Fırat Arslan- Ramazan Zeren

Kendine rakip gördüğü camia ve yapıları yok etme yoluna giden FETÖ’nün, kendisi gibi düşünmeyen yapılara hayat hakkı tanımayan PKK’nin ve JİTEM ile Ergenekon tarzı illegal yapıların hedefindeki Mustazaf Müslümanlar, özellikle 90'lı yıllarda türlü saldırı ve işkencelere maruz kaldı, vahşice katledildi. İslam'ın izzetini koruyup savunan Mustazaf Müslümanlardan kimileri hicret hayatı yaşamak zorunda kaldı kimileri de dönemin karanlık güçlerinin yargıda oluşturduğu yapılanmalar tarafından kurulan kumpaslar sonucu zindana konuldu. Mustazaf Müslümanlar, günlerce süren işkence ve sorgulamalar sonrası ihdas edilen suçlamalarla ömür boyu hapse mahkûm edildi. Gençliğinin baharında hukuksuz bir şekilde cezaevine giren Mustazaf Müslümanlar, aradan geçen onlarca yılda cezaevindeki sağlıksız koşullar nedeniyle onulmaz hastalıklara duçar oldular.

ONLARI KUMPASLARLA MAHKUM EDENLER YA CEZAEVİNDE YA DA FİRAR ETTİ

Kimileri zindandayken anne ve babasını kaybetti ancak cenazelere dahi katılmalarına izin verilmedi. Sevdiklerinden ve yakınlarından uzakta onlarca bayramı hüzünle geçiren Mustazaf Müslümanların, yeniden yargılanma talepleri görmezden gelindi ve adalet saraylarının tozlu raflarına kaldırıldı. O dönem bu mahkemelerde başkanlık yapan, savcılık, hâkimlik yapan, operasyonları yapan, polislerin belgeleri altına imza atan savcı ve hâkimlerin çoğu FETÖ üyesi olduklarından dolayı kimisi tutuklandı, kimisi görevden alındı, kimisi firari olarak aranıyor. Adil yargılama yapmadıkları için DGM'ler kapatıldı, özel yetkili mahkemeler kapatıldı. Buna rağmen bu mahkemelerin verdiği kararlar tekrar yargıya açılmadı.

Cezaevinde olmaları yetmiyormuş gibi ailelerine de zindan hayatı çektirildi ve Mustazaf Müslümanlar, o cezaevinden bu cezaevine sürgüne gönderildi. Gözü yaşlı anne ve babalar, eşler ve çocuklar kar kış demeden Yusufîlerinin görüş gününe yetişmek için yollara düştü, türlü türlü sıkıntılar yaşadı. Kimi aileler ise çektikleri onca sıkıntı ve eziyete rağmen çoğu zaman Yusufîleriyle görüşemeyerek cezaevi önlerinde saatlerce bekledi. Yusifîlerden bazıları zaman içerisinde kendilerine tanınan hakların ardından tahliye olurken kimileri de aldıkları hukuksuz müebbet cezanın bitimini bekledi ve halen bekliyor.

İBRAHİM HALİL GÖV VE ABDULLAH ZENGİN ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTU

Bu mahkûmlardan İbrahim Halil Göv ve Abdullah Zengin, kalan bir yıllık cezaları göz önünde bulundurularak denetimli serbestlik kapsamında bugün, bulundukları Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nden serbest bırakıldı. Göv ve Zengin önceki gün saat 14.00 sıralarında serbest kalırken yakınları, sevenleri ve dava arkadaşları da cezaevi önünde kalabalık bir grup şeklinde onları dışarıda bekledi. Göv ve Zengin'in cezaevi kapısında çıkmasıyla sevenleri büyük bir sevinç yaşadı.

Yusufilerden Abdullah Zengin, özgürlüğe kavuşmanın mutluğunu şükür secdesine giderek gösterdi. 1992 yılının Ekim ayında gözaltına alınan Göv ve Zengin, haftalarca geçirildikleri işkencenin ve uzun yıllar süren yargılamaların ardından müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Henüz 18 yaşındayken gözaltına alınan Göv ve Zengin, geçen 29 yıllık süreyi tıpkı diğer zindan arkadaşları gibi büyük bir sabır ve metanetle karşılamış ve cezaevini Medrese-i Yusufiye'ye çevirmişti. İbrahim Halil Göv Temmuz 2018'de, Abdullah Zengin ise Ekim 2017'de cezaevindeyken evlenmiş ancak kendi düğünlerine dahi katılmalarına izin verilmemişti. 18 yaşında girdikleri cezaevinden 47 yaşında çıkan Göv ve Zengin'in çalınan 29 yılını ise hiçbir yargı sistemi geri veremeyecek.

YUSUFİ AİLELERİ DUYGULARINI PAYLAŞTI

İslami kimliklerinden dolayı 29 yıl önce cezaevine konulan ve bugün denetimli serbestlik kapsamında özgürlüğüne kavuşan Yusufilerden İbrahim Halil Göv ve Abdullah Zengin'in aileleri mutluluklarını paylaştı.

Evlatlarına kavuşacakları anı özlemle bekleyen Abdullah Zengin'in babası Molla Hamdin Zengin, "Oğlum 29 seneden beri cezaevindeydi. Oğlumun ziyaretine geldiğimizde çok zorluklar çektik. Şanlıurfa'dan Diyarbakır'a görüşmeye gelmemiz çok mu kolay? Kolay değildir. Oğlum; Bingöl, Şanlıurfa, Adıyaman, Adana, Elbistan ve en son olarak Diyarbakır cezaevinde kaldı." ifadelerini kullandı.

TEK SUÇU SADECE KUR'AN OKUMAK VE İSLAM'I ANLATMAKTI

Yaklaşık 30 yıldır kar-kış demeden uzun yollar kat edip evlatlarını ziyaret ettiklerini dile getiren İbrahim Halil Göv'ün babası Mehmet Göv, "Karda, soğukta ve uzun yollardan yaklaşık 30 senedir görüşe geliyorduk. Oğlum; Diyarbakır, Bingöl, Gaziantep, Adana ve Adıyaman cezaevlerinde kaldı. Ayda bir veya 15 gün aralıklarla sürekli cezaevleri yollarındaydık ve çok zorluklar çektik. Onun yakalanmasındaki tek suçu ise sadece Kur'an okumak ve İslam'ı anlatmaktı." şeklinde konuştu. (İLKHA)