Gaziantep’te Adil Sani Konukoğlu Camii’nde görev yapan ve genç yaşından beri hafız olmak isteyen ancak çeşitli nedenlerle hafızlık hayalini bir türlü gerçekleştiremeyen uzman imam hatip Mehmet Fırat, hafızlık hayalini 45 yaşında gerçekleştirdi.
Gençlik yıllarında Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip hafız olma hayali kuran ve çeşitli sebeplerden dolayı bu hayalini gerçekleştirememiş olmanın yıllarca burukluğunu yaşayan Fırat, görevi gereği de 6 yıl önce hafız olmaya karar verdi.
Uzun yıllar Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli camilerde imam hatip olarak görev yapan Fırat, hafızlık hayalini gerçekleştirmek için arayış içerisine girdi. Hayalinin peşinden koşmaktan vazgeçmeyen Fırat, 2015 yılında Kur’an-ı Kerim’i ezberlemeye başlayarak bu yolda ilk adımını attı.
24 yıldır imam hatip olarak görev yapan Fırat, günde 5 saatlik bir çalışma ile 3 yılın sonunda Kayseri Yüksek İhtisas Merkezindeki hafızlık tespit sınavına girerek başarılı olup hafızlık belgesini almaya hak kazandı.
Gençlik hayali olan hafızlığı 45 yaşında gerçekleştiren Fırat, azmederek, ‘bu yaşta olmaz’ demeyerek, sabırla çalışarak 3 yıllık zorlu ve bir o kadar da bereketli çalışmanın ardından hafız oldu.
Görev süresi boyunca da Kur’an-ı Kerim’in önemli bir bölümünü ezberleyen Fırat, sıkı bir çalışma ve Allah’ın da yardımıyla azmini yitirmeden, ezberlerini aksatmadan bir yandan görevini yaptı ve diğer yandan da Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek hafız oldu.
Hafızlık eğitimini 45 yaşında tamamlayarak hafız olduğunu belirten Fırat, hafızlığın kendisi için büyük bir nimet olduğunu söyledi.
Hafızlığın kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu söyleyen Fırat, artık kendisinin gençlere örnek gösterildiğini ve bundan da büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Kur'an-ı Kerim'i baştan sona kadar ezberleyenlere hafız dendiğini belirten Fırat, “Hafız demek koruyucu demektir. Kim Kur'an-ı Kerim'i korursa Kur'an-ı Kerim'de onu korur. Peygamber Efendimiz, ‘Kur’an-ı Kerim ehli Allah'ın önem verdiği, hassasiyet vermiş olduğu ve mukarrebun dediğimiz statüye sahiptir’ buyuruyor.” dedi.
“Hafız olmak en büyük hayalimdi”
Gençliğinden beri hafız olmak istediğini belirten Fırat, “Gençlik dönemimizde, imam hatip döneminde ve daha sonra da üniversite hayatımızda bir türlü Kur’an-ı Kerim’i ezberlemeye fırsat bulamamıştım. Fakat hafız olmak içim de bir ukdeydi. Televizyon ekranlarında, kasetçalarlarımız vardı ve alanında uzman olan hafızlarımızı dinliyordum. Hafız olmak en büyük hayalimdi. Hep hafız olmak istiyordum. Bu hayalime Allah'a şükürler olsun büyük bir azimle ve kararlılıkla 42 yaşında başlamış oldum. Hafızlık serüvenimi Rabbim 45 yaşında bitirmeyi bana nasip etti.” ifadelerini kullandı.
“Hafızlık için büyük bir özveri ve fedakarlık gerekiyor”
Gençlik yıllarından beri hep hayalini gerçekleştirmek istediğini belirten Fırat, “Zorlu bir süreç oldu. Gençken ezber yapmak biraz kolay olsa da ileriki yaşlarda özelikle 40 yaşından sonraki süreçte Kur’an-ı Kerim'i ezberleyebilmek gerçekten zor. 3 yıl boyunca planlı bir şekilde günlük 3-4 saat yeri geldiğinde 5 saat gibi bir zaman dilimini Kur’an-ı Kerim’i ezberleyebilmeye ayırdım. Sabah namazı, öğle ve yatsı namazından sonra ezberlerimi hep tekrar ettim. Tekrar etmekle de kalmadım, hafız arkadaşlarıma da ezberlerimi dinlettim. Soğuk kış günlerinde rahle başında Kur’an-ı Kerim okurken başımın ağrıdığını, sayfalarda zorlandığımı ve Kur’an-ı Kerim başında uyuduğumu çok iyi hatırlarım. Hafızlık için büyük bir özveri ve fedakarlık gerekiyor. Genç imam kardeşlerimiz yanıma gelirler, ‘hocam 42 yaşında başlamış olduğunuz hafızlığınızı 45 yaşında bitirdiniz, bize tavsiyeleriniz nelerdir’ diye gelenlere de nasihatte, tavsiyelerde bulunuyoruz. Yön ve yöntem anlatmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
3 yıl boyunca büyük bir azimle sonucunda Allah’ın yardımıyla hafız olduğunu belirten Fırat, 45 yaşında Kayseri Yüksek İhtisas Merkezinde hafızlık tespit sınavına girdiğini, başarılı olduğunu ve hafızlık belgesini almaya hak kazandığını söyledi.
“Hamdolsun hafızlık hayalime kavuştum”
Gençlik yıllarından itibaren Kur’an-ı Kerim’i ezberlemenin içinde bir özlem olduğunu ifade eden Fırat, “Beni hafızlığa iten bir diğer nedende Peygamber Efendimiz, ‘kim Kur'an-ı Kerim okur, O’nun hükmü ile amel ederse; nebilerle, sıddıklarla ve şehitlerle beraber olacaktır’ buyuruyor. Allah (Celle Celaluhu) kullarını sevdikleriyle haşr edeceğine, nebileri, sıddıkları ve şehitleri sevdiğimize göre onlarla beraber haşr olmayı istiyorsak bu kulvarda adım atmayı istedim. Hamdolsun bu hayalime kavuştum. Rabbim bu hayal içerisinde yanıp tutuşan kardeşlerimize de bu mutluluğu yaşamayı nasip eylesin.” diye konuştu.
“Okuduğumuz her bir ayet hayatımızı güzelleştirmeli”
Kur’an-ı Kerim’e iman eden Müslümanlardan beklenenin vahyin değerini idrak edip tevhit, adalet ve güzel ahlak merkezli bir hayat yaşamaları olduğuna vurgu yapan Fırat, şunları söyledi:
“Şu bir hakikat ki Kur’an-ı Kerim'i gözüyle okuyanlar sadece yazıyı görürler. Kur'an-ı Kerim'i aklıyla okuyanlar Kur’an-ı Kerim’deki ilmi görürler. Kur'an-ı Kerim'i kalbi ile okuyanlar Kur’an-ı Kerim’deki aşkı, muhabbeti görürler. Kur’an-ı Kerim'i ruhu ile okuyanlar Allah'ın kudretini ve azmini görürler. Haşr Suresinin 21’inci ayetinde de Rabbimiz, ‘Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün’ buyuruyor. Dolayısıyla okuduğumuz her bir ayet bizim hayatımıza şekil, yön vermeli, hayatımızı güzelleştirmeli, manevi ve rahmet ikliminin güzellikleri her tarafımızdan hissedilmelidir.” (İLKHA)