DOĞRUHABER / Hasan Işık

Atatürk Kültür Merkezi (AKM)'nin yeni binası bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle açıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise açılıştan bir gün önce AKM’yi gazetecilerle gezerek AKM hakkında bilgi vermişti.

Bakan Ersoy, dünyadaki emsalleriyle karşılaştırıldığında, AKM'de en son teknolojinin kullanıldığına dikkati çekerek, "Toplam maliyeti yaklaşık 2 milyar lira olan yeni Atatürk Kültür Merkezi için 'kapsamlı' ifadesi oldukça yetersiz kalıyor diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulunmuştu. Ve AKM’nin ne gibi üstün özellikleri olduğunu anlatmıştı.

 AKM bünyesinde 2 bin 40 kişilik opera salonu, 802 kişilik tiyatro salonu, galeri, çok amaçlı salon, çocuk sanat merkezi, müzik platformu, müzik kayıt stüdyosu, bir bilgi merkezi olarak kurgulanan ve müzik, sanat, mimari, tasarım gibi ihtisas başlıklarına odaklanan kütüphane, Yeşilçam Sineması ve tasarım dükkânı bulunuyor.

AKM'nin en öne çıkan unsuru 15 bin seramik parçasıyla kaplı dev bir küre olan opera salonu.

Opera salonu fiziksel, teknik ve mimari analizler sonucunda, en iyi doğal akustiği elde edebilmek için at nalı biçimli tasarlanarak yapıldı.

 Yüksek kalitede ses niteliği ve reverberasyon süresi olarak dünyadaki nitelikli opera salonlarının sahip olduğu standartlarda inşa edildi…vs vs

BÖYLE YERLER BİR AVUÇ MUTLU AZINLIĞIN “SANAT YUVASI” OLABİLİR ANCAK

Evet, bu kadar üstün özellikleri ile açılan AKM’nin maliyeti de üstün özellikte 2 milyar liracık! Yani sanat için az bile? Hele de söz konusu opera, bale, senfoni falan olunca 2 milyar ne ki? Feda olsun…

Şimdi bazı “gericiler”  ‘yahu bu opera, bale, senfonin bize ne faydası var?’ şeklinde suyu bulandırmaya çalışsa da çağdaş dinozorların ağzı kulağında bir an evvel AKM bünyesindeki 2 bin 40 kişilik opera salonunu doldurmaya kilitlenmiş durumdalar. Olmadı 802 kişilik tiyatro salonu var…

Yani toplamda 3 bin kişi etmiyor. Zaten söz konusu “sanat harikası” binadan ancak bu kadar “elit”, “entelektüel”, “çağdaş” vatandaş faydalanabilir.

Semt pazarında alışverişe çıkan ve fahiş fiyatlar karşısında afallayıp akşama ne pişireceğini kuruşu kuruşuna hesap eden “Anadolu kadınının” ya da ay sonu yaklaşırken maaşını linç etmeyi bekleyen faturaları, kirayı, çocukların okul masraflarını bir kabus gibi tekrar tekrar düşünen “emektar vatandaşı” böyle yerlerde işi ne? Gitsin evinde oturup dünyaca ünlü dizilerimizi izlesin, onlara o kadar sanat yeter.

Böyle yerler bir avuç mutlu azınlığın “sanat yuvası” olabilir ancak.

2 MİLYARA YAZIK OLMUŞ

Londra Sömürge Orkestrası’nın (pardon “Filarmoni”) vereceği konserdeki üstün sanat anlayışını bizler anlayabilir miyiz?

Ya da bir bale gösterisindeki estetiği kavrayabilecek yetenek var mı bizde? Tabii ki yok. Olamazda!

Daha 90 yıl önce bu ülkeyi işgal edip tarumar edenler, geride bize bu paçavraları bıraktı. Onlar koca Osmanlı’nın yeraltı yerüstü zenginliklerine çökerken bizi “fareli köyün kavalcısı” gibi bu paçavroz sanat ucubeleri ile avuttular, uyuttular. İlerlemenin medenileşmenin yolunun böyle olduğu yalanıyla nesillerimizin beyinlerini kirlettiler.

Giyim kuşamımızdan eğitim sistemimize, hukuk düzenimizden ekonomimize kadar hayatın her alanında taklitçi bir… gibi onları taklit etmemizi istediler ve başardılar. Ne zaman yerli sanayi, yerli üretim, manevi değerlerimiz diyen birisi olduysa susturdular ya da imha ettiler.

Şimdi bu güne kadar onlarca yıl halka zorla benimsetilmeye çalışılan sömürge değerlerinin sahne aldığı bundan sonra da halkın öz kültürü ve sanatından uzak Batı öykünmesi ile dolu sanatların icra edileceğini tahmin ettiğimiz AKM’nin kime ne faydası var?

Bize göre 2 milyara yazık olmuş…