Milli gazete yazarı Mustafa Kasadar bugünkü köşesinde merhum Oğuzhan Asiltürk ile ilgili bir anıya yer verdi.
 
"1974’teki MSP-CHP koalisyon hükümetinde içişleri bakanı olunca bakan olarak makamına gidiyor.
Tabii bakanlıkta bir devir-teslim töreni düzenleniyor ve bu bayağı bir zaman alıyor. Tören bittiğinde öğle namazı vakti geçmek üzeredir. Kendisi bu esnada abdestlidir. Bakanlık müsteşarından kıblenin ne tarafa doğru olduğunu soruyor.
Müsteşar bey bir yanındakine bakıyor, o da ötekine… Derken o kadar insanın içerisinde kıbleyi bilen yok. Zira bunlar tipik Cumhuriyet memurları…
Bakıyor, namaz geçecek. Kendisi makam odasının dışına çıkıyor. Bakıyor ki bir müstahdem merdivenin başında temizlik yapıyor.
Onu yanına çağırıyor. Tabii adamcağız bir bakanın kendisini çağırması ile heyecanlanıyor, korkuya kapılıyor.
Korkarak yanına geldiğinde kendisine namaz kılıp kılmadığını soruyor. Tabii zavallı müstahdem Oğuzhan Bey’in kim ve nasıl birisi olduğunu bilmediği için korkusundan namaz kıldığını söyleyemiyor. Oğuzhan Bey, bunun üzerine, “Korkma, ben de namaz kılacağım. Namaz kılınan bir yer var mı?” diyor. Adamcağız bunun üzerine açılıyor ve kendisinin ve bir arkadaşının namaz kıldığını söylüyor. Nerede kıldıklarını sorunca da, “Bodrum katta, kalorifer dairesinde” diyor.
Bunun üzerine Oğuzhan Bey, bir büyük odanın derhal temizlenip mescid olarak açılması emrini veriyor. Müsteşar, yer yokluğundan bahisle mescid açamayacaklarını söylese de daha fazla direnemiyor. Kullanılmayan malzemelerin depolandığı bir oda o gün derhal boşaltılıyor, halılar serilip mescid olarak açılıyor. Bu, Cumhuriyet tarihinde bir ilk oluyor"