Riyad Makaev / Çeviri makale
“Covid krizi sırasında felç olduk ve kendimizi virüsle mücadeleye adamak zorunda kaldık ve tedarik zinciri üzerindeki baskıyı fark ettik. Kısacası sandığımızdan çok daha savunmasız bir dünya olduğunu anladık", diyor Ivan Krastev.
Ivan Krastev, "Avrupalılar için özellikle bir dizi şok oldu, çünkü dünyada ne kadar izole olduklarını gördüler. Amerika aniden geri çekildi, Çinliler beklenenden çok daha agresif davranmaya başladı. Avrupa Birliği'ne gelince, Mart 2020'den itibaren iki ay içinde aslında AB var olmaktan çıktı! Bütün ülkeler sınırlarını kapattı. Tek kelimeyle, artık birlik veya etkileşim diye bir şey kalmadı. Ancak insanlar bunun da işe yaramayacağını anladı, çünkü Covid milliyetçiliğin ekonomik sınırlarını ortaya çıkardı, "diye devam ediyor.
Krastev; Biden yönetiminden gelen mesaj şu şekilde: Çin politikamız üzerinden yargılanmak istiyoruz. Bu Avrupalılar için büyük bir sürpriz, çünkü Amerikalılar Pekin ile rekabetin harika bir konu olduğunu düşünüyorlarsa, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin bir uzmanının gösterdiği gibi, yeni Soğuk Savaş Avrupalıların kendilerini bir parçası olduğunu hissettikleri bir şey değil.
Krastev, "Ayrıca Avrupalılar, soğuk savaş çıkarsa, Hint-Pasifik bölgesinde artık SSCB günlerinde olduğu gibi merkezde olmayacağımızı anlamıyorlar. Küçük bir müttefik olacağız, Japonlar ve Avustralyalılar ise ana müttefikler olacak" diyor ayrıca.
Krastev’in analizi şöyle... "Amerikalılar Avrupa'ya dünyanın değiştiğini anlatmaya çalışıyorlar. Biden'ın gelmesiyle eski dünya geri dönmüş gibi davranmaya çalıştık. Amerikalılar için önemli olup olmadığımızı bilmek bizim için zor çünkü Bizim güçlü taraflarımız olarak gördüğümüz bazı şeyleri küçümsüyorlar. Örneğin teknoloji açısından ortak alanı düzenleyeceğiz dedik. Ancak Amerikalılar ortak teknoloji alanı olmayacağını söylüyorlar! Şöyle düşünüyorlar, bir Amerikan bölgesi, bir Çin bölgesi ve bir de teknolojik duvar olacak. İki bölgede çalışmak imkansız hale gelecek, standartlarla ilgili sorunlar olacak ve Ruslar Çin bölgesine katılacak ... "
(...) "Almanya dış politikası olmayan bir ülke. Şimdi Biden ile stratejik bir anlaşma yaptıklarına inandıklarına göre, bu anlaşmanın doğasını tam olarak anladıklarını da pek emin değilim, bu gerginlik yaratabilir" diyor Krastev.
Almanlar, Kuzey Akım'ı “bedavaya” aldıkları hissine kapıldılar. Ama Amerikalılar farklı düşünüyor. Kuzey Akım üzerindeki tavizleri oldukça pahalıydı. Örneğin, Kongre buna karşıydı, Polonya ihanete uğramış hissediyordu. Baltık Cumhuriyetleri de bundan hoşlanmadı ve Ukrayna'daki durumu karmaşıklaştırdı. Bu nedenle Biden, Almanlardan Rus sorununu çözmesini, Avrupa'nın dış güvenliğiyle ilgilenmesini ve ayrıca Çin'i destekleme sorununu çözmesini bekliyor. Çin'e ekonomik bağımlılığı göz önüne alındığında bu Almanya için hiç kolay değil. Durumu değiştirmek için çok fazla siyasi irade gerekecek. Oysa dış politika deneyimi olmayan yeni bir Alman takımımız var, diyor Krastev.
(...) "Orta Avrupa'da olup bitenler genellikle söylendiğinden çok daha çeşitli ve karmaşıktır. Viktor Orban'ın (Macaristan Başbakanı) çok otoriter eğilimleri vardır ve çok fazla güç biriktirmiştir. Ama her şeyden önce Orban, risk almaya meyilli bir politikacı. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın yanlış siyasi ve sosyal yönde hareket ettiğine ikna oldu ve Macaristan'ın Makyavelist bir tarzda Çin'in Avrupa'daki ekonomik genişlemesinin tekrarlayıcısı olabileceğine karar verdi. Anketlerde, özellikle bu tür siyasi "güzellik" çok yaşlı olduğu için güç kaybedebilir. Bunun Putin'in rejimiyle ilgisi yok”, dedi Krastev.
"Orta Avrupa'nın milliyetçi rejimleri için bir rol modeli Bibi Netanyahu’dur ve İsrail devleti ise onların ulaşmak istedikleri ütopyadır, yani küçüm ama; kendi boyutunun çok ötesinde bir rol oynayan, askeri açıdan da güçlü bir ülke. İsrail demografik gerilemeyi tersine çevirdi ve özellikle teknoloji alanında önemli ekonomik başarı elde etti ve aynı zamanda, demokratik bir ailenin parçası olan devlete etnik bir yaklaşıma sahip bir ülke haline geldi" belirtiyor uzman.
(...) Siyaset bilimci Fiona Hill'in yakın zamanda yaptığı bir açıklamayı yorumlayarak İvan Krastev, “Siyaset bilimci Fiona Hill'in, Rusya'nın Batı Avrupa yaşam tarzını benimseyeceği, bunun yerine Batı'nın Ruslaştıracağı yönündeki beklentilerin yönündeki yorumunu yorumlarken, şöyle dedi. “Rusya ve Avrupa arasındaki ilişkilerdeki sorun şu ki, her iki tarafın da diğerini ölmekte olan bir güç olarak gördüğüdür. Ama düşüşün eşiğinde olan bir oyuncuyla kim pazarlık yapmak ister ki? Daha da zayıflayana kadar bekleyelim, anlayışındalar! Putin şimdiden Putin sonrası dönemi düşünüyor ve ana sorunları önceden çözmeye çalışıyor, özellikle Ukrayna sorunuyla ilgilenmesi beklenebilir. Ayrıca Trump'ın Rusya'yı Çin'den ayırma planında yanlış olduğuna inanıyorum. Elbette Ruslara daha yakınız ama; bu yüzden bizi kültürel bir tehdit olarak görüyorlar. Hiçbir Rus Çinli olmak istemez! Ayrıca, birliktelikleri genellikle bahsettiklerinden daha karmaşıktır, diyorlar. Ruslara, Pekin'in küçük ortakları olacaklarını söylediğimizde, ilişkinin Fransız-Alman çiftininkiyle aynı olacağını söylüyorlar, çünkü Çin, gücünü stratejik olarak planlamaya hazır değil, ama biz hazırlar, diyorlar... Rusya’nın, her şeyden önce, bir iç sorunu var. Halkın aşıya güveni yok ve ekonomisi iyi durumda değil. Tüm bunlardan dolayı Fiona Hill, kısa vadede Rusya'dan gelen tehlikenin Çin'den daha büyük olduğu konusunda haklı. Çinliler zamanın onlardan yana olduğuna inanıyor. Ruslar öyle düşünmüyor."
Kaynak: Le Figaro