Brüksel'deki Avrupa Birliği (AB) liderler zirvesine Polonya ile yaşanan kriz damgasını vurdu. Başını Fransa, Hollanda ve Lüksemburg'un çektiği ülkeler Polonya'ya karşı sert önlemler alınmasını talep etti.

Son kriz, Polonya Anayasa Mahkemesi'nin 7 Ekim'de aldığı kararda, Polonya anayasasının, AB'ye yetki devri yapılmamış alanlarda AB hukukundan üstün olduğuna hükmetmesi nedeniyle patlak vermişti. Brüksel karara sert tepki gösterirken Britanya'dan sonra (Brexit) Polonya'nın da AB'den ayrılma olasılığıyla ilgili Polexit tartışmaları başlamıştı. Polonya, yürürlüğe soktuğu yargı reformu ve medya yasaları nedeniyle de yıllardır AB'nin sert eleştirilerine hedef oluyor.

Polonya: Şantaja boyun eğmeyeceğiz
Zirveye katılan Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, hükümetinin hiçbir "şantaj"a boyun eğmeyeceği çıkışını yaptı. "AB Komisyonu ve AB Adalet Divanı gibi bazı AB kurumlarının, AB Sözleşmesinin kendilerine tanımadığı yetkileri sahiplendiğini" söyleyen Morawiecki, "Anlaşmamız böyle değildi. Bu nedenle Polonya hükümeti de Polonya parlamentosu da bu konuda şantaj baskısı altında hareket etmeyecektir" diye konuştu. Morawiecki, AB hukukunu sadece ulus devletlerin yetkilerini AB'ye devrettiği alanlarda öncelikli olarak tanıyacaklarını kaydetti.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise, yargı reformlarından geri adım atana kadar Polonya için öngörülen 36 milyar euroluk korona fonu yardımının ödenmeyeceğini açıklamıştı.

Yaptırım talepleri
Hollanda Başbakanı Mark Rutte von der Leyen'in açıklamasına destek vererek, "Yargının hükümetin kontrolüne alındığı bir Doğu Avrupa ülkesine nasıl para gönderilebilir, tahayyül etmek bile zor" ifadesini kullandı. Rutte ayrıca AB Konseyi'nin Polonya'nın oy hakkının elinden alınmasına kadar uzanabilecek prosedür başlatabileceğini de sözlerine ekledi.
Belçika Başbakanı Alexander De Croo da, Polonya'nın kırmızı çizgiyi aştığını savunarak, "Bir kulübün avantajlarından yararlanmak istiyorsanız kurallarına da uymak zorundasınız" diye konuştu. Fransa'nın Avrupa Bakanı Clement Beaune de Polonya'ya karşı yaptırımların seçenekler arasında değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Avusturya Başbakanı Alexander Schallenberg ise, Polonya'nın mali tehditleri ciddiye alması gerektiğini söyledi.

Merkel arabulucu rolünde
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Polonya konusunda yaptığı açıklamada, AB ilişkilerinin hukukun üstünlüğü temeli üzerine kurulu olduğunu vurguladı. Öte yandan Polonya'ya karşı dava açılması taleplerine karşı çıkan Merkel, "AB Adalet Divanı önünde hukuk kavgaları yığınının da bir çözüm yolu olmadığını" söyledi. AB Komisyonu, yargı reformu gibi nedenlerle Polonya'ya karşı AB Adalet Divanında dava prosedürleri başlatmıştı.
Polonya ile ilgili tartışmaların arka planında, üye devletlerin nasıl bir AB tahayyül ettiği gibi çok daha derin bir anlaşmazlık yattığına işaret eden Merkel, "giderek daha bütünleşen bir Avrupa mı, yoksa ulus devletin yetkilerinin artırılması mı" tartışmasının Polonya ile sınırlı olmadığı uyarısında bulundu.

Macaristan'dan Polonya'ya tam destek
AB liderler zirvesinde Polonya'ya tam destek ise, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi konularda Polonya gibi AB'nin sert eleştirileriyle karşı karşıya olan Macaristan'dan geldi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, AB'yi gizliden gizliye yetkilerini genişletmeye çalışmakla suçlayarak bu eğilimin durdurulması gerektiğini vurguladı.
Polonya'ya yönelik muameleyi "cadı avı" diye nitelendiren Orban, "Polonya haklı. Ulus devlet önceliklidir. Polonya sadece muharebeyi başlatma cesaretini göstermiş oldu" diye konuştu.

Kaynak: DW Türkçe