Kur'an yasağı 3 Mart 1924 yılında çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanunu, 430 sayılı yasa ile yürürlüğe girdi. Yasağın başlamasıyla devlet tarafından ele geçirilen Kur'an-ı Kerim'ler ve Arapça yazılan eserler yakılarak imha edilirken, mazlum halka olmadık zulümler yapıldı. Bu baskılara rağmen insanlar ahırlarda, dağlarda ve mağaralarda Kur'an eğitimine devam etti.

 

24 yıl aralıksız bir şekilde süren bu yasaktan nasibini alan yerlerden biri de Palu İlçesi, Andılar (Sağuna) köyü idi. Hem Kur'an yasağı hem de meydana gelen Şeyh Said Kıyamı ile zulme uğrayan köy halkı, Kur'an'ları ve Arapça metinlerden oluşan dini kitapları köyün arkasındaki küçük bir mağarada saklamak zorunda kalmıştı.

Andılar köy sakinlerinden ve köyün eski muhtarlarından Abdurrahim Aydemir, Cumhuriyet kurulduktan sonra başlayan Kur'an yasağı ve Şeyh Said Kıyamıyla köylerinin çok zulme uğradığını, asker köye gelince Kur'an'ları bu mağarada saklamak zorunda kaldıklarını belirtti.

Köylülerin Kur'an-ı Kerim'leri sakladığı mağara

Aydemir, "Bizim köylülerimiz de yasak nedeniyle Kur'an'larını saklamış, şu gördüğümüz mağaraya koymuşlardı. Yapılan bu baskıya rağmen köylüler Kur'an eğitiminden vazgeçmemişler. Kur'an okumaya devam etmişler. Daha sonra Şeyh Said'in kıyamı gerçekleşmiş. Şeyh Said kıyamında birkaç gazimiz olmuş. Bir tanesi de benim atam İbrahim Aydemir'dir. O da yaralanmış." dedi.

Andılar Köy sakinlerinden ve köyün eski muhtarlarından Abdurrahim Aydemir

O dönemlerde yaşadıkları zulümleri dedesinin dilinden aktaran Aydemir şöyle konuştu:

Şeyh Said kıyamında biz çatışmaya gittik. Biz buraya geldiğimizde Kur'an yasağı geldi. Asker köyü bastı. Tüm köyü boşalttık 3 gün muhacir olduk. Köy yakıldı. Burada bir ziyaret vardı. Onu da yaktılar. Atatürk döneminde onun komutanlarından Ali Haydar diye bir komutan varmış. O bu köylere çok zulmetmiş. Köylüler, asker geldiği zaman Kur'an ve eski Arapça kitapları bu mağaraya saklıyormuş. Onlar gittikten sonra Kur'an ve Arapça kitaplarını buradan alıp derslerine devam ediyorlarmış. Eğer asker köyde bu kitapları görse alıp yakıyormuş. Camiye ayakkabılarla giriyor, halka çok zulmediyorlardı. Bizim köy 3 gün muhacir olup Akdağ (Deşte Botan) dediğimiz yere gitmiş.

Kendisinin de mağarada saklanan Kur'anları gördüğünü ve köyde eskiyen Kur'an ve kitapları oraya kendilerinin de bıraktıklarını belirten Aydemir, sonradan bu mağaradaki kitapların kimin tarafından yakıldığını bilmediğini, Şeyh Said Kıyamının ardından türbenin de yakıldığını ve bu insanların ölülere bile hürmet göstermediğini aktardı. (İLKHA)