HÜDA PAR Sosyal İşler Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Özellikle bazı TV kanallarının gündüz kuşağı programlarında toplumun önünde sergilenen ahlaksızlıklar, cinsel suçlar ve cinayetlerle aile kurumu çökertilmektedir” denildi.
“Yetkililer kolları sıvamalı ve gereken adımları atmalıdır”
HÜDA PAR Sosyal İşler Başkanlığı’nın açıklamasında, “İnsanlığın varlık serüveni aile ile başlamış ve bugünlere kadar gelmiştir. Ailenin insanlığın devamı, kültürlerin, inançların ve ahlakın nesilden nesile taşınması noktasındaki önemi tartışmasızdır. Aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi tüm insanlığın en önemli görevlerinden biridir. Aile birliğini bozan ve aile olmayı engelleyen her türlü girişim, insanlığın aleyhinedir ve bunun durdurulması için gereken çaba sarf edilmelidir. Olumsuzluklara karşı tedbir geliştirmek devletin birinci derecede vazifesidir. Bunun gerçekleşmesi için hükümet yetkilileri kolları sıvamalı ve gereken adımları atmalıdır.
“İnsanımızı gayri meşru ilişkilere yönlendirmektedir”
Açıklamanın devamında, “Toplumu birinci derecede etkileyen medya organlarının aile üzerinde oluşturduğu tahribat basite alınamayacak kadar büyüktür. Özellikle bazı TV kanallarının gündüz kuşağı programlarında toplumun önünde sergilenen ahlaksızlıklar, cinsel suçlar ve cinayetlerle aile kurumu çökertilmektedir. Ayrıca bu yayınlar; toplumun aile kurmaya, aile birliğini korumaya yönelik algısını olumsuz yönde etkilemekte, insanımızı gayri meşru ilişkilere yönlendirmektedir. Batıdaki Talk Show’ların taklidi niteliğinde olan programlarda, toplum tarafından ‘günah, ayıp ve ahlaksızlık’ olarak bilinen fiillerin sözüm ona “cesur” bir şekilde itiraf edilmesi, ahlaksızlıkların normalleşmesine ve kabul görmesine zemin hazırlamaktadır. Bu yayınlar, toplumun ‘aile mahremiyetine’ yönelik algısını değiştirme amacına hizmet etmektedir.” ifadelerine yer verildi.
“Mutluluk algısını olumsuz yönde etkilemektedir”
Aileyi hedef alan yayınlara karşı daha hassas olunması gerektiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “TV programlarında ve dizilerde batılı yaşam tarzının idealize edilmesi, aile ortamının can sıkıcı ve mutsuzluk kaynağı olarak gösterilmesi, eşlerin birbirlerine karşı beklentilerini değiştirmekte, güven kaybına yol açmakta ve mutluluk algısını olumsuz yönde etkilemektedir. Medyanın etkileri nedeniyle ailenin; mahremiyeti, ahlakı, kültürü, inancı koruyan bir kale olma özelliği yitirilmektedir. Bireylerin sığınağı olan aile ocağı, medyanın saldırılarına karşı korunaksız hale geldiğinden emniyet, güven ve huzurun mekânı olma özelliğinden gün geçtikçe maalesef uzaklaşmaktadır. İlgililer aile konusunda üzerine düşeni yapmalı, aile kurumunu dejenere eden yayınlara karşı yeni düzenlemelere gidilmelidir.”