DOĞRUHABER / Davut Işık / Analiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz ekonomisine karşı olduğunu kesin ve net bir dille ifade etmesi, üretim ekonomisine güçlü vurgu yapması ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faizi indirme kararı ile başlayan kur depreminin sarsıntıları piyasaları alt üst etmeye devam ediyor.
Peki, bu iki gelişme yanlış şeyler mi? Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faize karşı duruşu ve Merkez Bankası’nın faizleri düşürme politikası yanlış mı? Hayır. Şunu net ifade etmek gerekir ki bu iki karar da doğru kararlar.
Son günlerde kur üzerinden yaşananlar ve yaşatılanlar gerçek ekonomiden tamamen uzak siyasi hedefleri olan bir operasyon. Ve bu operasyonu yapanlar yıllardır alışmış oldukları faiz sömürüsünün devam etmesini istiyorlar. Bu sömürünün karşısında durma cüretinde bulunan iktidarı da bertaraf etmek istiyorlar.
Onlar Türkiye’yi adeta bir inek gibi faiz üzerinden onlarca yıldır sağan ve bu sağdıkları ile de semiren kesimler… Tüm olumsuz gelişmelere rağmen eğer bu doğru duruş bir bedel ödemeyi gerektiriyorsa bu bedel de ne kadar acı da olsa ödenmeli şüphesiz.
KÜRESEL TEMEL GIDA FİYATLARI SON 10 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE
Şurayı es geçmemek gerekiyor bugün Türkiye’ye kur üzerinden yapılan ve siyasi hedefleri olan ekonomik operasyon nedeniyle yaşanan zorluklar, yokluklar ve yoksunluklara benzer sıkıntılar sadece ülkemizde değil küresel anlamda tüm ülkelerde az veya çok yaşanıyor. Bakınız Birleşmiş Millertler'in Gıda Ajansı'nın verilerine göre Ekim ayı itibariyle dünya genelindeki temel gıda fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyesini gördü. Tabi ki bunun her ülkeye olduğu gibi ülkemize de yansımaları var.
EKMEK, ZAM CANAVARININ AĞZINDA
Fakat hemen her gün artık kuruş kuruş değil lira lira artan döviz fiyatları hammadde fiyatlarını rekor seviyelere taşıyor. En temel gıda olan ekmek fiyatları son günlerde aldı başını gitti. En son Gaziantep ve İzmir’de ekmeğe zam gelirken Ağrı’da fırıncılar istedikleri zam verilinceye kadar ekmek dağıtımını durduklarını açıkladılar.
Esnafın en büyük giderlerinden olan elektrik ve doğalgazın ardından ham maddeleri olan un fiyatlarının da yüzde 100 bulan oranlarda zamlanması fırıncıların ekmeğe zam yapmasına neden oluyor. Her ne kadar TMO, un tedariki ve stokları noktasında bir sıkıntı olmadığını açıklasa da una gelen zam esnafı da darboğaza sürüklüyor. Kur dalgalanması sonucu fırlayan fiyatlar hem esnafa hem de vatandaşa adeta nefes aldırmıyor.
AKARYAKITA ZAMLARI MİLLETİ CANINDAN BEZDİRDİ
Son günlerde hem dünya çapında petrol fiyatlarının artması hem de TL’nin dolar karşısında hızla değer kaybetmesi yüzünden akaryakıt fiyatlarına da zam üstüne zam yapılıyor. Öyle ki vatandaş akşam olunca akaryakıt istasyonlarının önünde kuyruğa giriyor ve olası zam haberi öncesi birkaç kuruş kurtarmaya çalışıyor.
İki gün önce akaryakıt ürünlerine gelen zam Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) tarafından duyuruldu. EPGİS duyurusunda "Akaryakıt Ürünlerinde Fiyat Artışı 25/11/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; Benzinde 1,02 Motorinde 1,06 TL/LT Pompa satış fiyatlarına yansıyacak şekilde artış olmuştur" denildi.
Duyuruda ayrıca "LPG Otogazda 65 KRŞ/LT Pompa satış fiyatlarına yansıyacak şekilde artış olmuştur" ifadeleri yer aldı. Fiyat artışının ardından benzinin litre satış fiyatı İstanbul’da ortalama 8,65 liradan 9,67 liraya, Ankara’da 8,72 liradan 9,74 liraya, İzmir’de ise 8,74 liradan 9,76 liraya, yükseldi. Motorinin litre satış fiyatı İstanbul’da ortalama 8,69 liradan 9,75 liraya, Ankara’da 8,77 liradan 9,83 liraya, İzmir’de ise 8,79 liradan 9,85 liraya yükseldi. Otogazın litre satış fiyatı ise İstanbul’da ortalama 7,56 liradan 8,26 liraya, Ankara’da 7,64 liradan 8,34 liraya, İzmir’de ise 7,66 liradan 8,36 liraya yükseldi. Yükselen akaryakıt fiyatları ise gıdadan perakendeye her alanda girdi maliyetlerini etkiliyor.
Sonuç olarak ise ekonomi yönetimi bu olumsuz ekonomik darbeyi sosyolojik ve siyasal yaralar açılmadan acilen bertaraf etmesi gerekiyor.