Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, UNESCO tarafından 2015'te Dünya Mirası olarak tescillenen Diyarbakır Surları'nın eski ihtişamına kavuşması için başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince yapılan ihaleyle, 3. etap restorasyon çalışmaları kapsamında yer alan 1-2-5-7 ve 8 No'lu burçlar ve ara sur duvarlarındaki restorasyon çalışmaları devam ediyor. Surlardaki 7 ve 8 No'lu burçların zemin katlarının tespiti ve drenaj sisteminin gerçekleştirilmesine yönelik kazıda, Kanuni Sultan Süleyman tarafından halkın su ihtiyacının karşılanması için 1543'te yaptırılan ve 1930 yılına kadar kentin ihtiyacını karşılayan su şebekesine rastlandı.
HALKIN SUSUZLUK TALEBİ ÜZERİNE YAPILMIŞ
Diyarbakır Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Koç, surlardaki restorasyon çalışmalarının alanında uzman teknik elamanlar ve arkeologlar denetiminde devam ettiğini söyledi. Kazıda tespit ettikleri su şebekesine değinen Koç, "Kazıda, Kanuni Sultan Süleyman döneminde kentin 14 kilometre uzağında bulunan Gözeli'den Hamravat suyunun su kemerleriyle getirildiği su şebekesine ilişkin verilere ulaştık. Şu an 1 ana hat, 3 tali hattan oluşan 50 metre uzunluğundaki su dağıtım tesisatının kısımlarını tespit ettik" dedi. Tesisatın zeminden yaklaşık 2 ile 3 metre derinlikte tespit edildiğini aktaran Koç, ana hat künklerinin 33 santimetre, diğer 3 hattın da 14 ile 19 santimetre çapındaki künklerden oluşan tali hatlar olduğunu söyledi.
“KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN 4 DEFA DİYARBAKIR'A GELMİŞTİR”
Su şebekesinin dönemin teknolojisiyle "künk" denilen pişirilmiş topraktan yapılan borulardan oluştuğunu belirten Koç, şöyle devam etti: "Su şebekesi Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman'ın Diyarbakır'a gelişi ile halkın susuzluk talepleri doğrultusunda yapılmış bir çalışmanın ürünü. Kanuni Sultan Süleyman, Irakeyn seferleri sırasında 4 defa Diyarbakır'a gelmiştir. Bu seferler sırasında kentte uzun süre konakladığı yazılı kaynaklarda mevcut. Diyarbakır halkının susuzluk sorununu çözmek üzere 1543'te Gözeli'den Hamravat suyunu halk arasında 'kantara' diye adlandırılan su kemerleriyle şehre kadar getirmiştir." Daha önce yazılı ve görsel kaynaklardan kemerler vasıtasıyla kente su geldiğini bildiklerini ancak surun içerisindeki dağılımıyla ilgili net verinin bulunmadığını vurgulayan Koç, arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları sonucunda suyun surdaki dağılımına ilişkin de güzel bir veri elde edildiğine dikkati çekti. AA