Çatalca ilçesine bağlı Gökçeali Mahallesinde yerleşimin bulunmadığı, halk tarafından piknik alanı olarak kullanılan 30 dönüm arazi içerisinde kurulu bulunan Nesin Vakfı, bitişiğindeki 8 dönümlük bir arazinin hayırsever sahibi tarafından Rabıta Vakfına bağışlanmasını ve içerisinde mescit yapılmasına tahammül edemedi.

Arsanın 3 dönümlük bölümünün kamu yararına kullanılması için işletmeye açan Rabıta Vakfı, geri kalan 5 dönümlük arazi içerisinde daha önceden var olan ancak kullanıma müsait olmayan 50 metrekarelik mescidi yeniden onarmak için Çatalca Belediyesinden izin aldı.

 

Onarımı devam ederken bir kısmı ibadete açılan mescitten rahatsız olan Nesin Vakfı, farklı bahane ve mesnetsiz iddialarla Rabıta Vakfını hedefe koyarak sol basında aleyhte haberlerin çıkmasına sebep oldu.

Meselenin medyada yer almasının ardından yapı ruhsat belgesi ilçe belediyesinde olan rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi devreye girerek kaçak olduğu iddiasıyla söz konusu mescidi yıkmak istedi. İBB ekipleri 24 saat boyunca mescit etrafında nöbet tutuyor.

Murat Perçin

Uzun süredir sol basının hedefine koyduğu ve yaptığı taciz haberler ilgili İLKHA'ya konuşan Rabıta Vakfı Başkanı Murat Perçin, İBB ekiplerinin sürekli olarak bölgede fotoğraf çekerek kendilerini taciz ettiklerini, 24 saat nöbet tuttuklarını belirtti.

Yaşananlara tepki gösteren Perçin, "Çatalca Gökçeali'de bir mescit açığının olduğunu gördük. Biz de arsamızda olan ve yapı kayıt belgesi bulunan 50 metrekarelik mescidi onarmak için Çatalca Belediyesi'nden izin aldık. Birçok haber ve çok sayıda iddia ortaya atıldı. Öyle ki, Çatalca Belediyesine ait bölge olmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi saat başı gelip cami bölgesinde fotoğraf çekmeye başladılar. Muazzam bir tacize maruz kaldık." dedi.

"200 zabıta ile birlikte mescidi yıkmaya geldiler"

Belediye ekiplerinin gece gündüz 24 saat boyunca devletin arabası ve devletin memuruyla mescidin başında nöbet tuttuklarını söyleyen Perçin, "Yıkım tebligatı olmamasına rağmen bir sabah ansızın geldiler. Biz de önceden hukuki olarak tüm gerekli belgelerimizi hazırlamıştık. Netice itibarıyla kanuni olarak böyle bir haksızlığa uğrayacağımızı bildiğimiz için idari mahkemeye başvurduk. Mahkeme de yürütme durdurma kararı aldırdı. 200 zabıta memuru başlarında müdürleri ile birlikte şimşek hızıyla mescidi yıkmaya geldiler ama aynı hızla geri dönüp gittiler. Sonrasında arsada 2,5 dönümlük bölümü için ibadet alanı olarak Çatalca Belediyesine dilekçe verdik. Belediye de dilekçeyi kabul edip imar izni verdi. Alınan karar İBB'ye gönderildi. Yapı ruhsat belgesi olmasına ve yürütme durdurulmasına rağmen 2 gün önce İBB'den mescidin ikinci katının mühürlenmesine yönelik tebligat geldi. Şu anda İBB Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu, henüz Beylikdüzü Belediye Başkanı iken kaçak cami yapmış, camiye imam bulamamış, seçimden önce de bunları insanlara anlatmış, yine rahle başına oturup Yasin-i şerif okumuştu. Yani 'kaçak cami bile yaptırabilecek kadar Kur'an aşığı' olan bir başkanın emrinde olan zabıtalar tabiri caizse 49 metrekarelik mescidi yıkmak için gece gündüz nöbet tutuyorlar. Buna hiçbir anlam veremiyoruz." diye konuştu.

"Sol basın, Nesin Vakfına savaş açtığımızı iddia etti"

Perçin, "Komşumuz olan Nesin Vakfı da her gün mesnetsiz, iftiradan öte haberlerle üzerimize geliyor. Son yaşanan bir hadisede, Nesin Vakfı ile 20 yıllık komşuları arasında kapılarının önüne moloz bırakılması sebebiyle kavga çıkıyor. Basit bir kavgayı nasıl oluyor da gelip bizimle bağdaştırıyorlar. İnsanların kafalarını yıkadığımızı ve insanları kendilerine düşmanlaştırdığımızı iddia ediyorlar. Nesin Vakfı yöneticisi de kendilerine savaş açtığımızı iddia ederek kendisi ve vakıflarında kalan çocuklar için devletten koruma istemiş. Yaptıkları haberleri tersine çevirip kendilerine, 'burada ne oluyor?' diye sormak istiyorum." şeklinde konuştu.

"Namazda çektiğimiz salavatlardan rahatsız olmuşlar"

Nesin Vakfı Başkanı Süleyman Cihangiroğlu ile telefonda bir defa görüştüğünü ve ilk görüşmede direkt olarak 'burayı kasıtlı mı seçtiniz?" diye sorduğunu aktaran Perçin, şöyle konuştu:

Geçen sene Ramazan ayında birkaç arkadaşla birlikte aynı yerde teravih namazı kıldık. Namazda çektiğimiz salavatlardan rahatsız olmuşlar. Ertesi gün arkadaşı arayarak 'sesinizle bizi etki altına mı almak istiyorsunuz?' diye sordu. Bir gün sonra biz görüştük ve bana 'burayı kasıtlı mı seçtiniz' dedi. Ben de eğer rahatsızlık verdiysek özür dilerim. Ancak siz ne kadar legal iseniz biz de o kadar legaliz dedim. Sizi de bu devletin hâkim ve savcıları araştırıp vakfınızın çalışmasına izin verdi. Bizi de aynı hâkim ve savcılar araştırıp çalışmalarımıza izin verdi.

"Mahallelinin rahatsız olduğunu iddia ediyorlar ama bölgede yerleşim yeri yok"

Sol basından bir muhabirin kendisini arayarak "Gökçeali Mahallesi'ndeki insanları rahatsız ediyormuşsunuz? Adamlarınız silahlı geziyormuş?" şeklinde soru yönelttiğini söyleyen Perçin, muhabir ile yaptığı konuşma ve sonrasında yayımlanan haberlerle ilgili şunları kaydetti:

"Söz konusu gazeteci beni aradığında kendisine 'röportaj versem de vermesem de haber yapacaksın' dedim. Bu bölgede kimsenin oturmadığını, yerleşim alanının da bulunmadığını söyledim. Burada zaten 30 dönümlük alanı Nesin Vakfı almış, bir tek bizim yerimiz kalmış. Orayı da Mevla bize nasip etti. Bırakın mahallelinin sesten rahatsız olması, yerleşkesi bize uzak olan Nesin Vakfı bile sesi duymaz. Farklı sorular sormaya başlayınca 'bu memlekette insanlar iki ağacı bahane ederek memlekete neler yaptılar. Lütfen siz de burayı haber yapıp, buralara farklı manalar yüklemeyin ki birileri de provokasyon yapıp memlekete zarar vermesin' dedim. Ancak bu memlekette müftünün keçisi çalınmış sol basın da 'müftü keçi çaldı' diye haber yapmış. Hakkımızda çok şey yazdılar. En son tehdit ettiğimizi iddia ettiler. Allah hepimizi bunların şerrinden muhafaza eylesin." (İLKHA)