Batı Avrupa'yı vuran ve Belçika tarihinde benzeri görülmemiş sel felaketinin üzerinden tam 3 ay geçti. Doğudaki Liege, Limburg ve Namur eyaletlerinde 14-15 Temmuz'da onlarca binanın çökmesine neden olan sel nedeniyle yüzlerce aile, evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Selden en çok etkilenen kentlerin başında gelen, Liege'e bağlı Pepinster kentinin içinden geçen Vesdre nehri civarında halen ağır hasar almış binalar, parçalanmış arabalar, devrilmiş ağaçlar ve çamura batmış ev eşyaları göze çarpıyor.
Gönüllüler ve sivil toplum kuruluşları halka gıda ve temel ihtiyaç malzemeleri dağıtmaya devam ediyor.
Ancak pek çok haneye hala doğal gaz verilemiyor. Evleri hasar alanlar, akrabalarının yanında ya da geçici barınma merkezlerinde kalmaya devam ediyor.
Belçika Kızıl Haç Yetkilisi Vinno Leticia, "3 ayda fazla değişiklik olmadı. Yetkililer buraya gelip hiçbir şey yapmadı." ifadelerini kullandı. Leticia, evlerde gaz saati ve boruları hasar gördüğü için evlere doğal gaz verilemediğini belirterek, "Bazı insanlar evlerine döndüler ama çok zor durumdalar." diye konuştu.
"Her şey yavaş ilerliyor. Önümüzde kış çok yakın. Bu duruma acil çözüm bulunması gerekli." diyen Leticia, Kızılhaç'ın 1 Ağustos'tan beri hizmet verdiğini, Mart 2022'ye kadar öğle ve akşam yemeği dağıtmaya devam edeceğini aktardı.
Yerel hükümet 155 bin tonluk moloz toplamış olsa da, selin vurduğu yerleşimlerde gönüllüler halen temizlik çalışmalarını sürdürüyor. Ancak atıkların nasıl imha edileceği büyük bir sorun haline gelmiş durumda.
Liege'in kuzeyinde, 2014'ten bu yana kullanılmayan 10 kilometrelik A601 otobanı, 3 aydır selden çıkarılan moloz atıklarıyla dolu. Buradaki soruna çözüm bulunmadan, sel bölgelerinden çıkarılan atıklar halen otobana getirilip bırakılıyor. Civarda oturan halk, otobanda 100 bin ton civarı çöp bulunduğunu, görüntü kirliliği ve kokudan rahatsız olduklarını dile getiriyor.
Otobandaki durum, çevresel bir sorun da oluşturuyor. Çöplerin ayrışıp ayrışamayacağı, çamur, kirli su ve kimyasal içerdikleri için geri dönüşüme girip girmeyeceği henüz belirsizliğini koruyor.
Başbakan Alexander de Croo'nun "ülkenin şimdiye kadar gördüğü en büyük felaket" olarak nitelediği afet nedeniyle 38 kişi yaşamını yitirmişti.
İki milyar avroluk hasara yol açan felaketin ardından krizin doğru yönetilip yönetilmediği, tahliyelerin daha erken mümkün olup olmadığı, can kayıplarının önüne geçilip geçilemeyeceği gibi sorular ülke gündemine taşınmıştı.