YÖK tarafından düzenlenen çalıştayın, genç istihdam oranının artırılması ve yeni dönemde yükseköğretimde mesleki eğitimin yol haritasının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği bildirildi.

Ankara Bilkent’e bulunan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Konferans Salonu gerçekleştirilen çalıştay, iki oturum şeklinde düzenlendi. Çalıştay YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’in açılış konuşmasıyla başladı.

Özvar, bireylerin eğitim hayatları boyunca kazandıkları bilgi, beceri ve yetkinlikleri ile ortaya koyduğu üretkenliği ifade eden beşeri sermayenin, günümüzde ülkelerin inovasyon ve ekonomik büyüme süreçlerinde önemli bir konuma sahip olduğunu söyledi.

Eğitim yoluyla nitelikli beşeri sermayenin yetiştirilmesi ve niteliğinin artırılmasının ülkelerin öncelikli politikaları haline geldiğine işaret eden Özvar, “Çağımızda bilişim ve haberleşme teknolojilerinin gelişmesi ile bilgi toplumu ve bilgi ekonomisi tüm ülkeler için amaç haline gelmiştir. Bu amaç doğrultusunda küresel düzeyde nitelikli işgücüne talebin artacağı ve bu durumun ülkelerin ve bireylerin ekonomik gelişmişliğini etkilemeye devam edeceği öngörülmektedir. Bu kapsamda, endüstrinin ve özel sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünün karşılanması için mesleki eğitim önemli bir itici güç haline gelmektedir.” dedi. 

“İstihdam sorununa çözüm getirmek için mesleki eğitime daha çok önem verilmeye başlandı”

Mesleki eğitim yer, içerik ve eğiticilerden bağımsız olarak bireylere mesleğe özgü bilgi ve uygulama becerileri kazandıran nitelikli eğitim olarak tanımlanmakta olduğunu söyleyen Özvar, şöyle devam etti:

“Dünyanın çoğu ülkesinde mesleki eğitim, genel akademik eğitimin gölgesinde kalmaktadır. Ancak son yıllarda kaliteli mesleki eğitimin; refaha ve kalkınmaya katkısı fark edildiğinden, tüm dünyada mesleki eğitime yönelik özel politikalar geliştirmeye başlanmıştır. Ayrıca küresel ekonomik krizlerden sonra yaşanan istihdam sorununa çözüm getirmek için mesleki eğitime daha çok önem verilmeye başlandığı görülmektedir. Özellikle Covid-19 salgını ile yaşanan küresel krizin seyri ve süresi ile ilgili yaşanan belirsizlik, mesleki eğitimin önümüzdeki dönemde daha da önemli bir rol oynayacağını ortaya koymaktadır.”

“Ülkelerin dijital becerilere sahip nitelikli insan gücüne sahip olması gerekmektedir”

Konuşmasının devamında Özvar, “Covid-19 salgını öncesinde Endüstri 4.0 devriminin yaratacağı ‘dijital ekonomi’ ile birlikte tüm dünyada ‘teknolojik işsizlik’ dalgasının başlayacağı öngörülmekteydi. Ancak Covid-19 salgını hayatın tüm alanında olduğu gibi çalışma hayatında dijitalleşmeyi daha önce hiç olmadığı kadar hızlandırmış ve söz konusu beklentilerin gerçekleşme olasılığını öne çekmiştir. Salgın ile birlikte dünya ekonomisinde yaşanan hızlı dijital dönüşümden olumsuz yönde etkilenmemek için ülkelerin dijital becerilere sahip nitelikli insan gücüne sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla, Covid-19 salgını endüstri ve iş dünyasının beceri ihtiyaçlarını değiştirmekte ve mevcut işleri de dönüştürmektedir. 2025 yılına kadar dünyada, dijital dönüşüm nedeniyle 85 milyon işin yok olabileceği ve aynı zamanda yeni çalışma hayatına daha uyumlu 97 milyon yeni işin ortaya çıkacağı öngörülmektedir.” ifadesini kullandı.

Özvar, son yıllarda çalışma hayatında yaşanan dönüşümler neticesinde işgücü piyasasında ileri düzeydeki yeterliklere sahip insan kaynağı ihtiyacının giderek artacağı ve daha önce bir yükseköğretim programından mezun olan yetişkinlerin de yeterliklerini geliştirmek amacıyla tekrar bir mesleki eğitim programına kaydolma eğilimi göstereceğinin öngörüldüğünü kaydetti.

“Üniversite mezunlarının istihdam oranı Türkiye’de yüzde 74’te kalmıştır”

Nitelikli insan gücü profiline daha fazla ihtiyaç olduğuna değinen Özvar, şunları söyledi:

“Ülkemizde de beceri odaklı nitelikli insan gücü profiline daha fazla ihtiyaç duyulmasına rağmen, yükseköğretim kurumlarının bu ihtiyacı yeterince karşılayıp karşılayamadığı daima tartışma konusu olmuştur. Ulusal ve uluslararası veriler analiz edildiğinde eğitim kademesi ile istihdam arasında doğrusal ilişki olduğu görülmektedir. OECD’nin 2020 yılı verilerine göre 25-64 yaş aralığındaki üniversite mezunlarının istihdam oranının OECD ortalaması yüzde 84 iken Türkiye için bu oran yüzde 74’te kalmıştır. Bütün taraflarla birlikte Yükseköğretim Kurulu olarak yeni dönemde bu oranının artırılması temel hedeflerimizden birisi olacaktır. Yükseköğretim Kurulunun yeni vizyonuna göre, üniversitelerin istihdama sağlayacağı katkı, başkanlığımızın izleyeceği önemli performans kriterlerinden birisi olacaktır. Ulusal ve uluslararası iş gücü piyasasını takip eden ve kendi mezunlarının istihdamını izleyen bir üniversite yönetimi anlayışının hâkim kılmasını önceleyeceğimizi ifade etmek isterim.”

“Üniversite ile sanayinin etkileşimi üretimde çarpan etkisi yapacak”

Uygulamalı eğitimleri artırmak ve üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirmek istediklerini söyleyen Özvar, “Yükseköğretim sistemimizi bu amaç, hedef, stratejilerle uyumlu hale getireceğiz. Bu kapsamda üniversite-sanayi iş birliğinin artırılmasını ve güçlendirilmesini gerekli görmekteyiz. Alanında yetkin yükseköğretim mezunlarının yetişmesi için üniversiteler ile sanayi arasında yürütülen iş birlikleri çok önemli hale gelmiştir. Üniversite-sanayi iş birliği ile yetiştirilen öğrenciler teorik ve uygulamalı bilgiyi sentezleyerek mesleki alanlarına üst düzey katkı sağlayabilir ve ilgili sektörlerdeki üretim ve organizasyon süreçlerinin etkin ve verimli hale getirilmesinde aktif rol alabilirler. Üniversite ile sanayinin bu etkileşiminin üretimde çarpan etkisi yapacağını değerlendirmekteyiz.” dedi.

Çalıştayın sonunda “Sonuç Raporu” basın ile paylaşılacağı belirtildi.(İLKHA)