Doğruhaber / Kabil / Mehmet Sait Özcan
Gulbeddin Hikmetyar’ın yakın çevresinden Şer Ahmed Hanifi ile röportajımızın ikinci kısmını veriyoruz:
HİKMETYAR’IN BATILI GAZETECİYE CEVABI...
ABD’nin işgalinin başlayacağı dönemde Batılı bir medya kuruluşunun Hikmetyar ile röportaj yaptığını hatırlıyorum. Gazeteci, “Amerikalılar Afganistan’a geldiğinde onlara nasıl bir tavsiyede bulunursunuz?” diye sormuştu. O da, “Amerikalılara tavsiyem, Rusların acı tecrübesini tekrarlamamalarıdır. Afganlar hiçbir zaman ülkelerinde sarı saçlı, mavi gözlüleri istemediler. Rusları da istemedikleri gibi… Hiçbir zaman ülkelerinde yabancıların iktidarını istemezler. Bizim gözümüzde Ruslarla Amerikalılar aynıdır. Küfür birdir. Amerikan küfrü, Avrupa küfrü veya Rus küfrünün birbirinden farkı yoktur. Çünkü bu, Kur’an’ın sözüdür. ‘Ey iman edenler! Şayet inkârı imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi dahi dayanıp güvenilecek dostlar edinmeyin.’ (Tevbe 23) Eğer Amerikalılar Afganistan’ı işgal ederse, Ruslara karşı cihat ettiğimiz gibi onlara karşı da cihat ederiz.”
Dolayısıyla işgalin ardından Amerika’ya karşı ilk cihat ilan eden kişi, Hikmetyar’dır. İşgalin ardından Taliban dağıldı ve uzun bir süre toparlanamadı. Hikmetyar’dan tam 14 ay sonra Taliban, işgalcilere karşı cihat ilan etti.
Taliban’ın hükümet tecrübesi azdı. Başa geçtiklerinde bir sistemin nasıl kurulacağını bilmiyorlardı. O yüzden yönetimde ciddi sıkıntılar çıktı. Birçok yanlışa imza attılar. Mesela ben Kabil’e gidip geldiğimde bir radyomuzu ve televizyonumuzu kapattılar. Halbuki eğer televizyon kapanmasaydı, herkesin evinde öğretmen görevi gören bir kanal olacaktı. Mesela bugün ben, mesajımı sizin vesilenizle dünyaya ulaştırıyorum. Siz olmasanız kime konuşacağım?
Bir dönem Mücahitlerin adını kötüye çıkaranlar, Taliban’ın medyaya sahip olmasını istemediler. Taliban’ın önemsiz detaylara takılmasını sağladılar ve medyayı Taliban’ın eliyle kapattırdılar. Taliban o dönemde “televizyon haramdır, radyo haramdır, medya haramdır, falan haramdır” diyerek her şeye el koydu. Bu yaptıklarının sonucunda, görevde oldukları 6 yılda halka yönelik bir İslami eğitim veremediler.
AMERİKA, 52 ÜLKEYLE BİRLİKTE ÜLKEMİZİ İŞGALE GELMİŞTİ
Sonunda Amerikalılar geldiler ve maalesef 20 yıl burada kaldılar. Afganistan savaşı, ABD tarihinin en uzun süreli savaşıdır. Vietnam’a saldırdılar, Japonya’ya saldırdılar, ancak hiçbir yerde bu kadar fazla savaşmadılar. Amerikalılar, 20 yıllık savaşta trilyonlarca dolar harcadıklarını itiraf ediyorlar. Yenildiler. Çünkü mücahitlerimiz, Ruslar ve onların piyonları olan komünistlerle 14 yıl savaştılar. Savaş tecrübeleri vardı. Ruslara karşı cihat başladığında halkımız silahın nasıl tutulacağını bile bilmiyordu. Ancak 14 yıllık Rus işgalinde hepsi askeri eğitim aldı. Stinger füzesi kullandılar, farklı silahları denediler. Ancak Amerika işgali 20 yıl sürdü. Çünkü küfrün soğuk savaşı nedeniyle halkımızda, küffara karşı direnecek bir motivasyon kalmamıştı. Kimsede direnecek güç yoktu. Kimse Amerikalılara karşı duracak gücü kendinde görmüyordu. Amerika, NATO ve 52 ülkeyle birlikte gelmiş ve yüzbinlerce asker getirmişti. Diğer yandan çok güçlü bir Amerikan propagandası vardı. Bazı Amerikan uçaklarının kilometrelerce yüksekten her hedefi vurabileceği söyleniyordu. Ancak yalan olduğu anlaşıldı. Biz bu propagandaların yalan olduğunu gördük. Daha iki ay önce Amerikan uçakları, DEAŞ’ı vurduğunu söyledi. Ancak bir aileden 12 kişiyi katlettikleri ve hiçbirinin de DEAŞ’la bir ilgisi olmadığı ortaya çıktı. Taliban veya DEAŞ bahanesiyle camileri vurdular, halkı katlettiler. Okulları vurdular, düğün törenlerini vurdular, ama ölen hep siviller oldu. Başından sonuna kadar propagandaydı. Amerika’nın kendine dizdiği övgülerin hepsi yalandı. Amerikalılar, “bizde üstün teknoloji var, Sovyetlerden çok daha gelişmiş silahlarımız var, NATO ve 52 ülke yanımızda, bu savaşı kesinlikle kazanacağız” söylemleriyle geldiler.
AFGAN HALKININ ABD’YE KARŞI DİRENİŞ GÖSTERMEMESİNİN SEBEPLERİ...
Halkımızdaki direniş motivasyonunun olmamasının bir diğer nedeni de Sovyetlere karşı alınan zafer sonrası yaşanan kargaşaydı. Afganlar, Sovyetleri yendi ancak geriye kalan sadece iç çatışma ve ülkenin yıkımı oldu. Ruslar bir yönden savaşı kazandılar. Her ne kadar savaş meydanında hezimete uğrasalar da onlar gittikten sonra halk, “Ruslar iyiydi, en azından onların döneminde ülkede yıkım yoktu” diyordu. Tabi bunu bütün Müslümanlar söylemiyordu. Nefsi zayıf olan, İslam’la ilgili tek bildikleri namaz kılmak veya zekat vermek olan ve İslami düşünceden bihaber olan Müslümanlar böyle diyordu. İslam zihinlerine işlememişti.
Halkın direnmemesinin bir sebebi de son yıllarda ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşanmasıydı. Ruslara karşı olan cihatta Amerika, düşman olması hasebiyle mücahitlere hem silah hem de maddi yardımda bulundu. Ancak Amerika’yla olan savaşta Ruslar veya hiçbir ülke mücahitlere yardım etmedi. Cihat edenler hiçbir destek almıyordu. Ayrıca her ne kadar Taliban iyi bir savaş düzenine sahip olsa da ellerinde silah yoktu. Allah yardım etti. Nitekim Allah, “Her kim ki bizim yolumuzda cihat ederse biz onu yolumuzda hidayete erdiririz.” Diye buyuruyor. Yani cihat yolunu ona kolaylaştırıyor. O hedefe yönlendiriyor. O yüzden az sayıda mücahit her kesimden ve her milletten sorumluluk aldılar ve ayağa kalktılar. Hatta ceplerinden verdikleri zamanlar oldu. Hiç kimseden para almadılar. Sadece silahlı mücadele değil, kültürel mücadelede de fedakarlıklar yaptılar. Mesela mücahitlerden bir CD kopyalıyor ve onu dağıtıyorlardı.
Amerikan işgalinin başında biz de bir grup oluşturmuştuk. Grubumuzun başında da Taliban’dan Mevlevi Selahaddin adında biri vardı. Grup olarak Amerika’ya karşı direniş kararı aldık. Çok zorlu süreçlerden geçtik ancak 20 yılın sonunda elhamdülillah Amerikalılar yenildiler.
DAHA ÖNCE MÜCAHİTLER ARASINDA ÇATIŞMA OLUŞTURAN GÜÇLER ŞİMDİ DE TALİBAN’I BÖLMEYE ÇALIŞIYOR
İslam Emirliği’nin kurulmasıyla Afganistan’daki Müslümanlar da bir birliktelik kurmaya çalışıyorlar. Bir İslam alimi ve akademisyen olarak bu noktada alimlerin ve İslami cemaatlerin üzerine düşen görevler nedir?
Ruslarla olan savaşta Amerika, Mücahitlere silah ve maddi destek verdi ancak akide olarak bir yardımda bulunmadı. Onların amacı, dünyadaki rakipleri olan Rusları mağlup etmekti. Bu yüzden Mücahitlerin yanında durdular. Ancak Afganistan’da İslami bir hükümetin oluşmasına sıcak bakmıyorlardı. Aynı şey şimdi de geçerlidir. Amerika burada yenildi ve Ruslar bu yenilgiden dolayı mutlular. Taliban, 20 yıl boyunca direndi ve ellerinde hiçbir silah olmadan Amerika’yı yenilgiye uğrattı. Ancak dediğim gibi, ne Ruslar, ne Avrupa, ne Yahudiler, ne Hristiyanlar, ne Hindistan, Pakistan veya İran, burada bir İslam devleti kurulmasından memnun değiller. Bunlar, daha önce Mücahitler arasında çatışma oluşturdukları gibi şimdi de Taliban’ı bölmeye çalışıyorlar. Yine Taliban’ı önceki dönemde olduğu gibi küçük şeylerle meşgul etmeyi planlıyorlar. Böylece kapsamlı bir hükümet oluşmasın ve dünya, Afganistan hükümetini resmi olarak tanımasın.
Öte yandan ülkedeki en büyük sorun, ekonomik krizdir. Halkımızın öncelikle bu ekonomik krizi kabullenmesi gerekiyor. Bu krizin kabullenilmemesinin sebebi, halkın alt kesimlerinin İslam’ı iyi bilmemesinden kaynaklanıyor. Çünkü birçoğu, Resulullah’ın (s.a.v) siyerinden habersizler. Peygamber Efendimiz (s.a.v), Mekke’de Kureyş tarafından 3 yıl boyunca ekonomik kuşatma altında kaldı. Neden böyle bir ambargoya maruz kaldılar? Çünkü “La ilahe illallah” diyorlardı. “La ilahe illallah”ı gerçek anlamda uygulamak istiyorlardı. Bugün de insanımız birkaç ay veya birkaç yıl, bu sıkıntılara din uğruna göğüs germelidir. Bunu da, teknolojisi arşa kadar çıkan bir süper güce karşı kazandıkları zaferin sonucu olarak görsünler ve sabretsinler.
EŞREF GANİ KAÇMADAN 21 GÜN ÖNCE BÜTÜN BANKALARDAKİ PARALAR ÇEKİLDİ
Önceki hükümetin yolsuzlukları ayan beyan ortadaydı. O hükümet kaybedeceğini anlamıştı. O yüzden Taliban ülkeyi ele geçirmeden hemen önce bütün bankaları boşalttılar. Eşref Gani kaçmadan 21 gün önce bütün bankalardaki paralar çekildi. Bu paraları Taliban almadı, millet de almadı, Gani aldı, ahlaksız hükümeti aldı. Bugün meydana gelen ekonomik sorunların sebebi, eski hükümetin yaptığı bu hırsızlıklardır. Ama ne oldu? Hepsi Taliban’ın boynuna kaldı. Şimdi de “Ekonomik sorunları Taliban getirdi” diyorlar. “Yiyecek ekmeğiniz bile yok” diyorlar. Olmasın. Biraz daha dayanırız.
AHMED MESUD, BATILI ÜLKELERİN GÖZÜNE GİRMEYE ÇALIŞIYOR
Bu gibi sorunları büyüterek gerçek anlamda bir İslam devletinin kurulmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Farklı fikirler oluşturmaya çalışıyorlar. Geçtiğimiz günlerde bir haber duydum ve çok teessüf ettim. Ahmed Mesud’a bağlı bir grup Fransa’nın başkenti Paris’te bir araya gelmiş ve Afganistan’da DEAŞ’ı desteklediklerini söylemişler. “Biz DEAŞ gibi aşırı Müslümanlarız. Bu yüzden onları destekliyoruz” demişler. Halbuki aynı grup daha düne kadar İslam’la savaşıyordu. Bu kararı, DEAŞ’ın yolunu benimsedikleri için almadılar. DEAŞ, onları kafir olarak görüyor. Amaçları, Afganistan’da kendilerine bir taban bulmak ve Batılı ülkelerin gözüne girmektir. Böylece bir İslam devletinin kurulmasını engellemeye çalışıyorlar.
DÜŞMAN, BİR İSLAM DEVLETİNİN KURULMASINI ENGELLEMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR
Son olarak Kabil’de patlayan bombaları soralım. Anlaşılan İslam Emirliği’nin kurulmasıyla Afganistan’ı rahat bırakmayacaklar. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Daha önce de belirttiğim gibi; düşman, bir İslam devletinin kurulmasını engellemek için elinden geleni yapıyor. Halkımız, Afganistan’da güvenliğin sağlanmasından dolayı oldukça mutlu. Bu güvenliği getiren de Taliban’dır. Her ne kadar Taliban’ın gelmesiyle birlikte halkın sofrası küçülse de azımsanmayacak derecede önemli olan bir güvenlik sorunu vardı ve o sorun, Taliban’ın gelmesiyle son buldu. Artık kimsenin evine hırsız girmiyor. Hiç kimse birkaç kuruş için öldürülmüyor. Bunlar halk için ciddi sıkıntı teşkil ediyordu. Şimdi düşman, bu güvenlik ortamını yok etmeye ve böylece İslam devletinin kurulmasını engellemeye çalışıyor.
HÜKÜMETTE BULUNAN TALİBAN LİDERLERİNE BİR KARDEŞLERİ OLARAK ÖNERİM ŞUDUR
Son olarak, örnek teşkil etmesi amacıyla Amerikan işgaline karşı cihattan birkaç hatıra anlatmak istiyorum. Mücahitler, 20 yıllık savaşın ardından zafer kazandılar. Bu zaferin, öylesine kazanılmadığına dikkat çekmek istiyorum. Hükümette bulunan Taliban liderlerine bir kardeşleri olarak önerim şudur: Allah’ı şahit olarak görsünler. İnsanların 20 yıllık imtihanının sonunda gelen başarı, heder olmasın. Bizim hareketimizden ve haftada en az iki defa görüştüğüm 15’ten fazla kişi şehit oldu. Onların tek amacı, İla-yı Kelimetullah ve İslami bir düzenin kurulmasıydı. Bütün masrafları kendilerine aitti. Kimseden bir kuruş para almıyorlardı. Bir yerden maaş da almıyorlardı. Sonunda canlarını Allah’ın dinine adadılar. Bazıları askeri bazıları da kültürel çalışmaların içindeydi. Her biri görevini sonuna kadar yapıp gitti. Mevcut hükümet büyüklerine önerim, onların kanlarının heba olmamasıdır. Dünyanın her yerinden İslami hareketler, mevcut hükümetimizi dikkatle izliyorlar. Hükümetimiz onlara da “Siz de eğer yıllarca direnirseniz sonuç yine hüsran olacak” mesajı vermemeye dikkat etsin. Buna çok dikkat etsinler.
Dediğim gibi, Mücahitlerin Ruslara karşı kazandığı savaşın ardından yaşadığı acı tecrübeyi, Taliban tekrar yaşamasın. Ruslara karşı çok sayıda şehit veren bazı gruplar, savaştan sonra o şehitlerin ailelerinin kapısını dahi çalmadılar. Bu grupların liderleri, sadece kendileri ve aileleri için servet biriktirdiler.
Bir kalem alırız, kullandıktan sonra bir kenara atarız, değil mi? Birçok hareket lideri, halkın yoksul kesimini aynen bir kalem gibi kullanıp attı. Kendileri için iş gördüğü kadar kullandılar, artık kullanılamayacak duruma gelince de bir köşeye attılar. “Yarın bu insanlardan tekrar faydalanırız. Bu insanlar bizimle aynı inancı, aynı davayı taşıyor, bizim için kan döktüler. Kazandığımız her şey onların kanının bereketiyledir.” diye düşünmediler. Halkımız savaşmasaydı bugünkü liderler, bulundukları yerlerde olurlar mıydı? Lideri lider yapan, millettir. Taliban hareketini oluşturan da millettir. Bunlar da eğer bu halkı görmezden gelirse, Mücahitlerin liderlerinin başına gelen, bunların da başına gelir. O liderler, kendi halkını görmezden geldiler ve sadece kendileri için biriktirdiler. Hem Allah’a hem de halka karşı sorumlu oldular.
TALİBAN’A ÖNERİM, GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMASI VE DİĞER LİDERLERİN YAPTIĞI HATALARA DÜŞMEMESİ
Ben Kabil’de yıllarca kültürel alanda çalıştım. Hikmetyar’a ulaşmak isteyen herkes benimle temasa geçiyordu. Görüşme taleplerini üst üste toplasam, bir kilo gelir. Bu alanda birçok tecrübe edindim. Mesela, Kuran’a göre davete önce icabet edenler, önceliklidir. Bedir savaşına katılanlar, Uhud savaşına katılanlara göre önceliklidir. Uhud savaşına katılanlar, Huneyn savaşına katılanlara göre önceliklidir. Mücahitler bu konuya dikkat etmediler. Herkese aynı şekilde yaklaştılar. Sonuçta kendilerine dalkavukluk edenleri öne çıkardılar ve eski mücahitleri kendilerine küstürdüler. Ancak Taliban’a baktığımda, bu konuda çok hassas olduklarını görüyorum. Rabbani, Sayyaf, Hikmetyar ve diğerlerinin yaptığı hataları görmüşler. Örneğin, kendilerinden olmayanları dışlamadılar. Bazı küçük sorunları var. İnşallah onlar da çözülecektir.
Bugün biri beni aradı. Benimle birlikte cezaevine düşmüştü. 2-3 defa tutuklanmış. Sakalları beyazlamış. Vücudunun yarısı felç olmuş. 3 çocuğunu şehit vermiş. Kardeşi şehit olmuş, yeğeni şehit olmuş. Bunun gibi yüzlerce dostumuz var. Ben de 12 yaşımda Amerika’nın işgaline kadar 4 defa tutuklandım. Şu anda bulunduğum hareketi de fikrini benimsediğim için destekliyorum. Bu yolda hakarete uğrasam da geri durmayacağım. Çünkü bu düşünce beni Allah’a ulaştırıyor.
Taliban’a önerim, geçmişten ders çıkarmasıdır. Diğer liderlerin yaptığı hatalara düşmesin ve düzgün bir İslam devleti kursun.