DİYARBAKIR- Diyarbakır`da uluslar arası nitelikte "İslam Alimleri Birliği" kuruldu. Merkezi Diyarbakır`da olan İslam Alimleri Birliği`nin açılış konuşmasında konuşan İslam aleminin güzide alimleri alimlerin önemine vurgu yaparak, alimlerin Müslümanlar arasında birlik ve beraberliği sağlayan en önemli unsur olduğuna dikkat çektiler.
 
Uluslar arası İslam Alimleri Birliği açılış toplantısına, Mısır İhvanı`ndan 2, İran Kurdistanı`ndan 20, Irak Kurdistan Hareketinden 3, Suriye Kurdistanı`ndan 4, Afrika İslami Hareketinden de 3 güzide alimler ve HÜDA PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz ve Genel Başkan yardımcıları katıldı.
 
Sunuculuğunu Abdulsamet Yalçın`ın yaptığı İslam Âlimleri Birliği`nin açılış konuşması Kur`an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Okunan Kur`an-ı Kerim`den sonra medrese ve alimleri konu alan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
 
`Tarihi bir toplantı`
Açılış konuşması yapan Yalçın, bu tür toplantıların ya yapılmadığını ya da çok nadir yapıldığını söyleyerek, " Bu türde ilke defa tarihi bir toplantı düzenleniyor. Bu münasebetle Türkiye, Türkiye Kurdistanı, İran ile Irak Kurdistanı ve Mısır İhvan`ı ile Afrika İslami Hareketi bununla şeref duyuyor. En büyük eksikliğimiz vahdet eksikliğimizdir bu vahdete ihtiyacımız vardır. İnşallah bu tür toplantılarla bu vahdeti sağlamaya çalışacağız" dedi.

`Vahdet için en büyük görev alimlere düşüyor`
Daha sonra bir konuşma yapan İslam Alimleri Birliği Genel Başkanı Mele Enver Farkînî, Allah`ın İnsanları yarattığını hatırlatarak ama Allah`ın insanı başıboş bırakmadığını söyledi. Bundan dolayı bu insanları irşad için de Peygamberlerin yol gösterici olarak gönderildiğini ifade etti.
 
İnsanların kurtuluşunun ancak Hz. Muhammed`e tabi olmaktan geçtiğinin altını çizen Farkînî daha sonra; " Hz. Muhammed ümmetine Allah`ın kitabı olan Kur`an-ı ve kendi sünnetini bıraktı. Alimler ancak bu ağır emaneti ayakta tutabilirler. İşten bundan dolayı Allah peygamberlerden sonra en büyük görevi vererek âlimleri peygamberlerin varisini yaparak onlara büyük bir makam tayin etmiştir" ifadelerine yer verdi.
 
`Alimlerin izzetli ve şerefli oluşu ümmetin izzet ve şerefli oluşudur`
Alimlerin izzetli ve şerefli oluşlarının ümmetin izzet ve şerefli oluşu olduğuna vurgu yapan Farkînî, ümmetin zillete düşüş sebeplerinden birinin de alimlerin sultanlara ve mevcut iktidarlara yaranma olarak gösterdi.
 
Kürtlerin`de, Türklerin`de, Arapların`da, Fars`larında hepsinin İslam âlimlerinin çatısında toplanması gerektiğini dile getiren Farkînî konuşmasını daha sonra, " Bundan dolayı bu cemiyete bu birliğe ihtiyaç duyduk. Bunun içinde âlimler kendi aralarında birlik beraberlik içinde olması gerekir. İşte bunun için bu cemiyete ihtiyaç duyuldu" ifadelerini kaydetti.
 
Farkînî`nin konuşmasından sonra İslam Alimleri Birliği Başkan yardımcısı Mehmet Şenlik hoca ise Alimler Cemiyeti`nin kuruluş, amaç ve hedeflerini şöyle sıraladı:
"İçinde yaşadığımız dijital dünyada, İslam`ın evrensel mesajını daha hızlı ve etkin bir şekilde Müslüman halklara ulaştırmak! Müslümanlar arasında zayıflamış bulunan ve hatta kimi yerlerde ulusalcılık fikrinin gerisine itilen "Ümmet" düşüncesinin yeniden ihya edilerek yaygın hale getirmek! Müslüman aydın ve âlimlerin, görev ve sorumluluklarını daha seri bir
şekilde yerine getirmeleri için âlimler cemiyeti kurulmuştur.
 
İşte bu hedefin gerçekleşmesi için âlimlerin öncülüğünde teşkilatlı çalışma zorunluluğu hâsıl olmuştur. Zira âlimlerin misyonu, sürüklenen değil, sürükleyen güç olmaktır. Özellikle ümmetin bölük pörçük hale geldiği günümüzde, âlimlerin tek ses ve tek yürek gibi hareket ederek, yeniden ümmet bilincini yaymaları gerekir.
 
Görüldüğü gibi bu ümmetin, üç ana özelliği veya görevleri vardır:
1-Hayra davet eden: bu özellik, herkesten önce âlimlerin görevidir. Çünkü âlimler, toplumun doktorlarıdırlar. Eğer doktor hasta olursa onu kim tedavi eder?
2-İyiliği emreden: bu, hem âlimlerin hem de yöneticilerin görevidir. "ümmet içerisinde iki sınıf vardır ki, onlar ıslah olurlarsa bütün insanlar ıslah olur; onlar bozulursa bütün insanlar bozulur. İşte onlar, âlimler ve yöneticilerdir.
3-Kötülükten meneden, bu da öncelikle yöneticilerin görevidir. Ancak İmamı Şafii`nin (r.a) dediği gibi; yöneticiler halkı yönetir; onları da âlimler yönetirler.
 
Cemiyetimizin takip edeceği yol vasat ve itidaldir. Bu ümmet vasat bir ümmettir. Vasat, gerek ibadette, gerek muamelatta ifrat ve tefritten sakınarak orta yolu seçmektir. Diğer bir ifadeyle sivri uçlardan kaçarak merkezde durmak, itidalli ve ölçülü olmaktır.
 
Irkımız, rengimiz ve dillerimiz ayrı olsa da, biz tek bir ümmetiz. Bizi birbirimize bağlayan ana bağ, akide bağı ve İslam kardeşliğidir.
 
1-Akide, fıkıh, ibadet ve muamelat gibi konularda, tahrifattan ve sapık yorumlardan arındırılmış, ifrat ve tefritten uzak kılınmış İslam kültür külliyatını öğrenmek, bu ilimler ışığında Müslümanları aydınlatmak ve bu hususta gayret gösterenlere destek olmak.
2-Müslümanları, akidelerinin gereği olan yaşam tarzlarını ve kültürel kimliklerini tehdit eden unsurlara karşı uyarıp bilinçlendirmek ve uygulanmakta olan sistematik asimilasyon ve kültür
emperyalizmine karşı uyanık hale getirmek.
3-Allah`ın insana verdiği yeryüzü halifeliği görevini layıkıyla yerine getirmek için, büyük Risalet davasını temsilen İslami kişiliği oluşturmak, Faydalı ilim, yeterli amel, güçlü irade,
olgunluğa ermiş fikir ve yüce ahlak ile sahih dindarlığı hayata yansıtmak.
4-Modern değişim ve gelişmeler karşısında etkilenen gençleri aydınlatmak; onlara İslami bakış açısı kazandırmak, fikri ve ameli hayat problemlerine karşı, muteber içtihatlar ışığında çözümler üretmek ve onlara rehberlik etmek.
5-İlim ile vakıayı birleştirerek hayatı ilimle aydınlatmak, âlimlerin ilmi sahada olduğu gibi, sosyal ve siyasal alanlarda da etkin söz sahibi olmasını sağlamak suretiyle bütün toplumu ilimden faydalanır hale getirmek.
6-dine karşı amansız saldırılar varken, mezhebi ihtilafları bir tarafa bırakıp, tüm ehli kıbleyi tek bir ümmet anlayışıyla ortak noktalar üzerinde ittifak ederek Müslümanların gaye ve hedefini birleştirmek.
7-İslam düşmanlarının, Müslümanlar aleyhine yürüttükleri çirkin kampanyalar hakkında Müslüman kamuoyunu aydınlatmak, bunun için gereken yer ve zamanlarda seminer, konferans, gece ve panel tertip ederek bu konuda Müslüman aydın ve âlimler arasında söz ve fikir birliğini sağlamak.
8-İslami değerleri korumak ve Müslüman şahsiyetleri tanıtmak amacıyla gezi ve ziyaretler yapmak, bunun için
gerek ulusal ve gerek uluslararası düzeyde toplantı ve bilgi şölenleri düzenlemek.

9-Müslümanlar arasında yersiz ihtilaflara ve ayrılıklara yol açan belirsizlikleri ve cehaleti ortadan kaldırmak için, İslami ilimlerin yanında fenni ilimleri de yaygınlaştırmak,
10-Bölgemizde Arapça ile tedrisat yapan Medrese ve Kur`an kursları gibi ilim yuvalarını çoğaltıp yaygınlaştırmak ve bu güzel müessesleri tecdit ederek daha faal hale getirmek için onlara yeni bir müfredat hazırlamak.
11-İslam adına topluma yerleşen veya bilinçli olarak yerleştirilen, ancak İslam ile alakası olmayan batıl inanç, fikir ve bidatler konusunda toplumu aydınlatmak ve bu çerçevede cehaletle mücadele etmek.
12-Gerek yurt içinde ve gerek yurdışında yaşamakta olan muteber ve değerli İslam âlimleriyle görüşmeler yapmak, onların tecrübelerinden istifade ederek ümmetin içinde bulunduğu çıkmazları aşmak için ortak projeler hazırlamak.
13-Hukuksuz ve usulsüz olarak meslekten ihraç edilmiş veya sürgün edilmiş âlimlerin, kaybolmuş haklarını hukuki yolla aramak ve iade`i itibarları için mücadele etmek.
 
Şenlik`ten sonra bir konuşma yapan İslam Alimleri Birliği üyelerinden Mehmet Göktaş, dünya alimlerinin yanında bulunduğu için çok bahtiyar olduğunu ifade ederek, peygamberliğin son bulduğunu ama nemrut, firavun ve Ebucehilliğin son bulmadığına dikkat çekti.
 
Ulemanın sofra dualarında yer almaması, aksine meydanlara inmesi gerektiğini söyleyen Göktaş, " Bu firavun ve nemrutların yakasına sendikalar gazeteciler yapışmamalıdır. Bu görev İslam alimlerinin görevidir. Alimler Allah`ın ayetlerini haykırmak için meydanlara inmeliler" dedi.
 
Mısır İhvanı`ndan, Ezher Üniversitesi hocalarından ve Afrika Davetçileri İslam Birliği Başkanı Ahmed Zaid ise alimlerin rolü ve görevleri üzerinde durarak birlik beraberliğe vurgu yaptı.
 
İslam Alimleri Birliği`nin başarıya ulaştırması için dua eden Irak Kurdistan alimlerinden Mele Abdurrahman, " Alimler Yahudi ve Hıristiyanlar gibi tefrika ve dağınıklık içinde olmamalı ki ümmette dağınık olmasın. İşte bu noktada vahdet için alimlere büyük görev düşüyor" dedi.
 
İran Kurdistanı`ndan Mele Rıza Urmîye ise, birliğin kurulmasında emeği geçen Türkiye Kurdistanı`nda ki alimlere teşekkür ederek, sadece Kürdistan alimleri değil tüm İslam alimlerinin uykuda uyanması gerektiğine vurgu yaptı.
 
Daha sonra Suriye Kurdistanı`ndan ve Afrikalı alimler birer konuşma yaparak ümmetin vahdetinin alimlerin vahdetinden eçtiğinin altını çizdiler. (Osman İçli / Hüseyin Yalçın- İLKHA)