Partisinin genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya Erbakan, Türkiye ekonomisinin gidişatı ve düzelmesi için çözüm önerileri ile ilgili konuştu. Bin tane Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinin açılacağıyla ilgili Erbakan, bu ülkede sadece meyve, sebze ve gıdanın pahalı olmadığını doğal gaz, elektrik, yakıt ve her şeyin pahalı olduğunu söyledi.
Sayıştay raporunun açıklandığını söyleyen Erbakan, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında ve sadece 2020 yılı içerisinde 19,7 milyar liralık işin 21/B maddesi ile pazarlık usulü verildiği anlaşılmıştır. Bu hukuka kanuna ve yasaya aykırıdır. Uygun değildir diye Sayıştay raporunda yazıyor. Çünkü 21/B maddesi yangın, deprem, sel ve savaş gibi özel durumlarda kullanılmak üzere çıkarılmış. Ancak doğal afet olmadan da bu kullanılıyor. Hatta geçtiğimiz toplantılarımızda demiştim herhalde mevcut iktidar ‘bizim iktidarda olmamız zaten doğal afet demektir.’ Ayrıca bir doğal afette gerek yok bizim zaten iktidarda olmamızın kendisi bir doğal afet diye düşünerek bunun hukuka uygun olduğunu zannedersem düşünüyor.” dedi.
“Esnafa, çiftçiye, köylüye, iş adamına ve halka geldiği zaman sineğin yağı hesap ediliyor”
Yaşanan ekonomik sıkıntıların nedenlerinin faiz, imtiyazlara kaynak aktarma ve israf olduğunu söyleyen Erbakan, “Birincisi faiz giderleri canavarı, ikincisi imtiyazlara kaynak aktarma canavarı ve üçüncüsü de maalesef israf canavarı. İtibardan tasarruf olmaz düşüncesiyle israfa da ciddi şekilde kaynak aktarılıyor. Milyonluk makam araçları, milyonluk makam odaları, milyonluk makam uçakları… Hiçbir sonuç elde edilemeyen Amerika gezisi 10 milyon dolar ile 20 milyon dolar arasında maliyet olduğu ifade ediliyor. Sadece Sayın Cumhurbaşkanın zırhlı araçlarının Ankara’dan Washington’a Türk Hava Kuvvetlerinin uçaklarıyla götürüp getirilmesinin maliyetinin 23 milyon lira olduğu ifade ediliyor. Bu gider kalemleri varken maalesef millete imkân aktarılması, dertlerine derman olunması, maaşlara zam yapılması, çiftçiye teşvik yapılması ve esnafın borcunun silinmesi mümkün olmuyor. Esnafa, çiftçiye, köylüye, iş adamına ve halka geldiği zaman sineğin yağı hesap ediliyor ve onlarda maalesef ezilmeye devam ediliyor. Bu üç gidere para nereden bulunuyor. Gelir kalemleri hangisi gelir kalemi yine üç tane bir tanesi borçlanma, ikincisi zam ve vergiyle milletin suyunu çıkartmak ve üçüncüsü de devlete ait kuruluşların ve varlıkların satılıp yok edilmesi. Yani üç tane temel giderimiz var. Üç tane de temel gelirimiz var.” ifadelerini kullandı.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan
“Mazota bu zamlar olduğu müddetçe öküzlerin çektiği karasabana döneceğiz”
Ekonominin gidişatının iyi olmadığına dikkat çeken Erbakan, konuşmasının devamında şunları aktardı:
“Bu durumda tabi biz yeniden at arabalarına ve Doğu Güneydoğu da katırlarla ulaşım dönemine dönmemiz gerekecek. Mazot fiyatlarıyla ilgili bu zamlar olduğu zaman öküzlerin çektiği karasabana döneceğiz. Doğal gaz bu kadar arttığı için odun yakacağız soba ile ısınan döneme döneceğiz deniliyordu. Şimdi de tekrardan at arabalarına dönmemiz gerekecek bu defa atların fiyatları yükselecek. Zam ve milletin suyunu çıkarmayla ilgili olarak pandemi de vatandaşına en az nakit desteği sağlama noktasında dünya şampiyonluğumuz oldu. Meksika, Arnavutluk ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşına pandemi sürecinde en az nakit desteği sağlayan üç ülkeden bir tanesi oldular. Milli gelirin yüzde 1’i kadar vatandaşına nakit desteğini sağlamış gelişmiş ülkelerde bu yüzde 15-16 ve yüzde 20’ye kadar çıkıyor.”
“Bu ülkede sadece meyve, sebze ve gıda mı pahalı?”
Erbakan, “Sayın Cumhurbaşkanı vatandaşa yeni bir maliyet kalemini yükleneceğinin müjdesini verdi. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Tarım Kredi Kooperatifleri 500 metrekarelik bin tane market açacak. Bu marketler ucuz meyve, sebze ve gıda satacak. Piyasa değerinin altında bu marketler nasıl satış yapacak. Zarar edilerek yapılacak. Zarar ederek yaptığı zaman o marketlerin yani devletin uğradığı zarar kime mal olmuş olacak gene 83 milyona fatura edilecek. Diyelim bunu yaptınız zararına satınız bir dönem ucuz meyve sebze aldık da bu ülkede sadece meyve, sebze ve gıda mı pahalı? Doğalgaz faturası, cep telefonu faturası ve elektrik faturası ne olacak? İnşaat malzemesi ne olacak? Otobüs, uçak ve tren biletleri ne olacak? Giyim kuşam masrafı ne olacak. Ayakkabı, kırtasiye, kitap, defter, kalem masrafı ne olacak? Bunlara da mı ayrı ayrı market açacaksınız? Hepsini açacaksanız o zaman tam bir sosyalist komünist Kuzey Kore gibi Sovyetler Birliği gibi bir dönem gideceğiz.” ifadelerine yer verdi.
“Çözüm üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomiye geçmektir”
Ekonominin çözümü için Erbakan, şunları söyledi:
“Çözüm borç, faiz, zam ekonomisi yerine üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomiye geçmektir. Önce imtiyazlılar anlayışı yerine önce millet anlayışının hâkim kılınmasıdır. Çözüm mutlaka paylaşımda adalet prensibinin devlet yönetiminde hâkim kılınmasıyla ancak olabilir. Çözüm borçla, zamla, vergiyle değil milli kaynak paketleriyle kaynak üretilmesiyle ancak olabilir. Bunu da ancak geçmişte de olduğu gibi inşallah bu dönemde de milli görüş yapacaktır. Yeniden Refah partisi yapacaktır.”
“Paris İklim Anlaşması istişareyle imzalanmalışdı”
Paris İklim Anlaşması ile ilgili hükümeti ve yetkilileri uyaran Erbakan, “Türkiye’nin imzalanmasını istenilen Paris İklim Anlaşmasının sonuçlarının birtakım mahsurlar içerebileceğinden şüphe duyuyoruz. Buradan yetkilileri hükümeti uyarma vazifesini yapıyoruz. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Kyoto Protokolü 2005 yılında yürürlüğe girdi. Bu protokolü yüzlerce az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere imzalattırdılar fakat dünya petrol tüketiminin yani iklim değişikliğine en fazla neden olan petrol tüketiminin yüzde 40’nı elinde bulunduran Amerika, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler bunu imzalamadı. Petrol tüketimin en fazla olan ülkelerin önce imzalaması gerekmez mi? Bunlar imzalamıyor işlerine gelmiyor diğer petrol tüketimi çok az bir kısmını gerçekleştiren az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler imzalıyorlar. Ancak bütün bu risklerine rağmen Sayın Cumhurbaşkanı bu anlaşmayı uygun olarak meclise gönderdi. Mecliste de doğrudan komisyonlara aktarıldı. Genel kurula gelecek. Ekim ayı içerisinde imzalanması bekleniyor. Bu noktada bu anlaşmanın mutlaka kamuoyunun bilgisine sunulması, uzmanlar ve bilim adamların bu konuyu incelemesi satır aralarındaki çok önemli kritik pof noktalarının görülmesi ve çok geniş müzakereyle istişareyle bu anlaşmanın imzalanması veya imzalanmaması gereklidir.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan
“Zorunlu PCR zulmünün bir an evvel durdurulmasının temenni ediyoruz”
Zorunlu PCR testinin iptali için Danıştay'a açtıkları davanın halen sonuçlanmadığını belirten Erbakan, “Yeniden Refah Partisi olarak Danıştay’a yaptığımız başvuru ile ilgili haber beklediğimizi buradan basın mensupları aracılığıyla kamuoyuna duyuruyoruz. Danıştay’daki yetkililerimize ve ilgililere duyuruyoruz. Hukuki prosedürde en fazla 15 gün içerisinde sonuçlanması gereken bir başvuru 35 gün oldu ve halen Danıştay’dan herhangi bir ses çıkmadı. Türkiye’deki yargıya, hukuk sistemine ve kurumlara olan güvenimizi sarsan bir durum. Şüphelerimizi artıran bir durum. Neden bu kadar bekleniyor. Buna evet veya hayır kabul veya ret cevabı vermek bu kadar süre almaz. Acaba bir yerden haber mi bekleniyor talimat mı bekleniyor bu noktada şüphelerimiz var. İnşallah bir an önce bunun hukuka uygun bir şekilde sonuçlandırılması ve milyonlarca doğal hakkı olarak aşı olmaktan kaçınan vatandaşlarımıza yapılan PCR zulmünün bir an evvel durdurulmasının temenni ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi eski YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün cenazesine katılmamasının sebebinin sorulması üzerine Erbakan, “Doğru o gün bildiğini gibi sosyal medya ve basında da takip edilmişse görülmüştür. Hakkari’nin ilçelerine aylar öncesinde belirlenmiş programlarımız vardı. O programları kesmek, yarıda bırakmak ve iptal etmek Hakkâri için çok büyük bir acı olacak. Aylardan beri bekliyorlar istiyorlar. Her şeyi organize etmişler. Bir de ona rağmen biz bu programları yarıda kessek bile düşündük ama uçak saatlerine baktığınızda ancak Van’dan gelebiliyorsunuz. Van’dan cumartesi günü uçağa binip Hakkâri programlarını iptal etsek bile cenazeye yetişmemiz mümkün olmuyordu. O nedenle gelmemiz mümkün olmadı. Allah rahmet eylesin kendisine de bütün geçmişlerimize de. Allah bütün geçmişlerimizin ve kendisinin taksiratını af etsin inşallah.” dedi. (İLKHA)