M. Salih Keskin / Diyarbakır

Kayıp mezarlar ortaya çıkarılsın

Mustazaf Der (Mustazaflarla Dayanışma Derneği) Diyarbakır Şubesi, Şeyh Said ve 46 arkadaşının idam edilerek şehit edilmelerinin 86. yıldönümünde, İstiklal Mahkemelerinin keyfi ve hukuksuz uygulamaları sonucu zulüm ve haksızlığa uğramış insanları yâd etmek için anma etkinliği düzenledi. On binlerce kişinin katıldığı etkinlikle İstiklal Mahkemelerinin Müslümanlara reva gördüğü zulümlere dikkat çekildi. Şeyh Said ve arkadaşlarının kayıp mezarlarının ortaya çıkarılması ve zaten hakikatte var olan itibarlarının iadesi istendi.

Allah`ı tanıyanları rehber edinelim

Katılımcılara seslenerek, “Rehberiniz kimdir?” diyen Av. Necat Özdemir’e, katılımcılar, “Şeyh Said” diye cevap verdi. Avukat Özdemir, “Öyleyse Allah’ı tanımayanı kendilerine rehber edinenlerin sonu hüsran olacak” dedi. Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler hastalığı iyi teşhis etmeliyiz ki, kandırılmayalım. Bakınız İslam’a karşı yapılan bu savaşın sebebi milliyetçilikti. Ezanlarımız yasaklandı, başımıza şapka koydular, bir gecede bizleri cahil yaptılar. Bunların özrü olmalıdır.”

Mustazaf Der (Mustazaflarla Dayanışma Derneği) Diyarbakır Şubesi, Şeyh Said ve 46 arkadaşının idam edilerek şehit edilmelerinin 86. yıldönümünde, İstiklal Mahkemelerinin keyfi ve hukuksuz uygulamaları sonucu zulüm ve haksızlığa uğramış insanları yâd etmek için anma etkinliği düzenledi. On binlerce kişinin katıldığı etkinlikle İstiklal Mahkemelerin Müslümanlara reva gördüğü zulümlere dikkat çekildi. Şeyh Said ve arkadaşlarının kayıp mezarlarının ortaya çıkarılması istendi.

Bağlar Batıkent Meydanı’nda yapılan etkinlik Şeyh Said ve arkadaşları için okunan Yasin-i Şerif ve Fatihalarla başladı. Etkinlik yapılacağı alanın girişlerine Şeyh Said’in ve diğer âlimlerin kayıp mezarlarının ortaya çıkarılması için imza stantları kuruldu. Etkinliğe katılanların imza attıkları gözlendi.

Miting havasında geçen etkinlikte Kelhaamed Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Av. Necat Özdemir, Kürtçe bir konuşma yaptı, ardından Mustazaf Der Diyarbakır Şubesi adına Ömer Çelik basın açıklamasını okudu. Etkinlik boyunca tekbir sesleri duyulurken, “Zalimler için yaşasın cehennem” sloganları atıldı.

ONLARA TABİ OLALIM BAŞKALARI GİBİ SAPMAYALIM

Kelhaamed Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Av. Necat Özdemir, toplanma sebeplerinin imanlarını tazelemek, Şeyh Said ve arkadaşlarını rahmetle yâd etmek ve davasının takip edildiğini ilan etmek olduğunu söyledi. Bugün İslam âlimlerine sahip çıkmak gerektiğini belirten Özdemir, şunları söyledi: “Biz bir kez daha buradan ilan ediyoruz ki; bizim rehberimiz, yol göstericilerimiz Şeyh Said ve Üstat Bediüzzaman’dır. Bizler onların gösterdiği yolda yürüyeceğiz. Hz Ömer, ‘Eğer cemaat olmasa iman da olmaz, eğer iman olmasa cemaat olmaz, eğer itaat olmasa iman olmaz’ diyor. Bu yüzden bizler de önderlerimize ve imanımıza sahip çıkalım. Onların gösterdiği yolda yürüyelim. Onlara sahip çıkalım ki; dinimize kemale erdirelim. Erdirelim ki, bugün başkaları gibi kandırılmayalım. Şeyh Said gibi âlimlerin itaatlerini yapalım ki, İslam hâkim olsun. Çobansız sürü kurtların yemeğidir, bu yüzden çobanımızı bizden almak istiyorlar.”

SAVAŞIN SEBEBİ MİLLİYETÇİLİKTİ

Katılımcılara seslenerek, “Rehberiniz kimdir?” diyen Özdemir’e, katılımcılar, “Şeyh Said” diye cevap verdi. Avukat Özdemir, “Öyleyse Allah’ı tanımayanı kendilerine rehber edinenlerin sonu hüsran olacak” dedi. Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler hastalığı iyi teşhis etmeliyiz ki, kandırılmayalım. Bakınız İslam’a karşı yapılan bu savaşın sebebi milliyetçilikti. Ezanlarımız yasaklandı, başımıza şapka koydular, bir gecede bizleri cahil yaptılar.”

GEÇMİŞTEKİ ZİHNİYET ELAZIĞ’DA HORTLADI

Geçmişteki bu zihniyetin Elazığ’da hortladığını belirten Özdemir, bir dernek kurarak, İslami çalışmalar yaptıklarından dolayı İhya Der üye ve başkanına 150 yıl hapis cezası verildiğini ve bunların arasında 55 yaşındaki bir bayanın da olduğunu hatırlattı.

 

AYNI SİPERDE ŞEHİT OLDULAR

Avukat Necat Özdemir’in konuşmasının ardından, basın açıklaması okundu. Açıklamayı Mustazaf Der Diyarbakır Şubesi adına Ömer Çelik yaptı. Çelik, İslam coğrafyasında, işgal güçlerine karşı büyük bir mücadele verildiğini ifade ederek, bu mücadelede Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arabı; Allah için, Peygamber için, Kur’an için, İslam için bir araya geldiklerini, Allah lafzının yücelmesi, Kur’an ahkâmının hâkim olması için tevhid bayrağı altında aynı siperde çarpışarak, şehit olduklarını söyledi.

REJİM, İSLAMİ DEĞERLERE DÜŞMANLIK ETTİ

Cumhuriyetin kurulmasının ardından İslami değerlere topyekûn bir savaş başlatıldığını ifade eden Çelik, “Mücadele sırasında hal bu iken, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra iktidara gelenler ortak mücadeleyi, mücadelenin amacını ve ortak değerlerini bir yana bırakıp Emperyalist Batı ile anlaşıp, İslam’a ve Müslüman halka düşmanlık etmeye başladılar. İslam sosyal hayattan uzaklaştırıldı. İslami değerlere savaş açıldı. İslami ve insani değerlere sahip çıkmak isteyenler suçlu ilan edildi. Mukaddesatımıza hakaret edildi. Kur’an-ı Kerim’in öğrenilmesi, öğretilmesi yasaklandı. Yapılan baskınlarda Kur’an-ı Kerimler toplatılarak meydanlarda yakıldı. Elifba dersi alanlar, Kur’an-ı Kerim dersi verenler, devrim yasalarına karşı geliyorlar denilerek istiklal mahkemelerine sevk edildiler. Camilerimiz kapatıldı. Şehrimizdeki Ulu Cami de dâhil olmak üzere camilerin bir kısmı, atlar için ahırlara çevrildi. Arapça ezan yasaklandı. Kısaca rejim İslam’a ve İslami değerlere düşmanlık yapmakta sınır tanımadı” diye konuştu.

HALK, ZORUNLU GÖÇE TABİ TUTULDU

Tüm bu red,  inkâr, asimilasyon ve İslam’a düşmanlık politikalarına karşı çıkan âlimlerin, şeyhlerin, aydınların ve halkın en ağır şekilde cezalandırıldıklarını söyleyen Çelik, Kıyamların ardından şehirler ve köylerin basıldığını ve halkın katliamlardan geçirildiğini hatırlattı. İmha, tedhiş, tehcir ve tenkil politikalarının uygulanmaya konulduğunu belirten Çelik, yerlerinden, yurtlarından edilerek zorla göç ettirilenlerin, yabancısı oldukları yerlerde mecburi iskâna tabi tutulduklarını, memleketlerinde varlıklı olan bu insanların, sürgünlerde yokluğa duçar edildiklerini ifade etti.

REJİM HALKIN TALEPLERİNİ KABUL ETMEDİ

Rejimin uygulamalarının yanlışlığını dile getirenlerin değişik yöntemlerle susturulduklarını ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seslerini duyurmak, rejimi yapılan yanlışlardan döndürmek için, kıyamdan başka yol bulamayan âlimlere ve şeyhlere halk destek verdi. Rejim, bu tepkiyi dikkate alıp, âlimlerin haklı ve meşru taleplerini kabul etmedi. Halkın inancı ve değerleri ile barışma yerine, çatışmayı, sindirmeyi, imha etmeyi tercih etti. Genç, yaşlı, kadın çocuk demeden halk kıyım ve katliamlardan geçirildi. Ardından hukukçu vasfı olmayan ve hükümetten emir alan kişilerden oluşan İstiklal Mahkemeleri zulmü devreye girdi. Kel Aliler, Kılıç Aliler tarafından halkı sindirmek için suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan, önlerine getirilen herkese ceza verildi. Doğudan, Batıya kadar birçok şehirde darağaçları kuruldu. Şehirlerin girişine kurulan darağaçlarındaki cesetler çürüyünceye kadar burada bekletildi. Yüz binlerce insan mağdur edildi. Hepsini anlatmaya zaman yetmez. Bu dönemdeki zulümler hakkında ciltler dolusu kitaplar yazılmıştır.”

AMAÇLARI ONLARIN DAVASINI UNUTTURMAKTI

İstiklal Mahkemelerinin zulmüne uğrayanlardan birinin de Şeyh Said olduğunu hatırlatan Çelik, 86 yıl önce bu diyarda bu halkın bağrından çıkan, halkın büyük bir âlim ve rehber olarak kabul ettiği Şeyh Said’in 46 arkadaşıyla birlikte asılarak idam edildiğini belirten Çelik, “Bu şahsiyetler idam edilmekle kalınmadı, ailelerine ve gönül dostlarına sürgün cezalarının yanı sıra Şeyh Said ve arkadaşlarının mezarları dahi halktan gizlendi. Mübarek naaşları bilinmeyen bir yere defnedildi. Amaçları Şeyh Said’i ve davasını halka unutturmaktı” diye konuştu.

Sivil Toplum Kuruluşu olarak, Şeyh Said ve arkadaşlarına yapılanları bir hukuksuzluk olarak gördüklerini ifade eden Çelik, bu hukuksuzluğun kaldırılması için devletin bir an önce adım atmasını istediklerini ve beklediklerini söyledi.

KAYIP MEZARLAR ORTAYA ÇIKARILSIN

Son günlerde,  yeni bir Anayasa hazırlığı yapıldığı belirtilerek, Devlet adına helalleşmekten söz edildiğini hatırlatan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: Devlet, bu söyleminde samimi ise şu taleplere bir an önce olumlu cevap vermelidir:

-Kurtuluş mücadelesi verildiği dönemdeki kardeşlik ruhuna dönülmeli ve halkın inancı ve kimliği ile barışılmalıdır. Kardeşlik için İslami ölçü referans alınmalıdır.

-İstiklal Mahkemeleri tutanakları, TBMM arşivi, Genel Kurmay arşivi bir an önce açılmalıdır. O dönemdeki katliamlarla ilgili gerçek hakikatler tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır.

-Devlet geçmişi ile yüzleşmeli ve suçunu kabul etmelidir. Mağdurların ailelerinden ve halktan özür dilemeli, mağduriyetlerini gidermelidir.

-Şeyh Said ve Bediüzzaman Said-i Nursi başta olmak üzere kabirleri halktan gizlenenlerin, mezarlarının nerde olduğu açıklanmalı ve halkın ziyaretine açılmalıdır.

-Şeyh Said ve arkadaşları başta olmak üzere İstiklal Mahkemeleri tarafından mağdur edilenlerin iade-i itibarları derhal verilmelidir.

Doğruhaber