Müminlerin duası ile mazlumları, mahrumları ve imana susayan gönülleri karanlıktan aydınlığa çıkarmak, esaretten hürriyete kavuşturmak ve akıbetlerinin cennet olması için hakikat yolcuları kervanına katıldılar. Çünkü onlar Peygamber sevdalılarıydılar. Onlar ki Muhammedi tohumların serpildiği topraklarda Kurân ile sulanmışlardı. Onlar imanın ve İslamın esaslarını, emri bil maruf nehyi anil münker (iyiliği emredip ve kötülükten sakındırmak) doğrultusunda kendilerine yol azığı olarak bilmişlerdi. Yollarına çıkan her türlü tehlikeye karşı sabır göstermişler ve bütün işlerinde Allah’a tevekkül etmişlerdi. Onlar kendilerine rehber olarak alemlere rahmet, ahlaki inkılap önderi, en güzel örnek olan Hz. Muhammed`i (sav) seçmiş ve o kutlu resulün yolunda, yanında ve hizmetinde bulunmuşlardı.

Onların yolu cennetin yoluydu. İslamı ve peygamber sevgisini gönüllere kazımak için, il il, belde belde gezmiş; vahdet, muhabbet ve uhuvvet içerisinde davalarını anlatmışlardı. Davalarını Ebuzer Gıffari gibi meydanlarda tekbirlerle, kelime-i tevhidlerle anlatmışlardı. Onlar bu yolda nice cefa çekmiş ve nice zulümlere maruz kalmışlardı. Bazen soğuk zindanlarda Yusuf, bazen kızgın kumlarda Bilal, bazen dar ağaçlarında Hubeyb ve bazen kerbelada Hüseyin olmuşlardı.
Onlar birçok zulüm gördüler, ezildiler ama üzülmediler. Nice baskılara maruz kaldılar ama yılmadılar. İslamı yeryüzüne hakim kılmak için aç ve susuz kaldılar ama davalarından asla taviz vermediler. Çünkü onların yolu haktı ve onlar hak yolun yolcularıydılar. Rabbim bizlere de bu kutlu kervana girmeyi ve zalimlerin karşısında izzetlice durmayı nasip etsin. Âmiin
 

Haftanın Yazısı

Halil Yıldırım / Adıyaman / Yaş: 22