Duhok’ta Kürdistan Amerikan Üniversitesi tarafından düzenlenen “Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu”nda konuşan Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, “Bölgede barış ve güvenlik konusu hepimizi bu forumda bir araya getirdi” dedi.
Konuşmasının başında Duhok Kürdistan Amerikan Üniversitesi’ne teşekkür eden Barzani, forumda tartışılan konuların Erbil ve Bağdat’ta tartışılmasını ümit ettiğini söyledi.
Bugünün, yani 16 Kasım'ın "Uluslararası Hoşgörü Günü" olduğunu hatırlatan Barzani, “Umarım bu vesile ile hep birlikte ortak çalışarak bölgede ve tüm dünyada hoşgörü kültürü, birlikte yaşam, bir birini kabul etme kültürünü daha da derinleştirir, bu sayede tüm insanlık barış ve huzura kavuşur” ifadelerini kullandı.
Irak ve özellikle de Ortadoğu’nun hassas bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Neçirvan Barzani, barış ve huzurun hakim kılınmasının bölgede yaşayan tüm halk ve ülkelerin görevi olduğunu vurguladı.
Neçirvan Barzani, şöyle devam etti:
“Nasıl barışı tesis etmeli ve nasıl kazanan olmalıyız? Kısaca tanımlarsak eğer, barış, savaş ve ölümlerin olmamasıdır. Terör ve şiddetin olmayışıdır. Yani huzur ve birlikte yaşamın sağlanmasıdır. Fakat güvenlik daha geniş bir tanıma sahiptir. Güvenlik hayatın tüm yönlerini kapsıyor. Ekonomik güvenlik, toplumsal güvenlik, gıda, su, enerji güvenliği ve yaşam güvenliği gibi konular da ülkeler arasında karşılıklı anlayış ve işbirliği konuları olabilir. Örneğin su ve enerji konuları Irak, İran, Türkiye ve Suriye ve İran arasında ortak bir konudur. Burada bahsetmek istediğim genel anlamıyla güvenlik konusudur. Savaş olmasa dahi bazı konular insanları endişeye sürükleyebilir. Savaştan kurtulan her ülke üç aşamadan geçiyor; birincisi savaşın sonlandırılması ve barışın korunmasıdır. İkincisi tarafların bir birine karşı iyi niyetlerini gösterdiği güven inşasıdır. Üçüncüsü savaş nedenlerinin ortadan kaldırılması ve savaş dönemine geri dönmemektir.”
“Barışın tesis edilmesi ile hep birlikte kazanan oluyoruz”
Irak şu an savaş sonrası barışın tesis edilmesi aşamasında bulunduğunu anlatan Neçirvan Barzani, ilk olarak barışın korunması için çalışılması ve istikrarsızlığın nedenlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.
Barzani, Irak’ta DAEŞ halifeliğinin fiilen ortadan kalktığını ancak tehdidinin devam ettiğini kaydeden Barzani, “Ancak güvenliğin sağlanması için hala omzumuzda büyük bir sorumluluk ve önümüzde uzun bir yol var. Özelikle de IŞİD’in ortaya çıkmasını sağlayan nedenlerin ortadan kaldırılması konusunda. Bu süreçte uluslararası dostların desteği ve yardımı ile IŞİD’e karşı askeri açıdan zafer kazandık. İçeride Peşmerge ve Irak güvenlik güçlerinin bölgedeki komşu ülkelerin ve uluslararası koalisyonun desteği ile zafer kazandık. Bu zafer bize bir mesaj veriyor; güvenliğin garanti altına alınması ortak çalışma ve işbirliğine ihtiyaç duyuyor, barışın tesis edilmesinde de hep birlikte kazanan oluyoruz” dedi.
Suriye’de başlangıçta yaşanan gösterilerin başlangıçta dikkate alınmadığını, ardından iç savaşa dönüştüğünü ve direk Irak’ı etkisi altına aldığını, böylece DAEŞ’in Irak’a da sızdığını belirten Barzani, Irak’ın batısındaki hizmet yoksunluğunun da bunda önemli bir etken olduğunu söyledi.
DAEŞ’in halk ile hükumet arasındaki mesafeyi ve halkın rahatsızlığını kullanarak Irak topraklarının büyük bir bölümünü işgal ettiğini ifade eden Barzani, bunun giderek bölgeyi ve tüm dünyayı da etkilediğine dikkat çekti.
Suriye’deki istikrarsızlığın Türkiye’yi direk etkilediğini anlatan Barzani, şöyle devam etti:
“Türkiye’de istikrarsızlık ve Çözüm Süreci’nin sona ermesi Kürdistan Bölgesi ve bölgenin güvenliğini etkiliyor. Ortadoğu’nun bir bir bütün olarak güvenliği ile ilgli Yemen, Lübnan, Suriye, Sudan, Cezyir, Tunus ve Libya’ya bakacak olursak açıkça karşımıza iki gerçek çıkıyor. Birincisi; tehditler dışarıdan gelmediler, dışarıdan kaynaklanmıyorlar. İkincisi; bu ülkenin güvenliğini tehdit eden başka bir ülke değil aksine o ülkelerin kendi içerisindeki bir bileşen veya toplulukla yaşadığı sorundan kaynaklanıyor.
Kürt sorunu bağlamında İran, Irak, Türkiye ve Suriye’ye de bakacak olursak aynı şekilde bu soun bu ülkelerin bir iç meselesidir. Bu ülkeler kendi sınırları içerisinde sorunun çözümüne önemle yaklaşmalıdır. Kürtler bu ülkelerde ayrıştırılmamalı, aksine yer verilmelidir. Kendi konumu ve ağırlığına göre ortaklığı ve katılımı sağlanmalı. Kararlar konusunda rolü olmalı. Kürt, Fars, Arap ve Türk milletleri, ömürleri bir yüz yılı bulan bu devletlerin kuruluşundan önce de vardılar. Birlikte ortak tarih, coğrafyaya sahipler. Elbette bu milletler komşu olarak da kalacaktır. Bu nedenle bir birini kabul etme dışında başka bir seçeneğimiz yok. Savaş, çatışma ve kuvvet dili ne kadar uzun konuşursa konuşsun, sonuçta yine diyalog ve müzakerelere başlanmak zorundadır. Birbirini yok etme çabası ne kadar şiddetli olur ve uzun sürerse sonuçta yine de bir birimizi okumalı ve şu gerçeği hatırlamalıyız; hiçbirimiz buradan gitmeye karar vermedik. Hiç birimiz eriyip gitmeyiz. Tek bir bölgede ortak bir devlet içerisinde ortaklık temelinde birlikte yaşam tek çözüm yolumuzdur.
Şimdi de bu bölgede devlet sahibi olan Fars, Türk ve Arap uluslarının kendi devlet sınırları çerçevesinde Kürt halkı ve diğer bileşenlerin haklarını tanıması kendi görevleridir. Kültürel, siyasi ve toplumsal haklar.”
“Şimdi halkın taleplerine yanıt verilmelidir”
Irak’taki duruma da değinen Neçirvan Barzani, 10 Ekim’de gerçekleştirilen erken genel seçimlerin göstericilerin talebi olduğuna vurgu yaptı.
Neçirvan Barzani, göstericilerin yaşam ve hizmet koşullarının iyileştirilmesi, yolsuzluğun önlenmesi, işsizlik sorununa çözüm bulunması ve reform gibi taleplerde bulunduğunu hatırlatarak, “Şimdi halkın bu taleplerine yanıt verilmelidir. Bu ülkemizde güvenliğin ve istikrarın sağlanmasını garanti eder” dedi.
Irak’ı IŞİD savaşının ardından iki sürecin beklediğini ifade eden Barzani, bunların güven tesisi ve kalkınma süreçleri olduğunu söyledi.
Kürt, Sünni ve Şiilerin siyasi coğrafyaya sahip olduğunu, diğer bileşenlerle birlikte hakları ve rollerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Barzani, “Örneğin anayasada 140’ın Madde olarak belirlenen bölgelerde ortak idare, IŞİD ve diğer terörist grupların yeniden ortaya çıkmasını önlemek için Irak ile Kürdistan Bölgesi arasında bir zarurettir. Bu da karşılıklı güvenle olur” dedi.
Bu konuda Kürdistan Bölgesi olarak inisiyatif almaya hazır olduklarını ifade eden Barzani, sonraki sürecin bu bölgelerde yaşayan halkın evlerine geri dönmesi, güvenliklerinin sağlanması olduğunu, bunun da Irak merkezi hükumetinin görevi olduğunu kaydetti.
Rûdaw Medya Grubu’nun medya sponsorluğunu yaptığı Foruma Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Başbakan Mesrur Barzani, Kürdistan Parlamentosu Başkanı Rewaz Fayeq, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile Irak ve Kürdistan Bölgesi’nden çok sayıda siyasetçi, akademisyen, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarından önde gelen şahsiyetlerin katılıyor. - Rudaw