Elazığ Barosu Başkanı Av. Adnan Demir tarafından yayınlanan kınama metninde; Hiç bir şiddet ve yasadışı eylemin olmadığı, yukarıda zikredilen yasal faaliyetlerin soyut yorumlarla yasadışı örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilmesi hukukun üstünlüğü ve güvenliği ile bağdaşmamaktadır denildi.
Baro Tarafından Yayınlanan Kınamanın Tam Metni
Baromuzun değerli üyesi, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev alan Av. Mahmut ŞAHİN`e verilen ceza hakkında kamuoyuna duyuru.
2009 yılında özel yetkili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında; aralarında uzun yıllar baromuzda yönetim kurulu ve disiplin kurulu üyeliği yapmış değerli meslektaşımız Av.Mahmut ŞAHİN`in de bulunduğu 23 dernek üye ve yöneticisi gözaltına alınmış, 2010 yılında verilen kararda; 18 dernek üyesine örgüt üyeliğinden toplamda 150 yıllık ceza verilmiş ve bu cezalar Yargıtay 9. Ceza Dairesince onanmıştır.
Tamamı yasal olarak icra edilen dernek faaliyetleri örgütsel faaliyet olarak nitelendirilmiş; Filistin`de hayatını kaybeden mazlum insanlarla ilgili yardım kampanyaları ve mitingler, Kutlu Doğum Haftası ve benzeri yasal çerçevede yapılan faaliyetler, kermesler suç örgütü faaliyeti olarak nitelendirilmiştir. Neticede baromuzun kıymetli üyesi Av.Mahmut ŞAHİN`inde aralarında bulunduğu 18 vatandaşımız ağır bir şekilde cezalandırılmıştır.
Hiç bir şiddet ve yasadışı eylemin olmadığı, yukarıda zikredilen yasal faaliyetlerin soyut yorumlarla yasadışı örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilmesi hukukun üstünlüğü ve güvenliği ile bağdaşmamaktadır.
Söz konusu karar; yargının, istediği anda, herhangi bir sivil toplum kuruluşunun yasal faaliyetlerini, yapay bir örgüt bağlantısı ve hukuksuz yorumlarla cezalandırabileceğinin basit bir göstergesidir. Bu yorum biçimi maalesef yüksek yargı kararlarının niteliği gereği emsal olarak görülecek, bundan sonraki kararlara dayanak teşkil edilebilecektir.
Meslektaşımız Av. Mahmut Şahin ve arkadaşları hakkındaki verilen bu karar, temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmamaktadır. Sözkonusu cezanın örgütlenme, düşünce ve ifade gibi temel insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyoruz. Muhalif olarak görülen kesimlerin cezalandırılmalarının engellenmesi ve yargıda keyfiliğin son bulması için yürütme ve yasama organları, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve bu cezalandırmaya dayanak yasa yorumlarına karşı tedbir almalıdır. Bu hukuksuzluk, emsal teşkil etmeden yeni anayasa ve yargı reformu çalışmalarıyla “STK`larınn legal faaliyetlerini yasadışı terör örgütleri sınıfına koyan TCK`nin 220. maddesi” keyfi uygulamalara fırsat vermeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Kamuoyuna saygıyla duyrulur.
Av.Adnan DEMİR
Elazığ Barosu Başkanı