir kez daha düşünmekte fayda var demekten kendimizi alamayacağız.

Lakin pireden kurtulayım derken yorganı yakmanın da ek külfetleri olacağı unutulmamalıdır.