Dünyanın birçok ülkesinden 50 âlimin üyesi olduğu heyetin ilan edildiği programda bir konuşma yapan HAMAS'ın Yurt Dışı Sorumlusu Halid Meşal, Müslümanların kendilerine Allah'ı tanıtan peygamberlerini korumalarının bir görevleri olduğunu, kutsallarını korumak ve ümmetin izzetini muhafaza etmek için de güçlenerek ve peygamber ahlakını hayatlarında ikame ederek insanlığa öncü olmaları gerektiğini ifade etti.
"Kendisine dayandığımız peygambere nasıl olur da yardım etmeyiz"
Programa bulunmaktan şeref duyduğunu belirterek konuşmasına başlayan Meşal, "Peygamber efendimize yardım şerefine nail olmak için burada bulunmak ne büyük bir şereftir. Bize Allah'ı öğretmesine karşı nasıl olur da peygambere destek çıkmayız. Bizi Allah'a doğru O yönlendirmiş, O'nu bize tanıtmış ve Allah'ı bize sevdirmiştir. Eğer efendimiz Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi Vesellem) olmasaydı bizler fıtratımızın bize gösterdiği dışında hiçbir şekilde Allah'ı tam anlamıyla tanıyamayacaktık. Bizlere verilmiş en büyük hediye olan Kuran'ı Kerimi ellerimize o vermişken nasıl olur da ona sahip çıkmayız. Kendisine dayandığımız peygambere nasıl olur da yardım etmeyiz. Biz, Muhammed'in ümmetiyiz. Kendisiyle iftihar duymasına rağmen nasıl olur da bir ümmet dayandığı peygambere yardım etmez! Peygamberimiz insanlar içerisinde en değerli ve büyükken nasıl olur da O'na sahip çıkmayız! İnsanlar yücelik sahibi kişilerin, onlara benzeyenlerin ve hatta yücelik sahibi olmayanların dahi arkasında durup onları desteklerken, bizler yücelerin en yücesi ve en hayırlısı olan efendimize nasıl olur da destek çıkmayız! Bu bizim üzerimize bir sorumluluktur." dedi.
"Kâfirlere karşı sert ve kendi aramızda da merhametli davranarak peygambere destek çıkmış oluruz"
En önemli sorulardan birisinin peygamber efendimize nasıl yardım edileceği konusu olduğunu belirten Meşal, "Bizler onun sünnetine ve yoluna tabi olarak ona destek çıkabiliriz. Nitekim ayeti kerimede de 'eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin' buyurulmaktadır. Bizler Kur'an-ı Kerimi terk etmeyerek ona destek çıkmış oluruz. Nitekim böylelikle efendimizin kıyamet günü 'rabbim, halkım Kur'an-ı terk etti' diyerek şikâyet etmesine de yol açmamış oluruz. Kâfirlere karşı sert ve kendi aramızda da merhametli davranarak peygambere destek çıkmış oluruz." diye konuştu.
"Peygamberimizin değer verdiği istişare sünnetini hayatımızın her alanında uygulamalıyız"
Müminlerin birbirlerine karşı yumuşak huylu olması gerektiğini de hatırlatan Meşal, "Efendimiz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş sayılmaz' buyurmuştur. Kendi aramızda sert ve tavizsiz ancak başkalarına karşı ise zayıf olmamalıyız. Peygamberimizin dediği gibi 'aralarında selamı başlatan en hayırlılarıdır' sözündeki gibi olmalıyız. Efendimizin yumuşaklık, rahmet ve nezaket huylarını örnek almalıyız. Ayeti kerimede, 'ant olsun size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir. Size çok düşkündür. Müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur' buyuruluyor. Başkalarına merhametli davranan ve onlara yumuşak davranan bir önderlik anlayışına sahip olmalıyız. Bunu hayatımızda ikame ederek peygamberimize destek çıkmalıyız. Günlük hayatımızda, ülkelerimizde, yapılarımız ve İslami hareketlerimizde, velev ki üyelerimiz bizim gibi düşünmeseler bile bunu uygulamalıyız. Ayeti kerimede, 'Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlar için mağfiret dile. Bir iş hakkında onlara danış' buyurulmuştur. Allah resulü de her yerde kendileri ile istişare içinde olmuştur. Nitekim Uhud'ta ashabı kendisine muhalefet ettiğinde her şeye rağmen istişareyi önemsemiş ve gereğini uygulamıştır. Bizler de istişareyi hayatımızda pratiğe geçirmeli ve bunu kurumlarımızda en derinlere kadar inmesi için gereken her şeyi yapmalıyız." şeklinde konuştu.
"Müslümanlar güçlenerek mukaddesatlarına sahip çıkabilirler"
Müslümanların güçlenerek peygamberimize destek çıkmaları gerektiğini söyleyen Meşal, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Güçlü ve kuvvetli müminler olalım. Nitekim efendimiz de 'kuvvetli mümin Allah'a zayıf müminden daha sevimlidir' buyurmuştur. Bizler, güçlü olduğumuz sürece belli bir otoritemiz de olacaktır. 'Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği her kuvvetten hazırlık yapın' Böylelikle Allah düşmanlarını korkutalım ki, bizleri zayıf görüp mukaddesatımıza ve ilkelerimiz karşı cüretkâr olamasınlar. Efendimizi kuruma yolundaki en önemli vazifemiz güçlü olmaktır. Böylelikle topraklarımızı, vatanımızı ve mukaddesatımızı özgürleştirebilelim. Efendimizi kuruma yolundaki en önemli vazifemiz, İsra ve Miraç'a çıktığı mübarek torakları siyonistlerin işgali altında bırakmamaktır. İslam mescitleri arasında en önemli üçüncü mescidimiz ve içerisindeki topraklar işgal altındayken nasıl olur da hayatımız bize tat veriyor. Efendimize olan desteğimiz ile onu özgürleştirmek için can atmalıyız. Nitekim Aksa topraklarındaki erkek ve kadın murabıt kardeşleriniz, Allah'ın izniyle oraya sahip çıkarak Aksa'yı özgürleştireceklerdir.
"Kendi yolumuzu ve ilkelerimizi koruyalım ancak insanlığa da rahmet yolu ile açılmaktan geri durmayalım"
Müslümanların İslam düşmanlarına karşı dünyanın her yerinde Allah'ın razı olacağı yerde durarak, tek bir ümmet olarak peygambere sahip çıkabileceklerini ve asıl başarının bu olduğunu vurgulayan Meşal, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Cihad ve şehadet bayrağını yükseklere taşımalı ve izzet sahibi olmalıyız. Otoritemizi tüm dünyada uygulamalıyız. Allah’ın izniyle ümmetimiz hayır yolunda ilerlemektedir. Dinimize, peygamberimize ve mukaddesatımıza karşı cüretkârca hareket eden haydutları Allah'ın izniyle en kötü şekilde hezimete uğratacağız. Yaşananı kendiniz için şer zannetmeyin. Nitekim onda sizin için hayır vardır. İçimizdeki imanı, onuru ve direnişi uyandırmışlardır. Allah'ın izniyle içinde bulunduğumuz bu zafiyet istisnai bir durumdur ve geçecektir. İslam ümmeti bunu hayır ile atlatacaktır. Nitekim toprakları üzerinde bulunduğumuz Türkiye devleti de İslam ümmetinin yeniden ayaklanmasının ve hayra ulaşmasının başlangıcıdır. Ancak bizler tüm İslam ümmetinin Allah'ın izniyle güçlü olmasını istiyoruz. İşte bu kendi içimizde, topraklarımızda, vatanlarımızda, cihadımızda, fikrimizde ve insanlığa olan açılımımızda peygambere olan desteğimizin yoludur. Kendi içimizde sıkışıp kalmayalım, katı olmayalım. Kendi yolumuzu ve ilkelerimizi koruyalım ancak insanlığa da rahmet yolu ile açılmaktan geri durmayalım. Allah'ın izniyle o zaman birler üstün olmayı başarır ve kültürel konumumuzu da tüm insanlığın önüne taşımış oluruz. Sertlikle değil rahmetle devam edersek, Allah'ın izniyle Allah'a ve resulümüze olan ahdimizi yerine getirmiş oluruz. Böylelikle bizlere bıraktığı mirasa sahip çıkmış oluruz. Nitekim asıl yücelik de zaten budur. Bu yolu takip eden ashabı kiram ve tabiinler Filistin'i özgürleştirebilmiş ve anahtarlarını ellerinde tutmuştur. Kendilerinden sonrakilere de izzetli bir gelecek bırakmışlardır."(İLKHA)