Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin (FSMWÜ) iş birliğinde milli mücadele sürecine ilişkin edinilen verileri değerlendirmek ve anlatmak amacıyla “Milli Mücadeleye Yerel Bakışlar Sempozyumu” başladı.

25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi’nde başlayan ve 2 gün sürecek sempozyum 3 oturumdan oluşacak. Sempozyumda “Antep Savunması”, “Batı Anadolu’da Milli Mücadele” ve “Güney Cephesi” konu başlıkları ele alınacak.

Sempozyumda konuşan Gaziantep Valisi Davut Gül, sempozyuma katkı sağlayan bütün paydaşlara teşekkür etti.

Gaziantep’in 6 bin 317 şehidinin olduğunu hatırlatan Gül, “Müslüman nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin şehit olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Bunun anlatılması ve yaşatılması çok önemli. Bu toprakları bize emanet eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize, sağlık sıhhat diliyorum.” dedi.

“Tarihten ders çıkarmalıyız”

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Arif Özaydın, “Tarihten ders çıkarmalıyız. Bu millet milli mücadele ile ayaktan kalan bir millettir. Bugün de yarın da biz milli mücadeleyle ayakta kalacağız. Ben de bu coğrafyanın bir insanı olarak verilen mücadeleleri biliyorum. Ama tarihimizden ders çıkarmamız, tecrübeyle yola bakmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“Milli mücadele bizi biz yapan geçmişimizin önemli bir kesitidir”

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Fatih Andı ise, “Tarih, tanımı gereği geçmişten farklıdır. Tarih, geçmişte olmuş ama olup bitmemiş şeylerin karşılığıdır. Olmayan bir geçmiş tarih değildir. Bu yüzdendir ki bütün yaratılanların içerisinde geçmişini idrak eden yalnızca insandır. Tarih, yaşamakta olduğumuz hayata tesir etmeye devam eden bizi duygulandıran, sevindiren, üzen, pişman eden bir geçmişin bilgisidir. Tarih, yaşadıklarımızı izah eden ve hatta onları normalleştiren, meşrulaştıran bir bilgidir. Bu yüzden bir kere yapılsa da tekrar ve tekrar yazılmak zorundadır. Her devirde toplumlar kendi ihtiyaçları ve donanımları doğrultusunda tarihte yeniden yüzleşmek zorundadır. Toplumlarda bireyler, başlarına gelen her şeyi hatırlamazlar. Olmak istedikleri şeyi, olabilmek için hatırlamaları ve unutmaları gerekenleri seçerler. Toplumsal bilinç, insanları birlikte hatırlayıp birlikte unutmaları yönünde inşa edilir. Sadece kendi yaşadıklarını hatırlayan birey, belki fert olabilir ama şahsiyet olamaz. Birlikte hatırlamayan insanlar aile ve millet olamazlar. Milli mücadele bizim birlikte hatırladığımız tarihimizdir. Bizi biz yapan geçmişimizin, önemli bir kesitidir. Farklılıklarımızın bizi ne kadar ayrıştırsa da milli mücadele kavramı üzerinde buluşulur. Milli mücadele yalnızca bir tarihin olayı değildir. Milli mücadele aynı zamanda kültürel ve siyasal bir kavramdır.” diye konuştu.

“Milli mücadele tarihimizin hiçbir dönemiyle karşılaştırılamaz”

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü Doçent Doktor Mustafa Göleç de şunları söyledi:

“Ne güzel bir tesadüf ki tam 100 yıl önce bugünlerde milli mücadelenin ilk büyük askeri başarılarına müteakip ilk ve en önemli diplomatik başarılarından biri elde edildi. 20 Ekim 1921’de Ankara Anlaşması imzalandı. Güney Cephesi’ndeki savaş resmen sona ermiştir. Antep, Maraş, Urfa; gazi, kahraman ve şanlı unvanlarını resmen elde etmeye hak kazanmıştır. Bugün bu mutlu hadisenin 100’üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz. Bu hadisenin köşe taşlarından biri olan milli mücadele, modern Türkiye’nin oluşumundaki en önemli olgu olmuştur. 30 Ekim 1918’den 29 Ekim 1923 ile geçen 5 yıl, tarihimizin başka hiçbir dönemi ile karşılaştırılamaz. Ne mutlu ki devletimiz, resmi kurumlarımız, üniversitelerimiz, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız milli mücadelenin 100’üncü yılı ile ilgili olarak çalışmalar yürütüyorlar. Bu dönemin ve hadiseyi hatırlayarak anlamak ve anlatmak için ne yapılsa az. ‘Milli Mücadeleye Yerel Bakışlar Pojesi’ ve bugün proje kapsamında gerçekleştirmekte olduğumuz sempozyum, bu çalışmaların bir örneğidir. Milli mücadele konulu Türkçe literatür, dönemin ağırlıklı olarak siyasi ve askeri gelişmelerden ibaret bir süreç olarak anlatıyor. Ancak milli mücadelenin toplumsal ve yerel boyutları, yeterince değerlendirilmiş değil. Anadolu’nun dört bir yanından şehirlerimiz, halkımızın farklı kesimleri bu mücadeleye bir şekilde katılmış, milli mücadelenin doğrudan veya dolaylı olarak şahitleri olmuşlardır. Ülkemizin her köşesinden evlatlarını cepheye gönderen anne ve babaların, kardeşlerin, eşlerin, çocukların hafızaları yaşanan ama ne yazık ki hakkıyla yazılamayan bir tarihin kaynaklarıdır. Onlar, nüfusları azalan, ekmekleri eksilen, yaşadıkları yerler harabeye ve viraneye çevrilen yine de bu varoluş mücadelesini canları ve mallarıyla büyüten insanlarımızdır.”

Türkiye Bilimler Akademisi Başkan Vekili Profesör Doktor Ahmet Cevat Acar “Milli Mücadeleye Yerel Bakışlar Projesi”nin Türkiye Bilimler Akademisi Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi iş birliğinde yürütülen bir proje olduğunu bildirdi.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Erdem Güzelbey de sempozyumu önemsediklerini belirtti. (İLKHA)