İbrahim Sevgili- Ankara

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikalar Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Servet Bayındır, gazetemize faizsiz ekonomi sistemi ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Bayındır, “Şu an yaşadığımız ekonomik krizin başlıca nedeni pandemi. Pandemi ortaya çıkınca bütün insanlık bir şok ile karşılaştı. Öncelikle bir karantina uygulaması başladı. Bu uygulama hayatın bütün yönlerini etkilemek ile birlikte öncelikle ekonomik alanı etkiledi. Fabrikalar çalışmalarını durdurdu. Lojistik sistemi çöktü. Bununla birlikte üretim durdu. İnsanların hareket alanı daralınca çok spesifik alanlar dışında tüketim de durma noktasına geldi. Ekonomik krizin birinci nedeni bu.

İkinci olarak pandemi sürecinde bütün ülkeler yüksek miktarda para basarak piyasaya sürüdüler. Örneğin Amerika’nın piyasadaki parası bir buçuk trilyon dolar iken şu anda sekiz trilyona yaklaştı. Avrupa’da da aynı durum yaşandı. Hemen hemen bütün ülkelerde aynı durum yaşandı.

Dikkat edersek dünyada şu an iki türlü kriz var. Birincisi enflasyon krizi ikincisi ise mal tedariki krizi. Yani bazı ülkelerde reyonlar boşaldı. Bütün bunlar rutin akışın bozulmasından dolayı yaşandı. Bizdeki yaşadığımız ekonomik sorunun kaynağı da diğer ülkelerde yaşanan bu enflasyon krizi. Örneğin pandeminin başında bir kalem Amerika’da bir buçuk dolar idiyse şu an sekiz dolar. Evet bu Amerika açısından bir enflasyon ama bunun bize yansıması çarpan etkisiyle birlikte çok daha yüksek oluyor. Dolayısıyla aslında bizde bir ekonomik kriz yok enflasyon problemi ve bu enflasyonun getirdiği fiyat pahalılığı sorunu var.

Fakat bütün dünyada aynı sorun var. Örneğin pandemi sürecinin sona ermesiyle enerjiye çok büyük bir talep oldu. Talep çok olunca fiyatlar çok fazla yükseldi. Lojistik alanında da aynı şekilde talep oldu. Tabi tüm bunlar maliyetlere yansıdı. Bu da maliyet enflasyonunun ortaya çıkmasına neden oldu. Öteki taraftan cari açığın olması ve kurdaki hareketlilik olumsuz bir etki oluşturdu. Yine pandemiden çıkmanın heyecanıyla talepte çok yüksek bir artış gerçekleşti. Tüm bunlar fiyatların yükselmesine neden oldu. Allah’a hamd olsun tüm bunlara rağmen Türkiye’de ekonominin çarkları durmadı ama biz de bu durumdan etkilendik.” İfadelerini kullandı.

“ASIL PROBLEM FAİZDİR”

“Enflasyon sebep faiz sonuç tezi her yönüyle ispatlanmış ve kabul edilmiş bir teori değildir.” diye konuşan Bayındır, “Bu görüşün geçmişi de o kadar eski değildir. 1994 yılında Taylor isimli bir kişinin ortaya attığı bir görüş. Kısacası  bu görüş şunu söylüyor: Enflasyon lokomotiftir faiz vagondur dolayısıyla sizin faizi idare edebilmeniz için enflasyonu idare etmeniz gerekir. Burada da kendine göre birtakım formüller ortaya koyuyor. Ancak bu görüş 2008 krizinde iflas etti. Bugün cumhurbaşkanı yanlış düşünüyor diyenler çok iyi biliyorlar ki kendi savundukları tez iflas etmiştir.

Bir de cumhurbaşkanının ifade ettiği faiz sebep enflasyon sonuç teorisine bakalım.

Bir kere şunu söyleyelim asıl problem faizdir. Faiz zemini adeta kaygan hale getirmekte siz bunun üzerine bir şey inşa edemiyorsunuz. Bugün faizin düşürülmesinden dolayı enflasyon çıktı diyorlar. Peki 2000’li yıllarda enflayon ve faiz kaçtı? Bu görüş sahipleri o tarihlerde ekonomi yönetiminin başındaydılar ve o zamanda kendi tezlerini uyguluyorlardı. Demek ki o düşünceleri çözüm olmamıştı. Türkiye büyük bir krizle karşılaşmıştı. Dolayısıyla enflasyon sebep faiz sonuç yaklaşımı tamamen bir ezberden ibaret. Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği tez sadece ona ait değil bunun 1929’dan beri akademide yeri var. Bu doğru bir tezdir” dedi.

DÜNYADAKİ YÜRÜYEN EKONOMİK SİSTEM GERÇEKTE FAİZSİZDİR

Ekonominin temelinin faizsiz olduğuna dikkat çeken Bayındır, “Bugün tüm dünyada insanların ihtiyaçları reel ekonomi sistemi üzerinden karşılanıyor. Faiz sadece bu reel ekonomik faaliyetlerin, mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı gibi süreçlerde kullanılan para akışı için gündeme gelen yöntemlerden sadece bir tanesi. Bunun dışında yüzlerce faizsiz para akışı yöntemi var ve bu yöntemler dünyanın birçok yerinde uygulanmaktadır.

Örneğin, Amerika’da bugün insanların tasarruflarının yüzde 70’e yakını ortaklık temelli sermaye piyasalarına yatırılmış durumdadır. Diğer bir kısmı girişim sermayesi yatırım fonlarındadır. Toplam tasarrufların yüzde 7’si faizli sistem içerisindedir. Fakat bizde yüzde 93’ü faizli sistem içerisindedir. Kalan yüzde 7’si ortaklı esaslı piyasadadır. Amerika bu yüzden krizlere karşı çok kolay tepki verebiliyor. Dolayısıyla aslında dünyadaki ekonomik hayatın üzerine kurulduğu sistem gerçekte faizsizdir. Faiz arızidir.

Faiz nerede gündeme geliyor? Birincisi devletler parayı piyasaya sürerken. Yani devletler merkez bankaları üzerinden parayı bankalar aracılığı ile piyasaya sürerken faiz yöntemini kullanıyorlar. Halbuki bunu faizsiz yöntemle de yapabilirler. Yine diyelim ki piyasada fazla para var bu paralar piyasadan çekilirken faizli yöntemlerle çekiliyor. Maalesef bütün dünyadaki merkez bankaları bu şekilde çalışıyor. Faizin gündeme geldiği birinci nokta burası.” dedi.

“YAPMAMIZ GEREKEN KURUMLARIN FAİZE MECBURİYETİNİ ORTADAN KALDIRIP FAİZSİZ YÖNTEMLERİ HAYATA GEÇİRMEKTİR.”

Bayındır, “İkincisi de vatandaşların veya şirketlerin tasarruflarının toplanıp fon transferi yapılırken faizli yönteme başvuruluyor. Oysa faizli yöntem bir köprü ise bunun dışında onlarca köprü var. Peki sorun ne? Birincisi biz akademik olarak bunun mevzuata yansıması veya kurumsallaşması için köprüler inşa etmemişiz. Tek bir köprü inşa edilmiş o da faizli sistem. Yani şu anda faizsiz bile olsa fonlar bu köprüden geçmek zorunda.

Şimdi diyelim şu an evet bankalar var ama bir de girişim sermayesi şirketleri var. Dünyada bankalardan çok girişim sermayesi fonları, yatırım fonları, gayrimenkul fonları ve sigorta fonları var.  Buralarda çok büyük paralar var ama bizim aklımıza sadece bankalar geliyor. Bankalar aslında bunların sadece acenteliğini yapıyor. Bizim yapmamız gereken tüm dünyada aslında uygulanan faizsiz sistemi ülkemizde biraz daha ön plana çıkartıp kurumların faize mecburiyetini ortadan kaldırıp faizsiz yöntemleri hayata geçirmektir.” dedi.

“ARANIZDA VARLIK TRANSFERİNİ BATIL YOLLAR İLE YAPMAYIN”

“Faizsiz ekonomik sistemin Türkiye’de uygulanması son derece mümkün” ifadelerini kullanan Bayındır şöyle konuştu;

“Aslında kısmen uygulanıyor. Örneğin, kamu piyasadan bir takım ihtiyaçları için fon talep ediyor. Faiz aslında asıl burada karşımıza çıkıyor. Mesela rahmetli Özal birinci köprünün on yıllık gelirlerini sattı ve ikinci köprüyü yaptı. Yani kamunun kendi kaynağı ile yeni yatırımı finanse etti. Bunun benzerini biz bugün çok rahatlıkla yapabiliriz. 2021 yılının Şubat ayında çıkan yasa ile proje finansmanı yöntemi ile kamu altyapı yatırımları veya başka birtakım yatırımların finanse edilmesi mümkün hale getirildi.

Bir diğeri varlık fonu kanunu var. Bu kanuna göre varlık fonundaki şirketlerin varlıklarının belli bir oranını hisse senedi haline getirerek ve bu şirketleri piyasaya arz ederek oradan gelecek gelirlerle biz faizcilere olan mahkumiyetimizi bitirmiş oluruz. Çünkü faizciler bizim ne kadar paraya ihtiyacımız olduğunu biliyor ve bize ona göre faiz uyguluyorlar.

Yani Amerika’da doların faizi yüzde 0,25 buna, razı oluyorlar ama bizde ki yüzde 17’e razı olmuyorlar!

Faizsiz sistem için bir diğer yöntem yurt dışından ülkemize gelen sermayenin bankalardaki faizli mevduat yöntemi ile değil de mal ve hizmet alım ve satımına yönlendirmemiz lazım. Biz yurt dışından para getirecek olanlara para kazanacakları faizsiz seçenekler sunmalıyız. Örneğin gel borsaya yatır ve menkul kıymet al demeliyiz. Yani biz Allah-u Teala’nın Nisa Suresi 29’da buyurduğu gibi “Aranızda varlık transferini batıl yollar ile yapmayın, karşılıklı rızaya dayalı ticaret ile yapın” emrinden hareketle ticari karakterli yöntemleri geliştirmeli ve kullanmalıyız. Biz sistemimizi bu şekilde kurduğumuzda ki tekrar ediyorum kurabiliriz insanlara hiçbir faydası olmayan faiz parazitinden kurtulabiliriz. Tabi bu noktada irade ortaya konması gerekmektedir. Ben sayın cumhurbaşkanımızın açıklamasında bu iradeyi görüyorum. Fakat aynı irade bu işle ilgilenen bürokrasi ve akademide de olmalı.”

“HER ALANDA ÜRETİM YAPARKEN AYNI ANDA FAİZDEN DE UZAK DURMALIYIZ”

Bayındır son olarak şöyle konuştu; “Allah-u Teala faizi yasaklamıştır doğru. Ancak biz sadece faiz yasağına uyarak başka şeyler yapmadan başarıya ulaşamayız. Biz öncelikle her alanda katma değerli üretim yapmalıyız. Bunu yapmadan faizi ortadan kaldıramayız. Yani biz her alanda üretim yaparken aynı anda da faizden de uzak durmalıyız.

Önce çalışalım, üretelim sonra faizden kurutuluruz olmaz. Çünkü faiz bir virüs gibidir. Sizin sadece bünyenizi sağlam tutmanız yetmez bu virüsten de korunmanız gerekir. Çünkü bu öyle bir virüstür ki bünyeye girdi mi bünye ne kadar sağlam olursa olsun çok ciddi zararlar verir.

Allah-u Teala buyuruyor ki “faiz mahveder”. Dolayısıyla faizli yöntemlerden uzak durmadan kurtuluş mümkün değildir.

Şu soru akla gelebilir. Şu an dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde faizli sistem var. Tamam, ama bu ülkelere baktığınız vakit 1850’den beri her on yılda bir özel ve genel finansal krizler yaşanmaktadır. Yapılan bütün bilimsel çalışmalar bu krizlerin ana sebebinin faiz ve spekülasyon olduğunu ortaya koyuyor.

Dolayısıyla bizim bu faizden kurtulmamız lazım. Allah’ın izni ile kurtuluruz. Bu bir ütopya değildir.”