Meral Akşener, "Bir kez daha gördük ki; Sayın Erdoğan'ın milli güvenlik tanımı kendi koltuğunun güvenliğinden başka bir şey değil. Koltuğunu sallayan her şey ve herkes kendisi için bir milli güvenlik tehdidi. Geçinemiyor musun? O zaman teröristsin. İflasın eşiğinde misin? O zaman hainsin. Sosyal medyada eleştiri mi yazdın? O zaman milli güvenliğimiz için bir tehditsin. Bu ucube sistemin memleketimizi getirdiği şu ucube duruma bakar mısınız? Yazıktır, günahtır." diye konuştu.

Akşener, evine ekmek götüremeyen babaların, tenceresini kaynatamayan annelerin, mülakatlarda gelecekleri çalınan, huzuru, mutluluğu, yurt dışında aramak zorunda kalan gençlerin, toprağını ekemeyen çiftçilerin, hayvanını besleyemeyen besicilerin, 5-10 maaşlı danışmanların, sarayda sefa sürerken, asgari ücretin altında maaş alan emeklilerin, saray korkusundan yolsuzluk soruşturması açamayan savcıların esas milli güvenlik tehdidi olduğunu savundu.

"2023’te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz" diyenlerin, bugün Türkiye'yi ilk 20 ekonominin bile dışına çıkarttığını savunan Akşener, şöyle devam etti:

"Bu vizyoner yönetim anlayışının sonucunda gire gire gri listeye girdik. Bu gri listede dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasından hiçbir ülke yok. İlk 20 ekonomisi arasından da yine hiçbir ülke yok. İlk 30 ekonomisi arasından ise sadece Türkiye var. Peki bu listede başka kimler var? Bu listede Burkina Faso, Zimbabwe, Uganda, Filipinler, Kamboçya ve Suriye var. Peki bu listeye, neye göre giriliyor biliyor musunuz? Eğer ülkenizde yoğun miktarda para aklanıyorsa, terörist gruplar ülkenizden finansman sağlıyorsa ve siz bu sorunlara karşı hiçbir mücadele sergilemiyorsanız işte o zaman gri listeye giriyorsunuz. Şu rezilliğe bakar mısınız? Türkiye'nin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun. Bu rezillik karşısında iktidar ne yaptı dersiniz? Bu tip durumlar karşısında her zaman yaptıkları gibi hep bir ağızdan yine 'dış güçler' demeye başladılar."

Türkiye'nin itibarının yerle bir olmasını istemediklerini belirten Akşener, gri listeye neden girildiğini daha iyi anlamak için öncelikle, "Türkiye’de gerçekten para aklanıyor mu?" sorusunun sorulması gerektiğini söyledi.

İyi Parti Genel Başkanı Akşener, şöyle devam etti:

"Evet, maalesef aklanıyor. Hem de bizzat devlet eliyle aklanıyor. Mesela eğer yurt dışında paranız varsa veya yurt içinde kanunsuz yollardan kazandığınız parayı yurt dışına çıkardıysanız, bu parayı aklamak için uğraşmanıza hiç gerek yok. Nasıl mı? Hemen varlık barışı için müracaat edip yüzde 1 komisyonla bu parayı kolayca aklayabiliyorsunuz. Yani yüzde 1 komisyon ödeyince kimse size 'O parayı nereden buldun?' diye hesap soramıyor. Yani bu ucube sistemde iktidar diyor ki; 'uyuşturucu mu satıyorsun? Getir paranı. Kaçakçılık mı yapıyorsun? Getir paranı. Türkiye'den para mı kaçırdın? Getir paranı. Yüzde 1 komisyonla paranı da aklıyorum, seni de aklıyorum' Bu kadar basit. Çamaşır suyu reklamı değil, AK Parti iktidarı. İşte size kabile reisi yetkileriyle, devlet yönetmeye kalkan Sayın Erdoğan'ın kabile devletleriyle bizi aynı listeye sokan güçlü Türkiye vizyonu."

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri devam eden 2022 yılı bütçesine değinen Akşener, "Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm imkanları, bereketli topraklarımızın tüm zenginliği yine o beş müteahhidin ve bir grup saray şımarığının hizmetine sunulacak. 2021'de olduğu gibi Sayın Erdoğan'ın 2022 bütçesinde yine heyecan, umut yok. Çünkü bu bütçede yoksulluğa, enflasyona, işsizliğe çare yok. Gelir dağılımındaki adaletsizliğe çözüm yok. Bu bütçede çiftçilerimize yeterli destek, milletin borçlarına çare yok. İşçinin, işverenin, emeklinin, hayatını kolaylaştıracak adımlar yok. EYT'liler, 4/B'liler, söz verilmesine rağmen 3600 ek gösterge bile yok. Bu bütçede millet yok." ifadelerini kullandı.

Akşener, faizin indirilip, döviz kuru yükseldikçe ihracatın artacağının iddia edildiğini anımsatarak, doların 10 liraya dayandığını, kur lobisinin kazandığını, milletin kaybettiğini söyledi. Akşener, "Merkez Bankası bağımsızlığının tabutuna son çivi de bu şekilde çakılmış oldu." dedi.