HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, geldiği Malatya'da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Yapıcıoğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Yapıcıoğlu, bu artışın sadece marketleri denetmekle aşağıya çekilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

"Fahiş fiyatlardaki artışın nedeni tarım politikalarının ve tarım girdilerinin çok artmış olmasıdır"

Yapıcıoğlu, "Gıda fiyatlarının tırmanışın tek sebebi marketçilerin, perakendecilerin yada gıda toptancılarının fiyatlarla oynaması değil. Bunun pek çok nedeni vardır ancak bunların en başında da tarım politikalarının ve tarım girdilerin çok artmış olmasıdır. Tarımsal faaliyet, üretim yapabilmek için toprağa ihtiyaç vardır; toprak fiyatları artmıştır. Toprağın suya ihtiyacı var, o suyun toprakla buluşması için büyük enerjiye ihtiyaç var; enerji fiyatları çok çok fazla bir şekilde artmış. Özellikle elektrikle sulama yapan çiftçilerimiz bu konuda çok şikayetçi." dedi.

"Çiftçi üretim yapmaktan vazgeçerse sonraki dönemde fiyatlar iyice artacaktır

Gübre ve tarımsal ilaçlarının ham maddesinin önemli bir kısmının ithal edildiğini söyleyen Yapıcıoğlu, "Dışarıdan geldiği için gübre fiyatlarındaki artış durdurulamıyor. Bazı gübre çeşitlerinde bu durum yüzde 100'ü aşmış durumda. Bütün bunlar gıda enflasyonunu sebepleridir. Tarımsal girdilerin maliyetini düşürmeden, planlı bir tarım yapmadan sadece marketlerdeki fiyatlara uğraşmak çare değildir. Sıfır gümrükle bazı tarım ürünlerini de dışarıdan almak da çare değildir. Kısa vadede belki bu davranış fiyatları aşağı çekecektir ancak uzun vadede çiftçimizi daha zora sokar. Ve çiftçi yeterince kazanamadığı için üretim yapmaktan vazgeçerse sonraki dönemde fiyatlar iyice artacaktır." diye konuştu.

"Acilen Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyaca vardır"

Yeni anayasa çalışmalarına değinen Yapıcıoğlu, bu konuda Meclis dışındaki partilerin de katkı verebilmesi gerektiğini söyledi. Yapıcıoğlu, "Biz HÜDA PAR olarak bu konuda elimizden geleni yapmaya hazırız. Acilen Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyaca vardır." diye ekledi.

"Islah edilmiş bir başkanlık sistemiyle Türkiye yoluna devam etmelidir"

Son zamanlarda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilere değinen Yapıcıoğlu, "Başkanlık sisteminde bizim de eleştirdiğimiz yönler var. Ama çözüm, 70 yıla yakın bir süre denenmiş olan parlamenter sisteme geri dönmek değil. Madem halk tarafından yüzde 70'e yakın bir destekle cumhurbaşkanını halk seçecek denilmiş… Çözüm, idareyi yeniden iki başlı hale getirmek değildir. Bu sistemin aksayan yönleri tamir edilebilir. HÜDA PAR olarak diyoruz ki bu sistem revize edilmelidir. Islah edilmiş bir başkanlık sistemiyle Türkiye yoluna devam etmelidir." ifadelerini kullandı.

"Vatandaş özel muayenehanelere mecbur edilmemelidir"

Hastaların randevu alamam şikayetlerini aktaran Yapıcıoğlu, bu konuda Malatya'da bir hastanın, bir diş hastanesinden ancak 5 yıl sonrasına randevu alabildiğini bildirdi. Yapıcıoğlu, "Bu gerçekten akıl alır gibi değil. Bu kadar uzun süre randevu veriliyorsa hastane sisteminin ciddi şekilde sorgulanması gerekiyor. Vatandaş özel muayenehanelere mecbur edilmemelidir. Kamunun verdiği sağlık hizmetleri yeterli hale getirilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Gençlerde uyuşturucu kullanımının arttığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Gençlerimize sahip çıkma, onları zararlı alışkanlıklardan koruma adına mutlaka sadece hükümet değil, belki STK, diğer muhalefet partileri ile birlikte ciddi şekilde düşünmemiz ve el birliği yapmamız gerekir." dedi.

"Gerçekten memleketin HÜDA PAR'a ihtiyacı var"

Geçim sıkıntısı konusunda vatandaşın feryadının duyulması gerektiğini kaydeden Yapıcıoğlu, önümüzdeki seçimlerin en önemli belirleyeninin geçim sıkıntısı olacağını söyledi.

Siyasetteki üslup tarzını eleştiren Yapıcıoğlu, bu nedenle vatandaşların da siyasilere karşı bir güvensizliğinin olduğunu belirterek, "Gerçekten memleketin HÜDA PAR'a ihtiyacı var. Eğer vatandaşlar, temas kurduklarımız HÜDA PAR'ı yakından tanısallardı, HÜDA PAR'ın memleket sorunlarına nasıl çözüm ürettiğini bilselerdi belki bu kadar ümitsiz olmayacaklardı. Bu anlamda basın yeterince sesimizi duyurmadığı için müştekiyiz. Siyaset kurumu, bu memleketin sorunlarını kavga etmeden, tansiyon yükseltmeden, milleti kutuplaştırmadan, kendi aralarında aklı selim ile sükûnetle konuşarak, tartışarak bir çıkış yolu bulabilir. Buna mecburuz. Siyasetin dilinden ve üslubundan da şikayetçiyiz." şeklinde konuştu.

"Ümmetin içinde olduğu hal siyonistleri cesaretlendirmekte ve adım adım gitmekteler"

İşgalci siyonist rejim mahkemesinin, Yahudilere  Mescid-i Aksa'da sessiz ibadet etme hakkı vermesi ve tepkilerin ardından kararın geri alınmasını değerlendiren Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

Oradaki Müslümanlar veya İslam ümmeti biraz geri çekildiğinde hemen siyonistler o boşluğu dolduruyorlar. Bundan sonra da böyle olacaktır. Şu anda ümmetin içinde olduğu hal, birbiriyle didişmesi siyonistleri cesaretlendirmekte ve adım adım gitmekteler. Bazıları sanki Yahudilere ibadet hürriyeti verilmiş gibi bir saflık içerisinde olaya yaklaşıyorlar. Ama onlar adım adım Mescid-i Aksa'yı işgal etmek, hiç bir Filistinlinin yaşamadığı bir arz-ı mevud hayal ediyorlar.

İran ve Azerbaycan arasındaki gerginlik

İran ve Azerbaycan arasındaki gerginliğe değinen Yapıcıoğlu, "Bu gerginlik yavaş yavaş tırmanıyor. Eğer iki İslam ülkesi, birbirine komşu olan, inanç bakımından birbirine çok yakın olan iki ülke arasında böyle bir gerginlik çıkıyorsa ve tırmanıyorsa emin olun benzer gerginlikler bizim güneyimizde yapılmak istenen şey gibi adım adım bizim ülkemizin de başına gelecektir. İslam ümmetinin uyanık olması, kendi sorunlarını kendi aralarında çözmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu konuda her iki ülke ile ilişkisi olan ve ilişkisi iyi olan Türkiye'nin inisiyatif alması ve bu gerginliği bir an önce sonlandırması hem Türkiye için hem de iki ülke için inşallah daha hayırlı olacaktır." dedi.

Paris İklim Anlaşması

Yapıcıoğlu, bir gazetecinin Paris İklim Anlaşması'nın Meclis onayından geçtiğini hatırlatması üzerine şu yanıtı verdi:

"Paris İklim Anlaşmasını, dünyayı en fazla kirletenler, atmosferini, toprağını suyunu en fazla kirletenler uzaktan seyrediyorlar. Ama birilerini, o anlaşmayı imzalamak konusunda teşvik ediyorlar. Şu anda tabiat, toprak, su hava hepsi birlikte bize dedelerimizden miras kalmamıştır. Torunlarımıza da bırakmamız gereken bir emanettir. Allah, bize 'Yiyiniz içiniz, israf etmeyiniz' diye emrediyor. İsraf sadece artan yemekleri çöpe atmak değildir. Allah'ın hükmü olan tabiatı sınırsız bir şekilde kullanabileceğimizi ve kirletebileceğimizi düşünürsek akıbet hayır değildir bizim için." (İLKHA)